
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
NE GÜNLERE KALDIK!
Bazı kişi/kişiler, Müslümanlığı anlamadığı gibi, ulu orta konuşmaları ile Müslümanlığa zarar verdi. Bu insanlardan biri de, Devlet Televizyonun da program yapan
Ömer Tuğrul İnançer' dir. Kadınlar ile ilgili görüşleri ile toplumdan büyük tepki aldı.
Ömer Tuğrul İnançer' göre, "Çalışan kadın kocasının emrinde olmayı uygun bulmuyor ama patronuna hizmeti haysiyetine uygun buluyor" dedi ve gerekçeleri de sıraladı.
EKONOMİK HÜRRİYET ALDATMACA: Evlilik kurumunun bugünkü empoze edilen, 'Ben kendi ayaklarımın üzerinde dururum', 'kadının ekonomik hürriyeti' gibi aldatmacalardan vazgeçilmesi lazımdır. İstatistikle meşgul olanlar boşanmaların kimler arasında olduğunu bir istatistiki anket yapıversinler.
PATRONUN HİZMETİNİ YAPIYOR: Çalışan kadından bahsediyorum. 'Ben kocama muhtaç değilim' diye evvela ailesini dağıtıyor. Kocasına muhtaç değil ama elin adamının patronunun hizmetinde olmayı haysiyetine uygun buluyor. Kocasının emrinde olmayı haysiyetine uygun bulmuyor.
EŞİM DEĞİL ZEVCEM OLUR: Ben, eş demem. Eş yoktur, eşitlik yoktur. Ben karımla, çocuğumla eşit değilim. Eşim değil, zevcem olur. Karı da kurumsallığı anlatmak için kullanılır. "diyor
Yine, Ömer Tuğrul İnançer' hamile kadınlarla ilgili "Ben evlendim, hamile kaldım...' Tamam iyi ettin de...Bunlar böyle karnını salına salına yürümenin gereği olarak gösterilemez. Görüntü estetik değil, hala da aynı şeyi söylüyorum. Niye anlamıyorsunuz?" sözleri ile de tepki almıştı.
Oysa Kur'ân; iş yapılıp bir değer üretilmesini, hem kadından ve hem de erkekten isteyerek onları çalışmaya teşvik etmektedir. Kadının evin içinde veya dışında çalışarak ailenin geçimine katkıda bulunması, onun en doğal görevi ve hakkıdır. Birbirini tamamlamak için yaratılan eşlerin işbirliği yaparak yan yana çalıştığı bir ortamda, sorunlar daha iyi çözülür, toplum da kalkınarak gelişir
Kur'ân; kadının çalışmasına karşı çıkmadığı gibi, onu çalışmaya teşvik ediyor. Kadının; evinde ve evinin dışında çalışarak, ailenin ihtiyaçlarını karşılamada kocasına yardımcı olması, Kur'ân ve Sünnet (Hz. Peygamberin söz ve davranışları) açısından en doğal hakkıdır. Hz. Peygamber'den sonra kadının çalışması hakkında, bazı kısıtlamalar olmuşsa da, bunun İlâhî Yasalar ve Hz. Peygamber'imizin tatbikatları ile hiçbir ilgisi yoktur.
Nitekim Kur' an' da,
"Hiç kuşkunuz olmasın ki Ben, sizden kadın-erkek çalışıp iş ve değer üreten hiç kimsenin ürettiğini zayi etmeyeceğim(3/195).
İş yapıp değer üretin; Allah, O'nun Resulü ve iman sahipleri yaptıklarınızı göreceklerdir (9/105)
İslam düşünürlerine göre, bazı guruplar, Hz. Peygamber'in, hanımları için öngörülmüş olan özel hükümlere; uydurma hadisler ilâve ederek hedef şaşırtmışlardır. Oysa Kur'ân'da Allah Resul'ünün eşleri ile ilgili özel hükümler dışında, kadınların eve kapatılması, öğrenim görmemeleri ve çalışmamaları ile ilgili hiçbir ayet olmadığı gibi, aksine çalışıp ilim sahibi olunması için, birçok teşvik edici yasalar bulunmaktadır.
Hz. Peygamber'in, ordusunda birçok defalar silâhlı olarak çarpışan kadınlar yer almıştı. Askeri seferler esnasında, karargâhta kadın hastabakıcılar bulunuyordu.
Hz. Peygamber'den sonraki çağlarda; maalesef kadınlar aşırı örtünerek eve kapatılmış, hürriyetleri de kısıtlanarak bilgi, eğitim ve çalışmadan yoksun bırakılmıştır. Bu zulmü kadınlarına uygulayan bazı İslâm ülkeleri de, onların büyük gücünden istifade edemediklerinden geri kalmışlardır.
Allah'ın Resul'ünün eşlerinden Hz. işe, İslâm ordusunun birçok seferlerine katılmış, yemek pişirme, su taşıma ve hastabakıcılık gibi birçok hizmetlerde bulunmuştu. Kadınlar işleri için, sokağa çıkarlardı ve bu Hz. Peygamber'in örtünmeyi emretmesinden sonra da devam etti. Kadınlar; erkeklerin de bulunduğu camilere namaza gelirler, kadın ahbaplarını ziyarete giderlerdi. Hz. Peygamber'in zevceleri de dostlarını ve ebeveynlerini kabul ederler ve diğer zaruri işleri yaparlardı.
Kur'ân'ı Kerîm; kadın ile erkeğin, yan yana çalıştığı bir toplumda, sorunların çözülerek gelişebileceğini vurgulamaktadır.
Türk kadını, tarih boyunca her alanda büyük fedakârlıklar yaparak çalıştı. Kurtuluş Savaşında, vermiş olduğu büyük mücadelede, erkeği ile omuz omuza cephedeki yerini almış, düşmana karşı silâhı ile savaşarak, cepheye mermi taşıyarak, yaralı askerleri tedavi ederek, silâh ve giyecek imal ederek, vatanın kurtuluşunda ve bu günlere ulaşmamızda hak sahibi olmuştur.
Ayrıca CENNET ANALARIN AYAKLARI ALTINDADIR"!