
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
OK YAYDAN ÇIKTI
Türkiye' de, son yıllarda, özelliklede, Oslo ve İmralı görüşmelerinden sonra, ilginç olduğu kadar dikkat çeken gelişmeler oluyor. Bu gelişmeler karşında, Guardian gazetesi' "Güçlü Türk Başbakanı, gerçekten, tarih kitaplarına geçmeyi ve Nobel Barış Ödülü'nü almayı mı hedefliyor? Yoksa gelecek yıl, yeni anayasayla, icra yetkisine sahip bir cumhurbaşkanı olabilmek için, kısa vadeli bir taktik mi uyguluyor" tespiti yaptı.
Kamuoyu, Guardian gazetesi' nin, görüşü hakkında ne düşünür bilinmez. Ancak PKK ve yandaşları, hala bağımsız Kürdistan hayali içindedir. Kürt aktivistler ise ana dilde eğitim ve yerel yönetim gibi, taleplere odaklandı. İktidar, Kürtlerin, Türk vatandaşlığı tanımını, etnik kökenden ayırma talebini, karşılayacak mı veya Anayasa nasıl şekillenecek, bilinmez ama Anadille eğitim ve yerel yönetimlerle ilgili, talepler, bağımsızlığın altyapısıdır.
Nitekim BDP Genel Başkanı Demirtaş, Almanya'daki temaslarında" Almanya'nın, yeni bir Kürt politikasına ihtiyacı var. Kürt halkı kimseye düşmanlık yapmadan kendi özgürlüğünü ve özgünlüğünü, elde etmek istiyor. Bütün büyük devletlerin de bu yüzyılda, Kürt ve Kürdistan ile nasıl bir stratejiyle ilişkilerinin olacağı şimdiden belirlemeli." sözleri, bağımsızlık isteklerinin, ayak sesleri değil de nedir?
Ayrıca BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, bayrak sorunumuz yok derken, diğer taraftan, Bayrak, (Türk Bayrağı) bir siyasi partinin ve anlayışın unsuru olmaktan çıkarılırsa, önümüzdeki nevruzda aşılabilir. " sözleri, hiçte masum değildir.
Elbette AKP kurmayları, İmralı ve Oslo görüşmeleri ile ne gibi senaryo hazırladılar veya PKK ve yandaşları ile ne gibi pazarlık yaptı, en iyi taraflar bilir. Ancak Batı basını, " ...Hapse atılan binlerce Kürdün serbest bırakılması ve Kürtlere anadilde eğitim hakkı, yerel ve bölgesel özyönetim ve kültürel hakların verilmesi gerekiyor. Eğer bu ivme korunabilirse, herkes kazanır ve Erdoğan bölgesel açıdan, daha da güçlenir. Başarısızlıkta ise en çok kaybeden Erdoğan olur. " görüşündedir.
Times gazetesi' a göre de, "Erdoğan'ın, Öcalan'la ilişkiye geçerek siyasi kariyerinin, en büyük kumarını oynuyor. Demokratik Toplum Kongresi Genel Başkanı Ahmet Türk' de, Bolivya Senatörler, Heyeti'nin, ziyareti sırasında yaptığı açıklamada, Kürtler 'in bundan sonra devletin atacağı adımlara, bakacağını belirterek, "Bundan sonra top iktidardadır. Kürtler devletin, bundan sonraki pratik adımını bekleyecektir" dedi,
Batılılara göre Türkiye, İran, Irak ve Suriye'ye yayılan 34 milyonluk nüfusuyla, Kürtler dünyada devleti olmayan en büyük etnik grup. Fakat Suriye'deki savaş ve Kürtlerin denetimindeki Kuzey Irak'ta bulunan büyük petrol rezervi, bölgesel dengeleri değiştiriyor ve Kürtlerin talihi dönüyor. Türkiye'nin, Iraklı Kürtlere yönelik husumeti, Suriye konusunda Irak hükümetiyle görüş ayrılıkları ve 2005'ten bu yana, Kuzey Irak'ta 45 milyar varil petrol rezervinin bulunması nedeniyle azaldı.
Petrolün, Bağdat'tan bağımsız olarak, Türkiye üzerinden geçmesini sağlayacak boru hattı için, müzakereler yürütüldüğü söyleniyor. PKK'nın, en büyük üsleri Irak sınırları içindeki Kandil'de olmasına rağmen, Iraklı Kürtler de, barışı isteyeceği iddiaları var. PKK'nın, bir kolu olan PYD ise Suriye'de, hâkimiyetini artırıyor.
Türkiye'deki Kürtlerin, yarıya yakını, İstanbul, İzmir ve Ankara gibi büyük şehirler ile Türkiye'nin önemli ticaret merkezlerinde ve Güney Anadolu dışındaki bölgelerde yaşamaktadır. Bağımsız bir Kürdistan kurulsa bile, bunların tümü yaşadıkları kentlerden vazgeçilmeyeceklerdir. O nedenle de bu kentlerde yaşayan Kürtler, ayrılmak istemiyor
Bu gerçeğe rağmen, PKK ve yandaşları, kendi Kürt bölgelerini oluşturduktan sonra, Anayasayı değiştirmek koşuluyla, iki milletli, belli yoğunluklu "Kürt nüfusun yaşadığı özerk alanların" aşama aşama hayata geçirilmesini isteyecektir. Bu talepler karşısında, oluşacak kutuplaşma sonrası olacakları düşünmek bile istemiyoruz.
Oslo ve İmralı görüşmelerinde, ne gibi sözler verildi bilinmiyor. Taraflar Türkiye'nin" adının da Türkiye değil, iki etnikli bir ülke olduğu varsayılarak uzlaşmacı bir isimde, birleşecekler mi Veya kantonlar şeklinde, Kürt nüfusunun yoğunlaştığı ve ekonomik olarak güçlendiği kıyı bölgelerinde, Kürt kimliği ile Kürdistan'la, hukuksal bağları olan bir yapının veya Türkiye'nin, oluşturulmasına mı çalışılıyor zaman gösterecektir.
Bugün gündeme olan sürecin, üç aşama olduğu söyleniyor. İlk aşaması bellidir. Ancak diğer iki aşama, belli değil. Ancak iki aşamada, Kürtlerin beklentisi büyüktür. Nitekim Ahmet Türk, "Kürtler, devletin, bundan sonraki pratik adımını bekleyecektir... Bundan sonra top hükümettedir. Hükümetin kucaklayıcı yaklaşımı, barışçıl bir sürecin gelişmesine katkı sunar. Ama mantıklarında bir değişiklik olmadığı takdirde, artık süreci çok iyi bilen, demokrasinin, ne olduğunu bilen Kürtler de, o özgürlük mücadelesinden asla taviz vermez" sözleri karşısında, söylenecek tek bir söz var. Kürt sorununda, OK YAYDAN ÇIKTI.