
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
TÜRBANA ÖZGÜRLÜK!
Siyasi partiler, her seçim öncesi, kamuoyunun hassas gördüğü konuları ele alıyor ve bu konu üzerinden, seçmene mesajlar gönderiyorlar. Son yıllarda, "TERÖR" ve "DİNİ" konular, ön planda oldu. Her genel ve yerel seçimler öncesin de türbanın gündeme getirilmesi de alışkanlık haline gelmişti.
Oysa Türkiye, kadın iş gücüne katılımında 136 ülke içinde 127'nci sıradadır. Bugün Ülkemizde, 91 bin tane çocuk anne olduğu söyleniyor. ülkemizin hayati onlarca sorunu var. O nedenle de kadınların, ne giydiğine değil, nasıl beslendikleri, nerelerde çalışamadıkları, alamadıkları sağlık hizmetleri ve siyasetteki yerleri, konuşulması gerekirken, ayrıca ülkenin, hayati onca sorunu varken, yıllardır Türban veya kadınların giyiminin konuşulması düşündürücüdür.
Vatandaşlarımız da bunu farkındadır. Nitekim yurt içi gezimizde bir vatandaş, "Ülkenin hayati sorunları ortada, insanlar aç açık ve işsiz. Hal böyle iken, "Türban"la ülkede gündem belirlemek veya germek reva mı? " diyerek tepki göstermişti. Diğer bir vatandaşta," Yıllardır Anadolu kadını "başörtüsü" kullandı; ne zaman ki "Türban" ve " Sıkma Baş" çıktı, kadınların başını örtmesi de, ülkemizde problem oldu." diyerek bir gerçeği de ifade etmişti.
Ve nihayet! AKP'nin 4 kadın milletvekili, ilk kez TBMM çatısı altına türbanla girdi. Bu milletvekilleri inançları gereği mi TBMM' ye geldi bilinmez ama Bundan böyle partiler tarafından, "TÜRBAN" ı, siyasi malzeme yapılmayacaktır. CHP' nin, bu oyuna gelmemesi ve tepki göstermemesi de olumlu bir gelişmeydi.
Türbanla ilgili TBMM' de yapılan görüşmede, MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Eskişehir Milletvekili, Ruhsar Demirel. "...özellikle erkeklere sesleniyorum: Empati yapınız. Hanımlarınız, kızlarınız var, nasıl giyindikleri kimi ilgilendirir? Kaldı ki bu bir inancın uzantısıysa, hiç kimsenin haddi değildir ama burada özgürlük adı altında Türkiye Büyük Millet Meclisinde, milleti temsil etme yeterliğine haiz olmuş 4 hanımefendiye mobbing yapılıyor ve onlar üzerinden bize. Korkarım ki bizlerin de kıyafetleri değerlendiriliyor. Dolayısıyla, bunları bütün kadın milletvekilleri, bütün kadın siyasetçiler, bütün Türk kadınları ve bütün dünyadaki kadınlar adına reddediyoruz." sözleri ile kadınların tercümanı oldu.
Dikkat ediyoruz siyasiler, her dönem "TÜRBAN" ı, siyasi çıkarları için malzeme yaptılar. Bir kısım siyasetçi taraF olarak diğerleri de karşı çıkarak, siyasi çıkar sağladılar. Ticari saha da ise bazı şirketler, başörtüsü sayesinde milyonlar kazandılar.
Oysa tüm dünyada, siyaset, sorun çözme aracıdır. Ancak Türkiye' de, sorun yaratma sanatı olarak gündemdedir. Bugün ülke gündeminde olan tüm sorunların yaratıcısı politikacılardır. Ancak hiçbiri, bu gerçeği kabul etmezler. Çünkü ülkemizde siyasetçiler, özellikle de liderler, düşüncede saplandıkları kalıplaşmalarda çok zor kurtulurlar.
Şu bir gerçek ki, yıllardır, İktidar ve muhalefet bilerek veya bilmeyerek, dış ve iç şer odakları da kasıtlı olarak,"TÜRBAN" ı, kullandı.. Partiler ise karşı çıkarak veya taraf olarak, tabanlarına mesaj gönderdiler.. Sorunun ortadan kalması için değil de, gündemde kalması içinde gayret ve çaba gösterdiler.
Aslında asırlardır, Anadolu kadını allı, morlu, beyaz ve işlemeli yazmalarla, başını örttü. Ne konuşuldu, ne de müdahale edildi. Ne zamanki kadınlarımızın, başını örtmesi, "TÜRBAN" ve "Sıkma Baş" olarak gündeme geldi veya getirildi. Ve de siyasete alet edildi. Ülkemizin, gündemine oturdu. İnancından dolayı başını örten, onlarca kadını da mağdur etti.
Doğrudur. Müslüman olan kadınlardan, isteyenler başını örtecektir. Nitekim de asırlardır öttü. Ancak bu örtmenin, bir şekli yoktur. Hal böyle iken, "Türban" ve "Sıkma Baş" da, niçin ısrar edildi ve bir simge olarak takdim edildi, bunu da anlamak çok zor.
Ülkemizde kadınlar, kendi yaşamında, başını istedikleri şekilde örtsün, Bu onların en doğal hakkıdır. Ancak kamusal alanlarda, inancından dolayı değil de, bu bir amaç ve araç olarak veya resmi ideolojiye karşı kullanılıyorsa, bunun haklı bir mazereti de yoktur.
Şu bir gerçek ki yıllardır, İktidar ve muhalefet bilerek veya bilmeyerek, dış ve iç şer odakları da kasıtlı olarak,"Türbanı" kullandı.. Siyasi partiler ise karşı çıkarak veya taraf olarak, siyasi çıkar sağladılar. Sorunun ortadan kalması için değil de, gündemde kalması içinde gayret ve çaba gösterdiler. Hülasa Sorunun temelinde, dini,özellikle de Türbanı siyasete alet eden siyasetçiler, tarikat ve cemaatler yatmaktaydı.
Ayrıca ülkemizde, "TÜRBAN", yıllardır, siyasi ve ticari rant aracı olarak kullanıldı. Yıllarca da ülke gündemini meşgul etti. Hal böyle olunca, resmi ideolojinin görevi, inancından dolayı başını örten kadınlar değil de türbanı amaçları doğrultusunda veya simge olarak kullanan, özellikle de bu türbanı, çıkarlarına ve ideolojilerine alet eden, kesimlerle uğraşmak olmalıydı.
İşin doğrusu da bu değil miydi?