Sürdürülebilir, Sağlıklı Bir İlişki İçin

Yanılmanın acısı ile içi burulmuş bir arkadaşım, sağlıklı bir ilişki konusunda ne düşündüğümü sormuştu. Bazı anahtar faktörlerden söz edilip edilmeyeceği konusunda görüşümü almak istediğini ifade etmişti. Bu zamana kadar türünden bağımsız olarak sürdürülebilir, sağlıklı bir ilişkinin nasıl olabileceği üzerine bir liste yapmamıştım doğrusu.

Örneğin bir iş yerindeki ya da bir mevzuatla tanımlanmış bir kuruluştaki görev ve süreç tanımları, kişiler arasındaki bir iş-görev ilişkisinin nasıl olacağını tanımlar. Ama iki insanın birlikteliği, – örneğin zorla evlendirme gibi örnekler dışında– çoğu zaman gönüllülük üzerine kurulur. Sosyal kültürümüzün bir unsuru olarak gönüllülüğü ‘kayıtsızlık ve sorumsuzluk’ olarak aldığımızdan, böyle bir ilişkinin aynı zamanda sorumluluk içermesi gerektiğini algılamayız.

Bu tespit, aynı zamanda bir ilişki için ilk kuralı da içinde saklar. İnsanlar bir ilişkiye özgür iradeleri ile gönüllü olarak başlayabilirler. Ama her ilişki, gönüllülüğün devamında birlikteliğin sorumluluğuna sahip olmak zorundadır. Hem tek tek bireyler bazında, hem de iki kişinin oluşturduğu bir bütün olma bağlamında gönüllü olunduğu kadar sorumlu ve ilgili olunmak zorundadır.

Kanımca; bir ilişkinin en önemli kurallarından biri, kişilerin bu ilişkiyi yaşamlarına sindirmiş olmalarıdır. Eğer bu, yaşam birlikteliği sözü içeren bir ilişki ise; kişiler, günlük olanlar da dâhil olmak üzere seçimlerini ve kararlarını üretirken, ilişkinin yaşamlarındaki önemine ve anlamına uygun davranmak zorundalar. İlişkide yer alan her birey, kişisel tercihler yapan değil, iki kişilik bir bütünü oluşturan bir birey olarak davranmak zorunda. Dolayısıyla bu durum; etkin iletişim, karşılıklı güven, bir bütün olarak yaşam ve birlikte gelecek tahayyülü anlamına gelir. Bu duygu edinilmiyorsa ya ilişkide sorun(lar) var ya da ilişki yeterince olgunlaşmamış demektir.

Yaşamın anahtar kavramlarının başında ‘iyi niyet ve olumlu yaklaşımın’ geldiğini düşünür ve sıklıkla söylerim. Kanımca; bir ilişkiye de bu anlayışla yaklaşmak gerekir. Daha baştan olumsuzlanma sürecine giren ilişkinin sağlıklı bir gelişim göstermesini beklemem. Bazı insanlar, önce ‘hikâyenin sonunu’ bilmek isterler. Kendi bakışlarına göre olumsuz bitebileceğini öngördükleri bir süreci yaşamak istemezler. Böyle daha baştan olumsuzlayan yaklaşımların mutluluğa erişeceğine ilişkin kuşkum var. Bir ilişki, ya iyi niyet ve olumlu bakışla başlar ya da tez elden böyle bir süreçten el çekilmesi ile acıdan uzak durulmuş olur. Bir ilişkiyi kuşkularla olumsuzluk şosesinde süründürerek düz yola çıkarmak mümkün değildir.

Bir ilişki için emek verilmesi gereğine inanırım. Burada sözünü ettiğim emek, aynı zamanda yaşamsal yaratıcılığı ve duygusal yenilikçiliği de içerir. Karşısındaki insana ve içinde yer aldığı ilişkiye tembellik, kolaycılık, ucuzculuk ve bencillikle yaklaşan bir kişinin, mutsuzluk dışında üreteceği bir şey olamaz. Bir ilişki, biteviye yeni anlar, yeni anlamlar ve bahar çiçekleri gibi açıveren yeni ortak değerler üretmelidir.

Bencillikten söz etmişken; bir noktayı daha vurgulamam gerekir. Bir ilişki, bir fedakârlık iklimi olmaktan daha çok, bir ortak tatmin ortamı olmalıdır. Bir ilişkide fedakârlık, azalan unsur olmalıdır. Ortaklık alanlarının ise sayıca ve içerik olarak çoğaldığını gözlemek gerekir. Büyüyen fedakârlık üzerine kurgulanmış bir ilişki, hızla acılı bir sona savrulmasa bile; kayıtsızlık ve ilgisizlik bataklığına sürüklenmeye devam edecektir.

Bazı kişiler, ilişkilerin ortak değerlere sahip olması gerektiğine fikrine katılmazlar. Bundan kast edilen, her iki bireyin de aynı tür spor veya sanat dalından hoşlanıp hoşlanmadığı ise buna bir diyeceğim olmaz. Ama bireylerin ‘bağlayıcı nitelikteki’ sosyal, kültürel veya inanç temelli özellikleri arasında ciddi farklar varsa, bu tür ilişkilerin orta ve uzun vadede sorunlara aday olduğunu söyleyebilirim.

Son olarak şunu eklemek isterim. “Ben onu değiştiririm” diye başlayan ilişki, sağlıklı bir ufka yürümez. Bir ilişkide birey, “Bu ilişkinin beni değiştirmesine hazırım” diyebilecek zihniyet ve cesarette olmalıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Gürcan Banger Arşivi