
AKTÜEL
Tabular ve tuhaf adetler hakkında ilginç bilgiler
Eskiden insanlar nelere tapınmadılar ki; dağa, taşa, insana, hayvana, yere, göğe, akla gelebilecek daha pek çok şeye... Öyle ki tapınılanlar listesinde kurbağalara bile rastlamak mümkündür. Bazı Orinoco Kızılderilileri karakurbağalara taparlardı. Yağmur yağdırmada kullanmak için kapların içinde saklarlar, duaları olumlu sonuç vermeyip, yağmur yağmazsa bu kurbağaları döverlerdi. Kurbağa Avrupa'da da yağmur büyüsünde kullanılırdı. Ancak Avrupalılar kurbağayı dövmezlerdi. Yaptıkları iş yağmur yağdırmak için bir kurbağayı öldürmektir.
* * *
Eski toplumlarda insanlar kurban olarak sunulurdu. Bazılarında, sözgelimi Aztekler'de kurban olarak sunulan insanın eti yenirdi. Bazı toplumlarda ise yenmez, tamamıyla yakılırdı. Bir başka kurban uygulaması ise parmak, el, kol, penis gibi organların vücuttan koparılıp doğaüstü güç ya da güçlere sunulması şeklinde gerçekleştirildi. Örneğin Amerika, Afrika, Avustralya yerlilerinde ve Asya'nın bazı etnik gruplarında kulak, parmak gibi organlar kesilerek kurban olarak sunulurdu.
* * *
Toplumların çıplaklık karşısındaki tutumları aynı değildir, Örneğin Japonya'da anne ve babalar genellikle evlerinde çocukları 15 yaşına gelinceye kadar aynı küvette birlikte banyo yaparlar. Ayrıca "onsen" adını verdikleri kaplıcalarda kadın erkek herkes birlikte havuzlara çırılçıplak girer. Hatta bu havuzlara mayo ve şort gibi giysilerle girmek yasaktır.
* * *
Camilerin tersine kiliselerde resim ve heykel bulunur. Bunlar elbetti dinsel konularla ilgilidir. On altıncı yüzyılın başlarında Vatikan'da bulunan Sistine Kilisesi ünlü heykeltraş Mikelanj tarafından resimlenmişti. Papa II. Julius'un ısrar etmesi üzerine Mikelanj kilisenin duvarlarına dinsel konuları içeren resimler yapmıştı. Bu resimlerde ortak bir yan vardı ki, o da insan figürleri çırılçıplaktı. Ancak Mikelanj'a yaptırtılan resimlere yıllar sonra yine Vatikan tarafından sansür uygulanacaktı. Vatikan'ın anlaştığı bir ressam çıplak organları kapattı. Gerekçe olarak, cinsel organları ortada olan insan resimleri, kiliseye değil olsa olsa genelevin duvarlarına yakışır, denilmişti. Burada karşı çıkış çıplaklığa değil anadan doğma görüntüyeydi.
Bir çok dinin kutsal yerlerinde heykeller yer alır. Kiliselerde dinsel olayların konu edildiği heykellere rastlanır. Bunlar öylesine çeşitlilik gösterir ki, şeytan bile canlandırılmıştır. Paris'te Notre-Dame katedraline şeytanın tasvir edildiği bir heykel konulmuştur. Şeytan, iki eli yanaklarında, dili dışarda, kanatları ve boynuzları olan bir yaratık olarak gösterilmiştir.
Hindu tapınaklarında, erkeklik organı 'lingam' ve dişilik organı olan 'yoni' tasvirleri yer aldığı gibi, Hindu dinine göre sevişme sırasında alınan haz ve zevk kutsal kabul edildiği için, sevişme görüntülerinin işlendiği kabartma heykellere de rastlanır. Hindular lingam tasvirlerinin önünde eğilir, yere kapanıp dualar ederler.
* * *
Nazi döneminde toplama kamplarında öldürülen insanların derileri dekorasyon malzemesi ve süs eşyası olarak kullanılabiliyordu. Yüzülen insan derilerinden örneğin abajur yapılıyordu. Kimi deriler diğerlerinden daha değerli kabul ediliyordu. En değerli bulunan deriler üzerinde dövmesi olanlardı. Abajur ve daha başka süs eşyası yapımında derileri kullanılacak insanlar toplama kamplarından bulunuyordu. Derilerinin bozulmadan kullanılabilmesi için bunlar, iğne yapılarak ya da başından vurularak öldürülüyordu.