
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Şehit sayısı 26, ya duyarsız sayısı ?...
Doğduğundan, İlkokul yaşına gelinceye kadar çok az hatıra kalır hafızada.
Belli başlı olaylar ve diyaloglardır kafaya kazanan.
Onun dışında pek bir şey hatırlamazsınız.
İlkokula başlamanızla birlikte, yaşadıklarınızın birçoğu hafızalarınızdadır.
İlkokula adım attığınız günden tutun da, okulda ve mahallede oynadığınız ve tadına bir türlü doyamadığınız oyunları hiç unutamazsınız.
Oynadığınız oyun bölünecek diye, bir daha hiç oyun oynayamayacakmış gibi gelir annenizin "Git bir ekmek al da gel" isteği.
-"Ama oyun oynuyorduk" cevabıdır verdiğiniz ilk tepki.
Hızla büyürsünüz...
Büyürken, arkanızda bıraktığınız anılarla birlikte.
Gençliğe adım attığınızda ise, laf dinlemez, asi, her şeyi bilen bu arada anne ve babayı "Hiçbir şey bilmeyen" tavırlar oluşur.
Ailenin üzerinizde kurmak istediği korumacılığa hiçbir anlam veremezsiniz.
-"Ne olacak ki canım... Koca adam olduk." Der ve bu düşünce çerçevesinde davranmaya başlarsınız.
Hayat o yıllarda sorumsuzdur olabildiğince.
İşte bu sorumsuzluk içinde yaşayıp, gece yarılarına kadar sokakta arkadaşlarla oturduğunuzda...
Hatta...
Eve dahi gitmediğinizde, anne ve babanın endişesi son derece fuzuli gelir.
Sonraki yıllar, hayatın gerçekleri ile yüz yüze gelme yıllarıdır.
O güne kadar olmayan sorumsuzluk, yerini Sorumluluk endişesine bırakır yavaş yavaş.
-"Artık Babamın eline bakmamam, para kazanmam lazım" düşüncesi girer kafalara.
İşte bununla birlikte, gerçek hayat başlar.
Günün birinde, delikanlılığın gerekleri yerine gelmeye başlar.
Aşkla tanışma vardır sırada.
Ardından, yaşanabilecek en mutlu olaylardan biri yaşanır ki, bunun da ismi Evliliktir.
Bu mutluluk, bir çocukla taçlandırılır ki, işte bu mutluluğun ne tarifi vardır, ne de değerinin ölçüsü.
Doğduğu andan itibaren bambaşka bir insan olmuşunuzdur artık.
O uyurken nefesini dinlersiniz kimseye çaktırmadan.
Hasta olduğunda, kalbinize bir bıçak saplanır.
Canı yansa, kaynar sular dökülür üzerinize.
Artık hayatınız ona endekslidir.
Hiç büyümez o yıllar geçse de.
İşte o anda hatıralarınız gelir aklınıza.
İki günlüğüne başka bir yere gitse, yokluğunda ki o iki gün 20 yıl gibi gelir...
Anne ve babanızın, kendinizle ilgili endişelerinize nasıl anlam veremediğinizi düşünüp, bu kez buna anlam veremez hale gelirsiniz.
Kısacası...
O varsa hayat vardır, o yoksa hayatın da anlamı yoktur.
Önceki gün hain saldırıda yaşamını yitiren 26 gencin ailesi için artık hayat bir anlam taşımıyor.
26 şehit ve öncesinde ki binlerce şehidimizin ailesi için artık hiçbir şeyin kıymeti yok.
Onlar, bedenen yaşıyor olsalar da, çoktan öldüler aslında.
Çünkü...
Onları yaşatan, hayatta olmalarını gerektirenler artık yok.
Kısacası...
Bu saatten sonra hiçbir şeyin anlamı yok...
İşin kötüsü...
Ne yazık ki bunu umursayan da yok...