
Gürcan Banger
Siyaset ne için var?
Siyaset; insana, yurttaşa hizmet için var. Siyasetin odağında insanın bulunması iddiasının arka planı budur. Bu nedenledir ki; siyasetin ana fikri, vatandaş ve toplum ihtiyaçlarının karşılanmasıdır. Diğer yandan; siyasetin başlangıç noktası, bu ülkede yaşayan insanların, her şeyin en iyisine lâyık olduğuna inanmak olmalıdır. Eğer bu noktalar gözden kaçırılırsa, insan odağı kaybedilmiş olur.
Siyaset, bir hizmet sürecidir. Şu farkla ki; insan, kendi çıkarlarından daha çok, yurttaşa hizmet anlayışından kaynaklanan bir oluşumdur. Dolayısıyla siyaset, siyasetçinin kendisini değil, yurttaşı ön plana koyma faaliyeti olmak zorundadır.
Hizmet, bürokrasinin de katılımıyla siyasetçiden yurttaşa doğru akan bir faaliyettir. Eğer bu hizmet, yurttaşa akmak yerine, siyasetçiye doğru akmaya başlarsa, bu bir rant paylaşımına döner. Rantın paylaşılması beklentisi ise siyasetin kendi içindeki rekabeti ve gerginliği artırır.
Bugün ülkede siyasetin genel görünümü, siyasetçinin vatandaşı unuttuğu ve kendisini ön plana çıkardığı bir görünüm vermektedir. Bu nedenle partiler arası rekabetin yükselmesi ve daha nitelikli hale gelmesi beklenirken, aynı siyasi oluşumların kendi içindeki çatışmalar artmaktadır.
Bir başka deyişle; her siyasi oluşum, kendini dışa kapatmış; kendi iç çekişmelerine dönmüş durumdadır. Dolayısıyla kendisiyle savaşmakta olan bir siyaset anlayışı da, doğal biçimde vatandaşı unutarak dışarıda bırakmaktadır.
Siyasetin bir rant kavgası haline dönüşmesi ile birlikte, siyasetin kadro ve söylem olarak kalitelendirilmesi ihtiyacı da kalmamıştır. Ülkenin sorunlarının çözümüne ilişkin yeni yaklaşımlar üretilememektedir.
1980 öncesi dünya siyasetindeki renkliliğin ülkeye yansıları kaybolunca, siyaset yelpazesinin tamamının taklit özelliğine sahip sözde liberal tezler işgal etti. Hatta öyle ki; liberallik ile merkezde-olma anlayışı aynılaştırarak, tüm partileri merkez-parti olma söylemi etkisi haline aldı. Bizzat partilerin kendileri, diğerlerinden hiçbir farkları olmadığını ve aynı sözüm ona merkez özelliklerini kendilerinin sahip olduğunu söyleyerek, kendi içeriksizleşmelerini itiraf etmektedirler.
Bugün partilerin, kendileri ile ilgili yeni bir gelecek kurabilmeleri için öncelikle kendilerinden kurtulmaları gerekmektedir. Halen var olan eskimiş ama asla içerikli ve kaliteli hale gelmemiş kadroları ile geleceği yakalamalarının mümkün olduğunu sanmıyorum.
Hayali cihan değer; –olmaz ama olsa desek– tümden yenilenme çok güzel olurdu. Böyle bir durumda ne yapmalı derseniz; tüm üyeleri silip yeni bir anlayışla kayıt yapmanın, bunu parti içi çok yönlü eğitim ile desteklemenin, bugünkü duruma göre birkaç kez daha etkin ve kaliteli siyaset yapılmasına vesile olacağını düşünüyorum. Mevcut durumda partilerin üye topluluğu, genel görünümüyle ‘pasif, atıl kalabalık’ anlamına geliyor. Söylemin ve kadroların bir yenileşmeye tabi tutulduğu süreç sonrasında seçim ortamlarında da kafamızda soru işaretleri yaratan adaylarla karşılaşmayabiliriz.