
Gürcan Banger
Meraklısına Frigya üzerine birkaç not
Anadolu’nun geçmiş uygarlıklarından biri olan Frigya konusunda giderek artan bir ilgi var. Diğer yandan Frigya’ya ilişkin olarak Anadolu’nun geçmiş yüzyıllardaki tarihine dair pek fazla kaynak bulmak kolay değil. Belirli sayıdaki vakayinameleri ve menakıpnameleri bir yana koyarsanız geriye büyük çoğunluğu yabancılar tarafından yazılmış olan seyahatnameler kalır. Onlar da; İbni Batuta veya Evliya Çelebi gibi gezdikleri Anadolu’nun bir bölümünün kendi dönemindeki durumunu gördükleri kadar anlatırlar. Çoğu zaman ayrıntı yoktur. Eskişehir 19’uncı yüzyılın sonuna kadar küçük bir yerleşimdir. Bu nedenle yukarıda saydığım kaynaklarda fazlaca dile getirilmez. Frigya’nın özellikle Eskişehir bölümü de bu kısıtlılıktan nasibini alır.
Frigya uygarlığının kalıntılarından söz edenlerden biri Leake’dir. 19’uncu yüzyılın başlarında William Martin Leake isimli İngiliz yüzbaşı, heyetindeki diğer kişilerle birlikte Mısır’a giderken Eskişehir yakınlarından geçer. Özellikle 1600’lü yıllardan başlayarak çok farklı nedenlerle Anadolu ve Filistin’i ziyaret eden çok sayıda Avrupalı gezgin olduğunu biliyoruz. Leake de bunlardan biridir. Seyitgazi’nden geçerken çevrede tarihi anıt ve eserler olduğunu öğrendiklerinde, tarif edilen köylere doğru ilerlerler. Ormanlık bir bölgede karşılarına ünlü Yazılıkaya Anıtı çıkar. Anıtın üzerindeki yazılara bakarak bunun Midas Anıtı olduğuna kanaat getirir. Leake 1824’te yayınladığı “Journal of a Tour in Asia Minor (Anadolu’da Bir Gezinin Notları)” ismini verdiği anılarında da Yazılıkaya’nın yoğun ormanlık arazide olduğunu ifade eder.
Karaçaylıların 1883 yılında Kafkasya’dan göç edip 1886 (veya 1892) yılında anıtın dibindeki Yazılıkaya Köyü’nü kurduklarını biliyoruz. 1886 yılında Yazılıkaya yöresine gelen arkeolog M. Radet, anıtın bulunduğu yöredeki yoğun ormanlardan ve anıtın ağaçlar nedeniyle zorlukla seçilebildiğinden söz eder.
Eğer Yazılıkaya’ya gittiyseniz artık anıtın ormanlık bir arazide olmadığını göreceksiniz. Gezgin Radet de 1893’te yaptığı ikinci ziyaretinde anıtın çevresindeki ormanların yok olduğunu ifade etmiştir. Frigya Vadileri’nin pek çoğunda eski gezginlerin sözünü ettikleri ormanların artık var olmadığını biliyoruz. Yok ettiklerimiz, sadece Frigya Vadileri’ndeki ormanlardan ibaret değil. Evliya Çelebi gibi Eskişehir’in içinden geçen gezginlerin bir zamanlar sözünü ettiği ağaçlıklar ve yemyeşil çevre de yok artık.
Frigya Bölgesi’nden söz eden yazarlardan biri MÖ 65 - MS 23 yılları arasında yaşadığı tahmin edilen Amasyalı coğrafyacı, tarihçi ve düşünür Strabon’dur. Onun Geographika veya kimi zaman “Geographumena” olarak isimlendirilen eseri, ağırlıklı olarak Eski Yunan ve Roma kültürlerinin tanınması açısından önemlidir. Kitabın kaleme alınmasındaki hedef kitle, o dönem toplumun yüksek kültürlü kişileridir. Geographika üzerinde ayrıntılı çalışma yapan araştırmacılar, eserin yazarın kendisinden önceki Eratosthenes, Hipparkhos, Ephoros, Polybios ve Poseidonios gibi tarihçi ve düşünürlerden esintiler içerdiğini ifade ediyorlar.
Geographika için yazdığı girişte çevirmen Prof. Dr. Pekman, Strabon’un gezileri hakkında şunları aktarıyor: “Strabon … gezip gördüğü yerleri şöyle sıralamaktadır: Doğuda Armenia’ya (Ermenistan’a), batıda Sardinia (Sardinya adası) karşısındaki Tyrrhenia kıyılarına ve kuzeyde Eukseinos’a (Karadeniz’e), güneyde Aithiopia’ya (Etyopya’ya) kadar.”
Antik çağda Eskişehir’i içine alan bölgeye Phrygia Epiktetos denmektedir. Strabon, eserinde pek çok bölümde Eskişehir’in antik çağdaki yerleşimleri ile fiziki ve cografi özelliklerinden söz eder. Örneğin Geographika’nın 12’nci kitabında şunları anlatır: “Aizanoi (Çavdarhisar), Nakolia (Seyitgazi), Kotiaeion (Kütahya), Midaeion (Eskişehir), Dorylaion (Eskişehir) Phrygia Epiktetos’un kentleridir; keza bazı yazarlara göre Mysia’ya ait olduğu kabul edilen Kadoi (Gediz) da bunlar arasında yer alır.”
Yine çok ünlü bir tapınağın da bulunduğu Eskişehir Sivrihisar ilçesindeki Pessinus’tan (Ballıhisar’dan) şöyle söz eder: “Pessinus, dünyanın o kısmındaki en büyük ticaret merkezi olup, büyük saygı gören ‘Tanrılar Anasına’ ait tapınak buradadır.” Eserin pek çok bölümünde Frigya’dan, Sakarya Irmağı’ndan, Eskişehir yöresindeki antik yerleşimlerden söz edilmektedir.