
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Şöyle bir eskilere gittik ister istemez de...
Biraz anılara gittik ister istemez.
Bu şehirde Belediye Başkanlığı yapan insanları düşündük.
Sezai Aksoy'u çok yakından tanıma şansımız oldu.
Çünkü, gazeteciliğe başladığımız yılların Belediye Başkanıydı.
Akşam oldu mu içkinin hakkını, sabah oldu mu da işinin hakkını verirdi.
Bir akşam, Bademlik restaurant'ta denk gelmiştik kendisine.
Şişenin yarısına geldiği saatlerdi aşağı yukarı.
Masaya sürekli bir adam geliyor ve "Ne olacak bizim zam işi?" diye sorup duruyordu.
Sezai Aksoy da sürekli olarak "Zam falan vermem. Avucunuzu yalarsınız" cevabıyla adamı tersliyor, fakat aynı adam 15 dakika sonra yine geliyor ve aynı soruyu soruyordu.
Sonradan öğrendik ki, masaya gelip sürekli zam isteyen kişi, o dönemin fırıncılar Odası Başkanıymış.
Sezai Aksoy da ekmeğin maliyet hesabını yaptırmış ve zamma gerek olmadığına karar vermiş.
-"Vatandaşın ekmeği ile oynamam" diyerek, zam taleplerini ısrarla geri çevirmiş.
Dönemin Fırıncılar Oda Başkanı da galiba;
-"Ben bunu içkili yakalarsam, zammı onaylatırım" düşüncesiyle olsa gerek, hemen damlamış Sezai Aksoy'un içki içtiği mekana.
Bizzat şahit olduk.
Son derece içkili olmasına rağmen, zam vermeyeceğini her geldiğinde söyledi.
Hatta bir ara, kendisine selam vermek için masaya gelen bir şahsı da, "Yine fırıncı geldi ve zam isteyecek" zannedip, yanlışlıkla az daha dövecekti.
Sonra Selami Vardar'ı tanıdık.
Devleti koruyan, vatandaşın parasını kutsal sayan bir özelliği vardı.
O yıllarda Doğalgaz'ın gelmesi, bunun da Belediye eliyle yapılması söz konusuydu.
Ancak...
O sürekli olarak bir ürkeklik yaşıyor, bu yüzden de karar veremiyordu.
Sorulduğunda ise;
-"Bu yabancılar bizi kandırır. Elimizdekini, avucumuzdakini kısacası,vatandaşın parasını alır diye korkuyorum" cevabı veriyordu.
Ardından Aydın Arat Belediye Başkanı oldu.
O'nun döneminde de, Devleti ve Vatandaşın parasını koruma özelliğinin olduğuna tanık olmuştuk.
Bir gün makam odasına bir Belediye işçisi gelmiş derdini anlatmak için.
O da kabul etmiş makamına.
Asfalt döküm işinde çalışan işçi, çalışma elbiseleri ile paldır küldür odaya girince, ayağında ki zift olduğu gibi Aydın Arat'ın makam odasında ki halıya çıkıvermiş.
Hatırlıyoruz da...
Günlerce uğraşmıştı o halının temizlettirilmesi için.
İş için gittiği Ankara'dan bile telefonla arayıp "Halı temizlenip, eskisi gibi oldu mu?" diye sorduğuna şahit olmuştuk.
-"Yeni bir halı alalım" denildiğinde ise...
Kızıp "Odaya her işçi girdiğinde halı mı değiştireceğiz? Siz kimin parasıyla alıyorsunuz o halıları" diye kızdığını dün gibi hatırlıyoruz.
Saydığımız isimlerin üçü de rahmetli oldu.
Aksayan ve eleştirdiğimiz bir çok yönleri vardı bu üç Belediye başkanının.
Ama...
Her üçü de, devletin parasını korumayı, Belediye kasasında ki parada, tüyü bitmemiş yetim hakkı olduğunu bilirdi.
Şimdi gelelim bugünkü Belediye Başkanlarına.
Onların da gelecekte Belediye başkanlıkları bitecek.
Onlar da, tıpkı kendinden öncekiler gibi iyi ve kötü yönleriyle anılacak.
Ama en önemlisi...
Devletin parasını koruyup, yetimin hakkına sahip çıkıp çıkmadıkları, en büyük değerlendirme kriterleri olacak.
Ve yıllar boyu, bu kriterler üzerinden anılacaklar.
............
Yönetime girecek üç
isme karşı çıkan olmadı
Dün bu köşede, Eskişehirspor yönetiminden istifa eden isimlerin yerine, alttan gelecek 3 isimle ilgili yaşananları yazmıştık.
Yönetici Ekrem Birsen aradı.
Yönetim kurulunda bulunan bazı arkadaşların, yeni gelecek üyelere karşı çıkmasının söz konusu olmadığını söyledi önce.
Ardından da;
-"Böyle bir durumun söz konusu olması, yeni gelecek arkadaşlara büyük ayıp olurdu. Bunu da zaten yönetimimizden hiç kimse yapmaz" dedi.
Sadece, yönetime daha fazla kişi alıp almama konusunda fikir alışverişinde bulunulduğunu söylüyor Ekrem Birsen.
Başkan Halil Ünal'ın "Genel Kurula giderim" sözlerinin ise asla bir tehdit ve kızgınlık ifadesi olmayıp, sadece Güven tazelemek istemesi amacıyla söylendiğini dile getiriyor.
Kısacası...
Eskişehirspor yönetiminden istifa eden üç isim yerine, alttan gelecek üç ismin oy birliği ile yönetime davet edildiğini, Başkan'ın Güven tazelemek için Genel kurula gitme fikrinin de, Transferler, Avrupa Maçları, Stat konusu gibi yapılacak çok iş olması nedeniyle kabul görmediğini sözlerine ekliyor.
...........
Biraz da gülmek lazım
Adam karısının kedisinden o kadar nefret ediyormuş ki, ne yapıp yapıp ondan kurtulmanın yollarını düşünüyormuş.. Sonunda bir sabah kediyi arabaya attığı gibi evlerinin 20 blok ötesinde bir sokağa götürmüş, onu orda bırakıp doğru işe gitmiş... Aynı akşam işten eve gelmiş bir bakmış kedi evin bahçesinde karısıyla oynuyor, kadın neşe içinde:
-"Ayy bütün gün onu aradım" demiş.. "Ama akşam üstü bir baktım gelivermiş, evin yolunu nasıl da bulurmuş benim akıllı kedim".
Adam tabi çok bozulmuş ama belli etmemiş.. Ertesi sabah yine kediyi arabasına atmış, bu sefer evin 40 blok ötesinde bir sokağa götürüp bırakmış yine işe gitmiş, akşam işten eve gelmiş bir de ne görsün kedi salonda yine karısıyla yerlerde yuvarlanıyor.. Ertesi gün adam kediyi 60 blok öteye bırakmış, akşam gelmiş yine kedi evde.. Sonraki gün 70 blok öteye bırakmış, akşam kedi yine evde.. Adam artık ertesi sabah kediyi arabaya koymuş, 90 blok öteye gitmiş.. Oradan köprü yoluna girmiş, ilk çıkıştan sağa dönmüş, oradan tekrar sağa dönmüş, gitmiş gitmiş, bir 20 blok daha uzağa gitmiş, sola dönmüş, biraz daha gitmiş, ve kediyi orda arabadan atmış..
Saatler sonra evin telefonu çalmış, adam karısını arıyor:
-"Hayatım, kedi orda mı?"
-"Evet.. neden sordun?"
-"Şunu telefona bir çağırsana... kayboldum..!"