
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
SİYASET KIŞLAYA GİRMEMELİ
Halkımız, arasında sıkça tekrarlanan, Cumhuriyetimiz 'in de temel felsefelerinden biri olan, 'okula-kışlaya ve camiye siyaset sokulmaz' anlayışı, değişti, son yıllarda siyasetin girmediği yer de kalmadı.
Özellikle de orduya siyaset girmemelidir. Çünkü orduda,, itaat, görev ve disiplin esastır. Ayrıca TSK, tüm milletin ortak değeridir. Yani siyaset üstü, bir kurumdur.
Gerçekler ortada iken, "FETÖ Darbesi" gerekçe gösterilerek, Türk Silahlı Kuvvetlerini, yeniden yapılandırılarak,, ordu siyasetin emrine veriliyor. Oysa siyasetin, egemen olduğu kurum/kuruluşların, hali ortadır. Görev, işin ehline verilmiyor. Kamu personel rejimimizde liyakat ilkesi, gözetilmiyor. Tayinlere de politik ve elit güçler, hakim oluyor.
Hükümetin, yaptığı planlamaya göre, Jandarma Genel Komutanlığı, lağvedilerek asayiş işleri tek elde; İçişleri Bakanlığı'nda toplanacak. Jandarma'da, artık komutanlar değil, müdürler, amirler görev alacak. Böylece asayiş gücü, tek elde toplanacak.
TSK' da, yeniden yapılaşma gerçekleşirse, Kara, Hava ve Deniz komutanlıklarında görev yapacak ve iç asayişle ilgili olaylara, hiçbir şekilde karışamayacak. Genelkurmay Başkanlığı da Başbakan yerine, Milli Savunma Bakanı'na bağlanacak. Tüm komutanlıklarda var olan istihbarat birimlerinin de tek elde, MİT'te, toplanabileceği vurgulanıyor
Genelkurmay Başkanlığı'nın, Kara, Hava ve Deniz Kuvvet Komutanlıklarının, Milli Savunma Bakanlığı'na (MSB) bağlanmasının, Türk Ordusunu siyasetin içine çekmek anlamına gelirken, Silahlı Kuvvetlerin, binlerce yıllık tarihsel gelişimi içinde, oluşmuş gelenekleriyle de oynanacaktır. Bunun da kimseye, bir fayda yoktur, aksine zararı olur.
Kara, deniz ve hava askeri liselerinin ve diğer askeri okulların, kapatılması da ilk etapta düşünülen başlıklar arasında yer alıyor. Askerin yetiştirilmesinin de sivil irade tarafından yapılacağı, polis alımlarına benzer bir model geliştirilebileceği vurgulanıyor. Tüm askeri okul yönetimlerinin de sivil olacağı vurgulanıyor. Profesyonel askerlik için, "yüksek lisans" benzeri bir eğitim modeli oluşturulabileceği de kaydediliyor.
FETÖ darbesi bahane edilerek, Türk Silahlı Kuvvetleri' nin, tarihsel değerleri ve genlerinden koparılması ve kanun hükmünde kararname (KHK) ile askeri liselerin kapatılmasının, ne mazereti ne de kabul edilir tarafı vardır. Çünkü bu gelişmeler, TSK' ya, ciddi zarar verecektir.
İktidar askeri okulları kapatıyor, Batı ülkeleri de Türkiye' deki askeri okulların kapatılmasını öneriyor ama çağımızda, güçlü orduların, insan kaynağı askeri okullardır. ABD ve AB ülkelerinde, askeri okullar ortaokul seviyesine kadar iner. Amerikan ordusunun 'mabedi' sayılan ünlü Westpoint Akademisi'ne personel yetiştirmek için,10 yaşından itibaren, aday öğrenciler eğitime alınırlar. O nedenle de Türkiye' deki askeri okullarla kapatılmamalı.
