PEYGAMBERLER İLAHİ GÖREVLİ GRUPTUR

Dünya, bir eğitim okuludur ve öğrencileri, vücut elbisesini okul üniforması olarak giyip Dünya’ya ancak öyle gelebilen Ruh’umuzdur. A’raf-172 nci ayetten anlıyoruz ki, İns diye tanımlanan bu öğrenci Ruh’umuz ile de henüz vücut elbisesi giydirilmeyip Dünya’ya gönderilmeden önce Elest-i Bezmi denilen ortamda Allah’ın ilahî görevlileri ile Dünya eğitimi sırasında 7 konuya uymak üzere çaba göstereceklerine dair sadakat anlaşması yapılıyor (A’raf-172. Rabbin, her ne zaman Âdemoğullarının bellerinden soylarını çıkarmayı /insan neslini oluşturmayı kararlaştırdıkça, onlardan kendi nefsleri için söz alır ve birbirlerine birbirlerini şahit tutarak; “Elestü birabbikum - Ben, sizin Rabbiniz değil miyim?” diye sorunca, “Evet, şahitlik ediyoruz, Sen bizim Rabbimizsin - kalu belâ” derler. Biz bu işlemi, son kıyamet /hesap gününde, “Biz bunu bilmiyorduk” demeyesiniz diye yapıyoruz). Bu anlaşma, ülke, ırk ve cins olmak üzere hangi elbise giydirilip Dünya’ya gönderilme farkı gözetilmeksizin bütün öğrenci Ruh’lar ile yapılmıştır. Bu anlaşma konuları şunlardır: 


1. Allah’ı tek ilah kabul edip şirk koşmayacağına ve Allah’ın yarattığı canlı ve cansız her şeyde ve her yerde bir özelliği ile bulunduğuna, her şeyi kapladığına, dolayısıyla da her şeyin Allah’ın bir yansıması ve Evren olarak da bir bütün olduğuna (‘Alak-1),


2. İlk kitap olarak Evren kitabını okuyacağına, araştırıp ilim yapacağına ve yaratılanların bilgisini inceleyip insanların faydasına sunacağına. Böylece de Ruh, sorgulayıcı özgür aklı kullanmaya alışacaktır (‘Alak-1’deki ilk “OKU” ve Bakara-31),


3. İkinci kitap olarak vahiy ile bildirilen yaşam kuralları olan “Değişmez ana kuralları” sorgulayıcı aklı kullanarak okuyup bunlara göre yaşayacağına. Böylece de “Güçlü bir iradeye kavuşma hedeflenecektir (‘Alak-3’teki ikinci “OKU”). “Din” demek olan “Değişmez ana kurallar” bütünü, her biri birer farz olmak üzere bizlerden uymamız istenen bu yaşam kuralları, önceleri az sayıda olduğu için önce sahifeler şeklinde, daha sonra ve Hz. Musa’dan itibaren kitap halinde öğrenci Ruh’umuzun hafızasına yükleniyor.  Son kitap olan Kur’an’da, değişmez ana kurallar bütünü olan İSLAM dini tamamlanmıştır.


 4. Güçlenen irademizle Nefslerden olumluları ifrat ve tefrite sapmaksızın Orta düzeyde /sıratan müstakiym’de kullanmayı, olumsuzları ise öldürmeyi başaracağına (Tekviyr-14),


5. Daha güçlenen irade ile “Tek insan nesli” olduğunu ve bütün insanları bir bütünün bireyleri gözüyle göreceğine (Bakara-213, Yunus-19, Nisa-126),


6. Yine güçlenmiş irade ile dinler değil, Allah’ın tek dini olduğunu ve bunun ortak isim olarak İSLAM demek olduğunu kabul edeceğine (Tin-7, Maide-3). Rum-30 ncu ayette zaten buna dayanarak, hangi ırk ve dinî inançta olursa olsun, bütün beşerlerin “İslam fıtratında” olmak üzere yaratılmakta olduğu vurgulanmıştır (Rum-30. Ya Muhammed! Sen hiç kimse veya şeyi Allah’a şirk koşmadan ve atalarının yanlışlarına karşı çıkıp onların yanlışlarına bulaşmamış hanif bir kişi olarak kendisinden başka ilah olmayan Allah’ın tek olan dinine, bütün gayretinle yönel. çünkü Allah, tüm insanları tek dini olan İslam’a /hanif dine uyumlu /fıtratlı ve onu seçebilme özelliğinde yaratmıştır. Allah’ın yarattığı insanın bu özelliğinde bir değişiklik, bir bozulma olmaz. çünkü tüm zamanların dosdoğru tek dini budur. Fakat insanların çoğu bu gerçekleri bilmezler).


