
2-Sedat AYDOĞAN (DETAY)
PAZAR HİKAYESİ...
Bu haftaki Pazar hikâyemizde ilginç bir dostluğa tanıklık edeceğiz...
Dostunun kendi istekleri uğruna kendisini kullandığını düşünen kişinin, nasılda yanıldığına, dostluğun sahiden en büyük zenginliklerimizden birisi olduğuna şahitlik edeceğiz.
Biz beğendik hikayeyi, paylaşalım istedik.
Umarız sizlerde beğenirsiniz.
Tüm Eskişehir'e iyi pazarlar...
***
Biri atılgan diğeri ise sesiz ve sakin olan iki dost vardır.
Bir gün atılgan olanın işleri bozulur ve en yakın dostundan borç ister.
Dostu hiç düşünmeden yerine getirir arkadaşının istediğini...
Sonra Atılgan olan dostuna gelerek evlenmek niyeti içerisinde olduğunu, nişanlısını çok beğendiğini ve ondan ayrılmasını ister.
Arkadaşı çok üzülür ama yine de dostunu kıramaz ve nişanlısından da vazgeçer.
***
Dost canlısı kahramanımız, bir gün sokakta yürürken yaşlı bir adamla karşılaşır.
Adam çok fakir olduğunu ve ilaçlarını alamadığını söylüyordur.
Bizimki yaşlı adama istediği ilaçları alır ve bakar.
3-4 gün sonra da hiç beklemediği bir haber alır.
Oysa yaşlı adam çok zengindir ve bütün mirasını bizim safa bırakmıştır!
***
Bir gün, dostumuzun kapısını yaşlı bir dilenci çalar.
Çok aç olduğunu ve kendisinden yemek istediğini söyler.
Bizim saf hiç kıramaz elbette, hemen kadını alır ve ona yemek verir.
Kadın o evde kalmaya başlamıştır.
İlerleyen günlerde ise Tanrı misafiri kadın, dostumuzdan bir şey ister.
Kadın yalnız olduğunu evdeki işlerin hakkında yaşlı haliyle gelemediğini ve bu nedenle kendisine bir yardımcı bulmasını ister.
Bizimkisi kıramaz yaşlı kadını ancak, kendisine yardım edebilecek bir bayan tanıdığının olmadığını söyler,
Kadın ise bunun sorun olmadığını ev işlerini yapabilecek bir kadını kendisinin tanıdığını söyler.
Eve gelen o yardımcı kadınla dostumuz arasında bir aşk belirir.
Zaman bu aşkı evliliğe taşır.
Bizim saf düğünü dolayısı ile eski dostuna da bir davetiye yollar.
***
Düğün günü gelip çatar...
Nikâhtan sonra bizim saf, içinde yaşadıklarını düğününde ortaya koymak için mikrofonu eline alır ve başlar anlatmaya.
"Benim çok iyi bir dostum vardı, işleri bozulduğunda benden borç istedi.
Tüm paramı verdim!
Daha sonra evlenmek üzere olduğum nişanlımı istedi.
İçim kan ağlaya ağlaya ondan da vazgeçtim" der.
Tüm bunları duyan eski dostu yanıt veremeden duramaz.
O da eline mikrofonu alıp konuşmaya başlar.
Der ki;
"Bir zamanlar çok iyi bir dostum vardı, ondan borç istedim tüm parasını verdi.
Sonra evlenmek üzere olduğu nişanlısını istedim.
Çünkü arkadaşım çok saftı, o kadın, arkadaşıma layık bir kadın değildi.
İşleri bozulduğunda benden iş istedi ama ben iş vermedim.
Çünkü en yakın arkadaşımı kendi himayem altında çalıştıramazdım.
Sokakta gördüğü yaşlı adam ise benim babamdı.
Babam ölmek üzereydi...
Onu ben yolladım arkadaşıma ve bütün mirasını arkadaşıma bırakmasını da ben söyledim.
Kapısını çalan yaşlı kadın ise benim annemdi.
Ona iyi bakması için onu ben gönderdim.
Ve ve sayın misafirler, şu anda evlendiği kişi ise benim kız kardeşimdir
Onu arkadaşımla evlenmesi için ben ikna ettim...
İşte bizim dostluğumuz böylesine bir dostluktur..."