4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

NASREDDİN HOCA

Eskişehir ve Sivrihisar'da, büyük heyecan uyandıran Nasreddin Hoca' nın, TAŞ SANDUKASI' na, Anadolu Üniversitesi Sanat Tarihi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Erol ALTINSAPAN ve Türk Dili ve Edebiyatı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Mahur TULUM' un, bir süredir yürüttükleri çalışmalar sonucun da ulaşılmıştı.
Perşembe günü, Eskişehir Müzesi Müdürü Sayın Dursun ÇAĞLAR' ın, gayretleri sonucu Eti Arkeoloji Müzesi'nde düzenlenen konferansta, Sayın Doç. Dr. Mehmet Mahur TULUM tarafından Nasreddin Hoca' nın "TAŞ SANDUKASI" ile ilgili detaylı bir açıklama yapıldı. Konferansa, geniş bir katılım vardı.
Sivrihisar'da, yaklaşık 50 yıl önce belediyenin inşaatı nedeniyle, taşınan eski mezarlıktan çıkan, tarihi eserler ile birlikte, Nasreddin Hoca' nın, "TAŞ SANDUKASI", Avukat Orhan Keskin'in girişimleri ile Ulu Cami Kütüphanesi'nde muhafaza altına alındı.
TAŞ SANDUKA' nın, bugüne kadar açıklanmamasının nedeni ise "TAŞ SANDUKA" yı, okuyan ilk kişilerin, Taş Sanduka' nın, Nasrettin Hoca'nın oğlu Ömer'e ait olduğunu söylemeleriydi. Ancak Prof. Dr. Sayın ALTINSAPAN' da mevcut, Taş Sanduka'ya ait resimlere, Sayın Doç. Dr. TULUM, eski fotoğraflarına bakmak istemesi ile başlayan süreç, Sayın Doç .Dr. TULUM'un, ciddi çalışma sonrası, taş sandukanın üzerindeki kitabenin, Nasrettin Hoca'ya ait olduğu tespit edildi.
Koruma Kurulu ve Vakıflar Müdürlüğü ile yapılan yazışmalar sonucu," TAŞ SANDUKA" camiden alınarak, belediyeye teslim edilmesine karar verildi. Böylece de Nasreddin Hoca'nın mezarının, Konya'nın, Akşehir ilçesinde bulunduğu inanışı da sona erdi.
Ayrıca Konferansta, Nasreddin Hıca' nın, kızının, gerçek isminin FATIMA değil HATUN olduğu söylendi. Seydiler Hamamı'nın, yanı başında Anadolu Üniversitesi'nden bir heyet tarafından, üç ay süreli yapılan kazı neticesinde, Nasreddin Hoca'nın kızı HATUN' un kemiklerine ulaşıldı. Kemiklerin, Eskişehir Müzesi'nde koruma altında alındı. Nasreddin Hoca' nın kızının mezar taşı, önce Eskişehir'e, oradan da Konya Akşehir'e götürüldü.
Nasreddin Hoca' nın, kızı HATUN' un' mezar taşı, Sivrihisar' a getirilmek için, Kültür Bakanlığına müracaat edildi. Ancak bir netice alınamadı. Nasreddin Hoca' nın kızını mezar taşının, Sivrihisar' a getirilmesi ile ilgili girişimler devam ediyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığı, Nasreddin Hoca' nın kızının taşına olumlu cevap vermedi ama Kültür ve Turizm Bakanlığı, son 10 yılda, ülkeden, çeşitli yollarla çıkarılan 4.113 tarihi eseri, milli servetimize geri kazandırdı. Son olarak Karun Hazineleri'nin, en önemli parçalarından Kanatlı Denizatı Broşu; Alman makamlar tarafından, Türk yetkililere teslim edildi. Ancak bakanlık, Hatun'un, mezar taşını, Sivrihisar'a vermiyor.
Nasreddin Hoca' nın, TAŞ SADUKASI' nın bulunmasından sonra, ilgiller tarafın yapılan açıklamalarda, Nasreddin Hoca ve çocukları Ömer ve Fatma için, Türbe yapılacağı açıklandılar. Özellikle de Anadolu Üniversitesi Rektörü Sayın Prof. Dr. Aydın'ın, Türbeyi Anadolu Üniversitesini gerçekleştireceğini söylemesi umutları daha da artırdı.
Elbette Nasreddin Hoca' nın, "TAŞ SADUKASI" nın bulunması, önemli bir gelişmedir. Ancak Nasreddin Hoca ile ilgili daha çok iş var. Özellikle de Üniversitelerimize, bu alanda önemli görevler düşmektedir. Çünkü Nasreddin Hoca, gerek dünya' da, gerekse ülkemizde, yeteri kadar tanınmıyor. Bilinen, pek çok fıkra Nasreddin Hoca' ya ait değildir. O nedenle üniversitelerin, ilgili bölümlerine ve Halk Bilimcilerimize ciddi görev düşmektedir.
Şu bir gerçek ki Nasreddin Hoca' nın,dünya'da büyük ilgi görüyor. Nitekim Tokyo Metropolitan Müzesi'nde, 2003 Türkiye Yılı nedeniyle açılan, `Türkiye`de, "Üç Büyük Medeniyet" sergisi çerçevesinde düzenlenen, "Nasreddin Hoca" konulu konferans, büyük ilgi görmüştü. Müze ziyaretçilerinin, büyük ilgi gösterdiğin etkinliklerin başında geldi,
Nasreddin Hoca' nın, fıkralarında derinlik, anlam zenginliği ve engin bir hayat tecrübesi vardır Türk insanı, mizahlı, güzel ve anlamlı sözler söyleme gücü âdeta Nasreddin Hoca'da simgeleşmiştir. Hoca Nasreddin, zeki ve nüktedan biridir. Esprili ve nükteli konuşmanın, insanın sevgi ve saygısını artıracağına inanır. Onun fıkralarının, temel özelliği zekâ ve nüktedir Derin bir hoşgörüye sahiptir Ezilenin ve zulüm görenin yanındadır. Görünüşe değil, insanın iç dünyasının zenginliğine önem verir.
Bugün, pek çok ülke ve ülkemizde bazı kentler, Nasrettin Hoca' nın, mezarı ve türbesinin, kendi topraklarında olduğunu iddia ediyor. Aslında bu yadırganmamalıdır. Çünkü Nasreddin Hoca, Yunus Emre ve Mevlana gibi, insanlarımız, her yere giderler, her yere yerleşirler ve her yerde yaşama imkânı bulurlar. Bu gelişmeler, Nasreddin Hoca ve Yunus Emre' nin, ne kadar müstesna insanlar olduğunun da tescilidir. Ancak Nasreddin Hoca' nın, doğum ve ölüm yerinin, Sivrihisar olduğu, belgelerle kesinleşti.

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi