Hasan Kalın sessiz sedasız büyük işler başarıyor.
Yaptığı işler öyle sıradan çalışmalar da değil!
Tıpkı Tepebaşı Belediyesi gibi çalışıyor.
Kadınları kültür gezilerine götürüyor.
Gençler ve çocuklar için projeler üretiyor.
Fiziki anlamda ilçenin çehresini değiştirecek işler yapıyor.
Yani, nüfusu 10 bin bile olmayan bir ilçe belediyesinin yapamayacağını başarıyor.
++++
Aslında Kalın'ın yaptığı bu güzel işleri yazacak bir fırsat arıyorduk.
Ancak dün yaşanan bir olay tüm bunlara gölge düşürecek türden olmuş.
Şimdi Kalın'ın ilçede başardıklarından çok, çanta krizini yazmak durumundayız.
Çünkü yapılan hata öyle sıradan bir hata değil.
Bir belediyenin da kolay kolay içine düşeceği bir yanlış değil.
Yani çocuklara dağıtılan çantanın üzerine "çalışıyoruz" yerine "çalıyoruz" yazılması ve bu çantaları başkanın kendi emliyle dağıtması siyaseten karşılaşılabilecek türden bir olay değil.
Ancak;
Yapılan bu büyük hata Kalın'ın bugüne kadar Seyitgazi'ye yaptıkları ve bundan sonra yapacaklarını da örtecek kadar olmamalı.
Yapılmaması gereken ancak artık yapılmış bir hataya da bu yüzden siyasi olarak yaklaşmamalı.
Düşülen bu yanlışı siyasi bir fırsata dönüştürmek galiba bu kentte politika yapanlara yakışacak bir durum olamaz.
Evet, herkes gibi bizde yapılan yanlışın büyüklüğünü hatta kabul edilemez olduğunu düşünüyoruz.
Ancak bu işi fırsata çevirip tam da seçim öncesi oy devşirmek adına harekete geçmekte bir başka yanlış olmaz mı?
Hele hele Kalın ve ekibini olmayacak ithamlarla karşı karşıya bırakmakta ayrıca bir acizlik göstergesi olacaktır.
Bunu da söylemeden geçmeyelim...

**************************

ESES UMUTSUZ OLAMAZ!

Bugün Galatasaray maçı var.
Nereden bakarsanız bakın Eskişehirspor için yine tarihi bir gündür.
Fakat şehirde öylesine bir hava oluştu ki, bugünkü maç sanki hiç yokmuş gibi!
Çünkü Eskişehirspor'un bu akşamki maçtan galip ayrılacağını ya da puan alacağına kimse inanmıyor.
Hepsini geçtik, bazı televizyonlarda yapılan uçuk skor tahminleri de milletin moralini daha da alt üst ediyor.
++++
Oysa Eskişehirspor için umutsuzluk olamaz.
Hele hele bu takıma gönül vermiş "gerçek" taraftarlar için hiç olamaz.
O yüzden "nasıl olsa bu maçı kaybettik" havasını bırakalım da biraz kendimize gelelim.
Bu atmosfer ile hedefe ulaşılmaz çünkü.
Evet, hedef zor, bazılarına göre belki de imkânsız.
Ancak yine de inanmak yolun yarısını geçmek demektir.
O nedenle, en azından ben kendi adıma bugünkü maç için takıma inandığımı belirtmek istiyorum.
Belki herkesin beklediği gibi bir yenilgi olabilir ama pes etmeden, yılmadan, yıkılmadan olur.
Bakarsınız tüm Türkiye'yi, hatta o spor programını yapan magazin solistlerini şaşırtacak bir skoru buluruz.
Neden olmasın?
"Biz" inanalım yeter ki!