7. Şeytan’ı tek düşman kabul edeceğine (Yasin-60, Fatır-6, Taha-117). Ancak Ruh ve Vücut ikilisi şeklinde Dünya’ya doğduğumuzda Beşer ismini alıyoruz ve anlaşmayı unutuyoruz. Âdemoğulları olarak yeni insan nesli yaratıldığında ve henüz az nüfuslu bir toplum aşamasında iken insanlar kısa bir süre bu anlaşmaya uygun yaşamışlardır. Fakat nüfus artınca, inanç konularında farklı görüşlü gruplara ayrışmaya başlamışlar ve bunun üzerine de anlaşma konularını hatırlatmak amacıyla peygamberler gönderilmeye başlanmıştır (Bakara-213 ve Yunus-19. İlk yaratıldıklarında, inançları bakımından insanlar tek bir topluluktu /ümmetti. Tek Allah’a, tek insan nesline ve tek din olan İslam’a iman ederlerdi. Sonra özellikle inanç konularında farklı yorumları nedeniyle ayrıştılar. Bunun üzerine Allah peygamberleri, bu konularda doğru yol olan Allah ile yapılan anlaşmaya sadık kalma ve değişmez ana hükümlere uygun olumlu /salih ameller gerçekleştirme yolunu göstermek ve uyarsınlar diye kitaplı veya kitapsız elçiler olarak gönderdi). Bütün Peygamberler ile de birer ilahî görevli olduklarından, görevlerini yapmaları çerçevesinde ve sonra gelecek olan Peygamberi de bildirme konusunda 2 ek, yani toplam 9 konuda anlaşma yapılıyor ve sadakat sözü alınıyor (Ahzab-7. Biz, peygamberler olarak Senden, Nuh’tan, İbrahim’den, Musa’dan ve Meryem oğlu İsa’dan, tek Allah, tek insan nesli ve tek din temelinde vahyettiklerimizi insanlara tebliğ etmeniz konusunda anlaşma yapmış ve hepinizden sapasağlam bir söz almıştık.


8. Böyle yaptık ki, söz vermiş sizleri, bu sözlerinize olan sadakatleriniz çerçevesinde kıyamet günü hesaba çekebilelim. çünkü sözlerini tutmayıp şirk koşarak inkâra yönelip küfre sapanlar için çok elem verici bir azap hazırlanmıştır. Al-i İmran-81. Kaldı ki Allah, elçilik görevi ile Dünyaya gönderirken nebilerle: “Size kitap ve hikmet vereceğim. Sizden sonra da, size verdiklerimi tasdik etmek üzere yerinize görevlendireceğim yeni bir elçi /resul olacağını kabul edecek ve onu desteklemek üzere onun hakkında ön bilgiler vermeyi ve onun da geleceğini haber vermeyi kabul ediyor ve bu sözleşmeyi yerine getireceğinize söz veriyor musunuz?” şeklinde bir anlaşma /misak yapmıştı. Tüm peygamberler de “Kabul ettik, söz veriyoruz” deyince, Allah da “öyleyse hepiniz bu sözleriniz için birbirinize şahit olun, Ben de sizinle beraber şahit olanlardanım” demişti). Hz. Muhammed son peygamber olması nedeniyle, O’nunla son 9 ncu konu anlaşması yapılmamıştır. Diğer beşerler /insanlar gibi peygamberler de bu anlaşmayı unutuyorlar ve 40’lı yaşlarda görevleri hatırlatılıyor. Beşer olan insanlara Ruh’larının Allah ile yapmış oldukları anlaşma konularını hatırlatmak üzere gönderilen peygamberlerin 29’unun ismi Kur’an’da geçmekte, rivayet edilen sayı ise 120 bin kadar olmuştur. Âdem’den sonra gönderilmeye başlanan bütün peygamberlerin birbirlerine bağlı aynı zürriyet olduklarına Al-i İmran-33 ve 34 ncü ayetlerde değinilmiştir (Al-i İmran-33. Şu gerçek de bilinsin ki, Senin dışında Allah Adem’i, Nuh’u, İbrahim’in ailesini ve İmran ailesini de seçerek tüm alemlere birer önder, yetkili ve örnek elçiler kıldı. 34. Birbirlerine bağlı zürriyetler olarak. Şüpheniz olmasın ki Allah, her şeyi işiten ve bilendir”). Bu nedenle de peygamberler arasında bir ayırım yapılmaması gerektiğine, ancak görev farklılıklarının söz konusu olduğuna vurgu yapılmıştır (Al-i İmran-84 ve Bakara-136. Ey Peygamber! “Allah’a, bize indirilene /Kur’an’a, İbrahim’e, İsmail’e, İshak’a, Yakub’a ve torunlarına indirilenlere, Musa’ya, İsa’ya ve Rableri tarafından kitap verilen nebilere iman ettik. Onların hiçbiri arasında ayırım yapmayız ve biz Allah’a teslim olanlarız /Müslümanlarız” diyerek insanların tek Allah, tek insanlık ve tek din hedefini vurgula. Bakara-253. Ey insanlar! Gerçek şu ki, Biz elçilerimizi birbirinden farklı yeteneklerde yarattık. örneğin, kimileriyle Allah konuştu, kimilerinin de mevkilerine ilişkin derecelerini farklı kıldı).  


Zaten Hz. Muhammed’e kadar peygamberler Hz. İbrahim’in oğlu İshak’ın, Hz. Muhammed ise İsmail’in zürriyetindendir. Dolayısıyla temelde bütün peygamberler amca çocuklarıdırlar.


 NOT-1: Ayrıntılı bilgiyi NöVAK Vakfının “SON DAVET KUR’AN (Kısa tefsirli tercümesi)”, “İSLÂM’IN ŞARTI SADECE 5 DEĞİL” ve “OKU! KONULARINA GöRE KUR’AN AYETLERİ” kitaplarında  bulabilirsiniz.


NOT-2: 17 MAYIS 2017 çarşamba günü saat 17.30-19.00 da ise özdilek Sanat Merkezinde Halka açık “KUR’AN SOHBETLERİ”ne inşallah devam edeceğim.


NOT-3: 12 Mayıs 2017 Cuma akşamı saat 22.45’te Cem TV’de “KUR’AN’A GöRE KUR’AN” konusunu konuşmaya devam edeceğim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Gazi Özdemir Arşivi