Başbakan Sayın Yıldırım, FETÖ darbesinden sonra, " Silahlı Kuvvetler gelişen teknoloji, tehdit türlerine göre uzun zamandan beri yeniden yapılanma hazırlıklarını yapıyordu.... Bunu hızlandıracaklar, profesyonelleşmeye, asli işlerine daha fazla kafa yoracaklar." Sözleri ile ordunun, profesyonelleştirileceği söyledi
Oysa Türk Ordusunda, Profesyonel olma yolunda, çalışmalar var. Nitekim Emekli Sayın Tuğgeneral Nejat Eslen, " TSK, zaten yarı profesyonel bir ordu. Deniz ve Hava Kuvvetleri'nin, çoğu zaten profesyoneldir. Kara Kuvvetleri'nde de profesyonellik uzun zamandır uygulanıyor. 5'i, Jandarma, 1'i Kara Kuvvetleri'nde olmak üzere, 6 komando tugayı zaten profesyonel. Güneydoğu'da, yeni sınır birlikleri de kurulacak. Dolayısıyla TSK, zaman içinde profesyonelleşiyor." demişti.
Yeni dönemde, asker; sadece Kara, Hava ve Deniz komutanlıklarında görev yapacak ve iç asayişle ilgili olaylara, hiçbir şekilde karışamayacak. Sadece yasada çerçevesinde, belirlenen hallerde, valiliklerin kontrolü ve daveti ile "asker sokağa" inebileceklerdir.
15 Temmuz darbe girişimde, birçok şehir içi kışladan, tank ve askerin şehir merkezlerinde kontrolü almaya çalışmasının ardından, hükümet bu konuda da önlem almaya hazırlanıyor. Özellikle ilk etapta zırhlı birlikler ile topçu kışlalarının, şehir dışında belirlenecek bölgelere taşınmaları sağlanacak
Tüm komutanlıklarda, var olan istihbarat birimlerinin de tek elde, MİT'te toplanabileceği vurgulanıyor. Askerin içinde "askeri istihbarı" birimlerin bulunacağı, bu birimlerin de yine MİT kontrolünde olacağı belirtiliyor.
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin, yapısını değiştiren kanun hükmünde kararnameyi, Yunan Silahlı Kuvvetleri, 2002 yılına kadar, uyguladı.. Yunanistan 2002'deki Kardak Krizi sonrası iflas eden sistemden, ders çıkarttı ve bugün Yunanistan, Türk ordusu örnek alınarak, Yunan ordusunu, yeniden yapılandırıyor.
TSK ile ilgili, Kararnamenin, Anayasa'ya aykırı olduğunu ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nin, savaş yeteneğine darbe indirdiğini, en önemlisi de emir komuta zincirinin, Genelkurmay Başkanı'nın elinden alınmasıyla, Genelkurmay Başkanlığı'nın, yetkisinin kısıtlandığı da vurgulanıyor. Askeri okulları kapatılmasının da ayrı bir yanlışlık olduğu söyleniyor. Çünkü askeri okullarda, halkına ve Cumhuriyeti'ne bağlı, Türk subayı yetişiyor,
Dünya çapında ünlü bilim adamımız, Sayın Prof. Dr. Celal ŞENGÖR' ün,, eğitim sisteminin mükemmelliğinden, her zaman övgü ile söz ettiği, Harp Okullarımıza, yazık etmemek, bünyesine, sızan hastalıklardan arındırılıp, asli görevini yapar, hale getirmek, esas gaye olmalıdır. Çünkü askeri okullar, güçlü Türkiye ve güçlü ordunun da teminatıdır.
Ayrıca TSK, milletin ordusudur. Nitekim ATATÜRK, "Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin ordusu, istilâlar yapmak veya saltanatlar kurmak için, şunun, bunun elinde, ihtiras aleti olmaktan münezzehtir. İnsanca ve müstakil yaşamaktan başka gayesi olmayan milletin, aynı ideale bağlı ve yalnız onun emrine, tabi ve sadık öz evlâtlarından mürekkep, muhterem ve kuvvetli bir heyettir." demiştir.