İkinci Antalya maçında da gördük ki...
Bu takımda, kapıyı kapatırken, pencereleri açan bir savunmamız var. Yenilen golden çok, rakibe verilen net pozisyonları işaret etmek gerek. Dedim ki 'Eskişehirspor'un forveti Süper Lig'de oynuyorsa; Savunması herhalde 1.lig ayarındadır'
Futbol, beden gücü kadar düşünce gücü gerektiriyor. Ne yazık ki hatalarında ısrar edenlerin düşünce gücünün zayıf olma ihtimali, ihtimal olmaktan çıkıyor.
Eskişehirspor, yediğinden fazlasını atmakla yükümlü bir takım haline geliyor.
Ligin ikinci yarısında Antalya maçında olduğu gibi bunun altından kalkması pek kolay olmaz.
***
Belli adamların sırtında giden ve kadro derinliği olmayan bu takımdan ligin ikinci yarısında çok şeyler beklemek fazla iyimserlik gibi geliyor bana. Düşünüyorum da düşlerin arkası sağlam ama gerçeklerin önü sakat.
Antalya maçı göstermiştir ki...
Teknik ekibin adam kayırma işlemlerine son vermesi ve bazı oyuncuları kazanmak adına daha şans çok vererek kadro derinliğini en kısa zamanda oluşturması gerekiyor.
Yoksa ligin ikinci yarısı beklenmedik puan kayıpları pusuda bekliyor.
***
Maç sonrası baktım ki Yanal, kendini savunmanın en kolay yoluna sapmış. " Takımın ritmini yakalayamadığından bahsediyor.Topu hep oyuncularına atıyor."
Takımda gerekli hamleleri yaparak o ritmi sağlatacak sizsiniz hocam...
Oynanan futbol içler acısı. Bazı futbolcuların bırakın forma giymeyi, o stadın çevresinde dolaştırılması bile futbol ruhuna aykırı.
Sayın Yanal büyük düşünecek. Küçük tesellilere sığınmayacak.
Görevi takımın eksik yanlarını onarmak, takım ruhunu "az hasarlı kaybetmek" üzerine monte etmek değil.
***
Ne hataları gizleyelim, nede yenilgiyi abartalım.
Ama önce önümüzde ki Akhisar maçında davanın içinde olalım.
Sonra kavganın içinde oluruz.
Bu takımla yolun sonuna kadar birlikte yürüyeceğimize göre.
Yolumuz uzun...
İşimiz çok.
Cevabını bildiğim halde sorduğum tek soru: "Ne olacak Eskişehirspor'un hali?"
Yalanların atölyesindeki Eskişehirspor baloncuları, yeter ki biraz gerçekleri üflesin.
O zaman bu kulüpte belki bir şeyler düzelir.