Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde yaşanan olayları yazıyoruz bir süredir.
Hatırlanacağı üzere en son Döner sermaye paylarının, oransız dağıtımı ile ilgili yaşanan bir olay öğretim üyelerini isyan ettirmiş, bunun üzerine öğretim üyeleri Dekanlık ve Rektörlüğe yürümüştü.
Bunun neticesinde Tıp Fakültesi Dekanı görevinden istifa etmiş, biz de olayı "Tıp Fakültesi içten içe kaynıyor", "Bölgenin en büyük hastanesi siyasete alet ediliyor" diye değerlendirmelerde bulunmuştuk.
Yazılarımız sonrasında öylesine telefonlar alıyoruz ki, Üniversitede ve Hastane bünyesinde yaşanan olaylar karşısında büyük şaşkınlıklar yaşamamamız elde değil.
Duyduğumuz olaylar, Bilim yuvası olması gereken bir kurumda yaşanmaması gereken olaylar.
Ama maalesef yaşanıyor.
Ve biz bunları duyduğumuzda, kendi kendimize ve ister istemez"Üniversite adeta Yüksek lise olmuş" değerlendirmesinde bulunuyoruz.
Şimdi gelelim şu öğretim üyelerinin Döner sermaye tepkilerine.
Döner sermayede toplanan paraların bir bölümü, öğretim üyelerine pay ediliyor.
Her ne hikmetse...
Bu paydan Rektör 8 Bin 900 TL, Dekan ise 8 Bin 500 TL Döner sermaye payı alıyor.
Bu paraların toplanmasını bizzat sağlayan öğretim üyelerine ise, 1.200 TL veriliyor.
Öğretim üyeleri, aldıkları Döner sermaye payının azlığı karşısında önce şaşırıyorlar...
Ardından da;
-"Niye bu kadar az?" sorusunu soruyorlar...
Aldıkları cevap çok ilginç.
Çünkü "Para yok. O yüzden az dağıttık" cevabı geliyor.
Bunun üzerine öğretim üyeleri haklı olarak;
-"Yahu bu parayı toplayan biziz.Bizim çalışmalarımız ve ortaya koyduğumuz performans neticesinde Döner sermaye payları toplanıyor. Madem para yok, o halde Rektör ve Dekan kendilerine niçin bizim aldığımız paranın 8 katı fazla döner sermaye parası alıyor. Yokluk varsa, bunu herkes eşit olarak paylaşmalı. Gemi batıyorsa, terk edecek en son kişi kaptan olmalı" diyorlar.
Aldıkları cevap daha da komik.
Zira "Biz bu parayı almasaydık, siz de o 1200 TL leri bile alamayacaktınız" deniyor.
Ardından da, toplanıp gidiyorlar Dekan'ın odasına.
Dekan da bunun üzerine istifa etmek durumunda kalıyor.
Yukarıda da söyledik...
Bilim yuvasında olmaması gereken olaylar oluyor...
Bu olaylar da ister istemez "Üniversiteler Yüksek lise haline gelmiş" yorumlarının haklı olarak yapılmasına yol açıyor.
