Sevgi insandan asla vazgeçmez. Vazgeçen şey sevgisizliktir. Bugün hayatın hızına, ilişkilerin yüzeyselliğine, çıkarların insanî değerlerin önüne geçmesine bakınca bu cümle daha da anlam kazanıyor. Çünkü gerçek sevgi, şartlara bağlı değildir; menfaatle ölçülmez, konfor bozulunca ortadan kaybolmaz.
İnsan, hayat yolculuğunda birçok duyguyla karşılaşır. Hayranlık, alışkanlık, bağlılık… Ancak sevgi bunların hepsinden farklıdır. Sevgi; sabırdır, fedakârlıktır, emektir. Zor zamanda kalabilmektir. Her şey yolundayken yanyana durmak kolaydır. Ama asıl mesele, fırtına çıktığında gitmemeyi bilmektir.
Şimdilerde vazgeçtim kelimesini çok sık kullanıyoruz. İnsanlardan, ilişkilerden, hatta değerlerden bir bir vazgeçiyoruz. Oysa sevgi, ilk sarsıntıda terk eden bir duygu değildir. Kırılır ama tamamen kopmaz. Yorulur ama sırtını dönmez. Çünkü sevgi, insanı insan yapan bağdır.
Toplum olarak belki de en büyük sınavımız burada başlıyor. Sevgi yerini sabırsızlığa, anlayış yerini yargıya bıraktığında ilişkiler de, vicdanlar da zedeleniyor. Oysa bir insanı sevmek; onu kusurlarıyla birlikte kabul edebilmek, hatasında bile elini bırakmamaktır. Sevgi, “yanındayım” diyebilmek ve herkes giderken kalabilmektir.
Sevgi insandan asla vazgeçmez. Çünkü sevgi gitmeyi değil, kalmayı seçer. Vazgeçmek kolaydır; sevmek ise cesaret ister. Bugün belki de en çok ihtiyaç duyduğumuz şey, bu cesareti yeniden hatırlamak ne dersiniz?