4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

SAKATLIK BİR KUSUR DEĞİLDİR

10-16 Mayıs arası, Sakatlar Haftası olması nedeniyle, Milli Eğitim Müdürlüğü, Özel Eğitim ve Rehberlik Şube Müdürü, Mutlu CANTAŞ' ı, ziyaret ettik. Sayın CANTAŞ, özürlü çocuklarımız için, büyük bir şanstır. İşin ehli bir yönetici olarak gördük. Konulara hâkimiyeti, yenilikçi, sempatik ve insanı rahatlatan, yaratıcı, analitik düşüncesi ve dinamik yapısı ile dikkat çekti.
Sayın CANTAŞ' a göre, engellilik, birçok neden bağlı olarak ortaya çıkabilir. Engellilik, kalıtımsal olabilir; doğum esnasında olabilir, ya da doğum sonrasında gerçekleşebilir. Engellilerin topluma kazandırılması ve istihdamı, iyi bir eğitimle mümkündür.
Ayrıca her özürlü insanımızın da bağımsız olmak, kendi kendine yeterli olmak, toplum içinde, üretken ve saygın bir kişi olarak yaşamak, hakkıdır. Özürlülere, acımak yerine onları eğitmek, istihdam etmek, iş ve güç sahibi yaparak, üretici hale getirmek gerekir.
Öte yandan özürlü insanlarımızın, eğitimi çok önemlidir. Çünkü modern toplumlarda, birey, sosyal hayata ve ekonomik hayata katılmak üzere, bağımsız olarak hareket edemiyorsa, o bireyin topluma, tam olarak katılımı düşünülemez. Özellikle bağımsız hareket edebilme yönünde kısıtlılıkları bulunan bireyler, sosyal, kültürel, ekonomik, politik hayata diğer insanlardan farklı olarak, daha az katılım sağlamak durumunda kalmaktadır. Özürlü bireyleri, mümkün olduğu kadar, toplumla bütünleştirmek için, mutlaka eğitilmeleri şarttır. Bu, sosyal dışlanmayı da büyük ölçüde azaltacaktır.
Ülkemizde, fiziksel, zihinsel ve heyecansal yönlerden, normallerden ayrılan çocuklarımız, "ÖZEL EĞİTİME" muhtaç çocuklarımızdır. Özel eğitime muhtaç çocuklarımızın, nüfusumuzun, toplamdaki oranı ise yüzde14 dolaylarındadır.
Aslında özeli eğitim, bir zorunluluktur. Çünkü çevremizdeki normal çocuklardan özürlü ve üstün zekâlı çocuklar, toplumda dikkat çeker. Toplum, bu tür çocuklarımız karşısında, daha çok kaygılıdır. Bireysel farklılıklar yanında, toplumun huzura kavuşması için, "Özel Eğitime" muhtaç çocuklarımızın eğitimi şarttır. O nedenle de, eğitim, özürlü çocuklarımızın, en tabii hakkıdır. Ancak en ideali, tüm çocuklarımızın birlikte eğitilmesidir.
Ayrıca özürlülerde, toplumda diğer insanların sahip oldukları eşit koşullara sahip olmaları, tedavileri, eğitim, istihdamı ile sosyal, ekonomik, kültürel, sportif haklardan yararlanmalarının sağlanması, her kesimin görevidir. Görevi de olmalıdır.
İnsan olarak, toplumu, özürlü veya özürlü olmayan diye ikiye ayrılamaz. Özel ilgi ve gereksinimi olanlara, durumlarına uygun eğitim hizmetlerinin sunulması, onların iyi üretici ve tüketici vatandaş olmaları sağlamanın ötesinde, demokratik yaşamı da güçlendirecektir. Engelli insanlara saygı, insanlığa saygıdır.
Engellilerin önünde, çözüm bekleyen pek çok sorunu var. Ulaşım, fiziksel çevre ve konut sorunu yanında, engellilerin içinde yaşadıkları fiziksel çevre, sahip oldukları fiziksel işlev bozuklukları/yetersizlikleri ve bunun yol açtığı sınırlamalar yüzünden, büyük önem taşımaktadır. Eğitimleri ise şarttır. Çünkü özürlüler için, eğitim, aş ve iş demektir.
Yollar, kaldırımlar, kamu binaları, parklar ve bahçeler, okullar, içinde yaşanılan konutlar, ulaşım araçları ve bunun gibi daha birçok fiziksel çevre unsuru, engellilerin topluma katılmasının önünde ciddi birer engel oluşturmaktadır.
Engellilerin, Rehabilitasyon ve araç-gereç gereksiniminin yeterince karşılanamaması, engellilerin toplumla bütünleştirilmesinin önündeki en büyük engellerden birisidir Engellilerin engelleriyle bağlantılı bir eğitim ve Rehabilitasyon olanağından yararlanması, onları toplumsal yaşamla bütünleştiren en önemli etkendir. Ayrıca özürlülerin, beden, zihin, ruh, ahlak, duygu ve bilgi " bakımından yetiştirilmesi gerekir
Engellilerin, toplumla bütünleşmesinin önündeki en önemli engel ise istihdam sorunudur. Çalışmanın gerek bireysel, gerekse toplumsal refahın sağlanmasındaki önemi tartışmasız benimsenmektedir. Çalışmayı özendirmenin, hem bireysel, hem de toplumsal açıdan sayısız; yararı olduğu söylenebilir.
Çocuklarımızda, özürlerin erken teşhisi ve tedavisi çok önemlidir. Ayrıca, özürlülere, acımak yerine onları eğitmek istihdam etmek, iş ve güç sahibi yaparak, üretici hale getirmek gerekir. Nitekim İlan edilen, 7 bin 746 kişilik kadro için Türkiye genelinde 128 bin 330 başvuru yapıldı. 16 katı kadar başvuru yapılması, işin vahametini gösteriyor.
Türkiye' de, uzun yıllardır, özürlülerle ilgili bir devlet politikası olmadı. Gerçi. dernekleşip, federasyon oldular. Devlet de bir miktar teşvikçi oldu. Ancak özürlülerin sorunlarına, sürekli, kalıcı ve sonuç alıcı çözüm bulunamadı. O nedenle de engellilerle ilgili sorunlar, devlet politikası olarak, ele alınıp enine boyuna tartışılmalı, engellilerin sorunların çözüm bulunmalıdır. Çünkü engelli iyi eğitilir, imkânda verilirse topluma yararlı olurlar. Yeter ki engelliyi eğitimsiz, işsiz, güçsüz bırakmayalım. Ayrıca sakatlık bir kusur değildir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi