
AKTÜEL
TARİHİN BÜYÜK YALANLARI
SEZAR
Herşeyden önce, ona kimse Julius Sezar demezdi. Sadece Sezar derlerdi. Bir adamı erkek kardeşlerinden ayırt etmek gerekmedikçe ilk adı kullanılmazdı.
"Sezaryen Doğum" teriminden de Sezar'dan kaynaklandığı kesin değil. Bu terim "kesmek" anlamına gelen Latince 'caedere' sözcüğünden türemiştir.
Sezar'ın sezaryen yöntemiyle doğup doğmadığı kimseyi ilgilendirmez. Zaten uzmanlar da bu konuda görüş birliği içinde değillerdir. Hatta bu ameliyatın o zamanlarda yapılıp yapılmadığı konusunda da aralarında bir görüş birliği yok.
Hemen hemen herkes Sezar'ın imparator olduğunun farkında ya da onun imparator olduğunu sanıyor. Ama değildi. Roma Avrupa'nın yarısını işgal etmiş olmasına rağmen Romalı liderlere 'imparator' unvanı bir sonraki kuşakla birlite verilmeye başlandı. Sezar'ın kendisi orduyu siyasete bulaştırarak Cumhuriyetin tepetaklak olmasına katkıda bulunmuşsa da Roma hala resmen bir cumhuriyetti.
Öyleyse Sezar neydi? Yaşamboyu diktatördü. Sezar'ın şakşakçıları, genellikle kendi kendilerini atayan günümüzdeki diktatörlerin aksine, Sezar'ın mevcut Roma Yasasına göre senato tarafından diktatör olarak atandığını belirtmeye bayılırlar.Ama yapıyan iş yasal görünse de, senatonun, Sezar'ın orduyu arkasına aldığı gerçeğinden biraz etkilenmiş olduğu açık.
Rubikon'u geçme kararını vermesi üzerine haklı olarak epey konuşulmuştur. Aslında bu karar beş yüzyıllık cumhuriyet yönetimini sona erdirmiş ve ardından Roma ordunun egemenliğine girmiştir. Ama Rubikon adı herkesin ağzında olsa da nerede olduğunu kimsenin bilmemesi ilginç. Bütün bildiğimiz Adriyatik kıyısına yakın, İtalya ile Galya'yı ayıran bir ırmak olduğudur.
Rubikon'u geçmeye hazırlanırken söyledği varsayılan, "ok yaydan çıkt" sözü de Sezar'a mal edilir.Ama bu sözü Sezar söylememiştir. Plutarch bu sözün Sezar döneminde bile yaygın olarak kullanıldığnı söylüyor.
Bir mektupta yazdığı ve Suetonius tarafından kullanılan 'geldim, gördüm, yendim' lafı ise ona ait, övünmeye hakkı var. Ama ölürken 'Sen de mi Brütüs?' dememiştir. Söylediği şey-Shakespreare'e göre şuydu: "Ve sen Brütüs çocuğum!" (Sezar, Bürütüs'un kendi oğlu olduğuna inanırdı. Brütüs'ün annesiye yaklaşık yirmi yıl süren bir ilişkisi olmuştu)
Sezar'ın Martın 15'inde öldüğü doğru ama filmlerde senatoya gitmemesi konusunda yapılan uyarılara aldırmadığının gösterilmesi yanlış. Aslında uyarıdan sonra senatoya gitmemeye karar veriyor.Ancak Brütüs gitmeye ikna ediyor onu.
Sezar konusunda ilgimi en çok onun hakkında söylenenler değil söylenmeyenler çekiyor.Onun da İskender gibi dünyanın en büyük katillerinden biri olduğunu pek hatırlayan yok. Pliny yalnızca Galler seferinde ordusunu 1.192.000 kiyi öldürdüğü tahmin ediyor. Kuşkusuz abartılı bir rakam bu. Ama rakam ne olursa olsun Sezar'ın bir sürü insan öldürdüğünü kimsenin sorguladığı yok.