
Seda Kağıtcı
En kıymetlilere...
"Altıncı gün dolmak üzereydi ve Tanrı hala kadını yaratıyordu. Bir melek çıkageldi. Tanrı'ya;
-"Ötekini, yani erkeği çok daha çabuk yaratmıştın, buna niye bunca zaman ayırıyorsun?" diye sordu.
Tanrı yanıt verdi:
-Çünkü buna çok değerli, çok farklı özellikler katıyorum. Örneğin yüzlerce parçadan oluşturuyorum. Ama yine bir bütün olmasını sağlıyorum. Bu yarattığım birçok çocuğa aynı anda sarılabilmeli, dünyanın her yerindeki çocukları kucaklayabilmeli. Düşen bir çocuğun kanayan dizini de, yaralı bir yüreği de iyileştirebilmeli...
Melek sordu:
-Kaç eli, kaç kolu olacak?
-Sadece iki.
-İki el, iki kolla mı yapacak peki bu dediklerini?
-Hepsi bu değil... Kendi yaralarını da kendi sarabilecek. Ayrıca günde 18 saat çalışabilir durumda olacak.
Melek yaklaşıp kadına dokundu...
-Onu çok yumuşak yapmışsın.
-Yumuşak ama aynı zamanda da çok güçlü. Gücünü ve kaldırabileceklerini hayal bile edemezsin.
-Düşünmeyi de bilecek mi?
-Yalnızca düşünmeyi değil, hem sağduyusunu kullanmayı, aklıyla ve yüreğiyle muhakeme etmeyi, hem de mücadele etmeyi, düşüncelerini savunmayı, sorun çözmeyi de biliyor.
Melek, kadının yanağına dokundu. Eli ıslanınca "Bu nedir?" diye sordu.
Tanrı yanıtladı:
-Buna gözyaşı denir.
-Neye yarar?
-Kendini ifade etmeye yarar. Acıyı, kuşkuyu, aşkı, yalnızlığı, onuru ama aynı zamanda sevinci ifade etmesine yarar. Kadının kendini ifade biçimleri sonsuzdur. O sevinci, mutluluğu ve aşkı yakalayıp, sımsıkı sarılmayı bilir. Haykırmak istediği vakit susabilir. Sustuğunda çığlığını duyurabilir. Öfkelendiği vakit gülümseyebilir. Ağlamak isteyince şarkı söyleyebilir. Mutlu olunca ağlayabilir. Korktuğu vakit gülebilir. O inandığı doğrular için sonuna dek mücadele eder. Haksızlığa karşı savaşır. Çözüm yolunu biliyorsa, 'Hayır' yanıtını asla kabullenmez.
-Amma çok marifeti varmış!.. Arkadaşı doktora yalnız gitmesin diye ona refakat edendir. Korkan birini gördüğünde, 'Tut elimi korkma' deyip, elini uzatandır. Her düğün, her doğum haberine mutlu olandır. Tanıdığı yada tanımadığı ama kendine yakın bildiği her ölüm haberine kalbi kırılandır. Ama yine de yaşamı sürdürme gücünü kendinde bulandır. Çocukları daha çok yesin diye 'Ben zaten toktum' diyendir. Bir öpüş, bir sarılış, bir kucak açışla kırık yada yaralı bir yüreğin onarılacağını bilendir.
-Peki, bunun hiç mi eksiği ya da yanlışı yok?
-Hiç olmaz olur mu? Var bir hatası: Ne kadar değerli olduğunu unutur..."
Onlar unutsalar bile biz unutmayalım onların ne kadar değerli olduğunu. Onları el üstünde tutalım, daima başımızın üzerinde taşıyalım. Çünkü bir gün annen sana artık tek bir kelime bile söylemeyecek. Bir gün seni aramayacak. Bir gün, onun biraz daha zamanı olsun isteyeceksin biraz daha yanında kalabilsin diye. Bir gün, annen çok söyleyince sıkıldığın o öğütler senin için en değerli şeyler olacak. Bir gün, seni hep beklediği evin fazlasıyla sessizleşecek. Bir gün, onun sesi sonsuza dek susacak ve geriye sadece anılarınız kalacak. Zaman çok acımasız, annen yoksa neşen bitecek, birden büyüdüğünü hissedeceksin, oysa onun gözünde sen hiç büyümemiştin. Ona sarılmak istediğinde artık sarılamayacaksın. Mutlu olduğunda ilk onunla paylaşamayacaksın, üzüldüğünde omzunda ağlayıp teselli bulamayacaksın. Dedim ya bir gün gelecek, kalbindeki boşluk o kadar derin olacakki hiçbir şey onu dolduramayacak. Bu yüzden annenin yanındayken kıymetini bil. Sonra onu çok ararsın...