-"Eskişehir'i yeterince tanımıyor. O yüzden seçildiğinde çok sık gelmez" dedik...
-"Yok öyle bir şey. Fırsat bulduğunda gelir" dediler...
-"Ankara'da kendisine daha çok ihtiyaç olduğundan Eskişehir'e ayıracak zaman bulamaz" dediğimizde ise...
-"Olur mu? Neticede bir buçuk saatlik mesafede, her fırsatta Eskişehir'de olacaktır" dediler...
-"Galiba işleri yoğun. Aksi takdirde gelirdi" diye yüksek sesle düşündük...
-"Gerçekten işleri yoğun o yüzden gelemiyor ama, kalbi hep Eskişehir'de" dediler.
-"Eskişehir'e geldiğinde de biran önce kaçmak istiyor. Sanki Eskişehir o'na kasaba gibi geliyor." Dedik...
-"Vallahi değil. İşleri yoğun. Bugün Eskişehir'de yarın Ankara'da, öğle sonrası İstanbul'da" diye cevap verdiler...
-"Yok yok Eskişehir sıkıyor. Galiba bu şehirde ki tartışmaları yersiz ve gereksiz bulduğu için canı Eskişehir'e bile gelmek istemiyor" dedik...
-"Sen de taktın adama yahu. Adamın kafasını kaşıyacak vakti yok."diye cevaplandırdılar.
Son olarak...
-"İyi güzel de. Seçimlerden önce Birçok Bakanın kapasitesinde olan bir isim. Bir telefonla halledemeyeceği hiçbir şeyin olmadığını söylüyordunuz. Eskişehir'de bir telefonla halledilecek bir ton sorun var. Niye telefon etmiyor?" diye sorduğumuzda da...
-"Anlaşıldı anlaşıldı. Sen kafayı iyi takmışsın. Adam ağzıyla kuş tutsa yaranamıyor" diyerek kestirip attılar.
Sizin anlayacağınız...
Ne dediysek bir cevap verdiler.
Biz de artık onların düşüncesiyle kafayı takmayı bıraktık bir kenara.
Eskişehir'e gelip gitmemesi, Eskişehir'in meseleleriyle uğraşmaması ile ilgili sorular sormuyor ve sadece şunu söylüyoruz;
-"Vallahi özledik. Bir süre daha göremezsek, yüzünü bile unutacağız"...