
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
TÜRKİYE ÇÖL OLMASIN
İzmir-Manisa Karayolu Sabuncubeli mevkisi ile Bodrum'un Yalıkavak ve Turgutreis beldelerinde orman yangınları, İstanbul' da üçüncü köprü için, yok edilen orman ve Taksimde, gezi parkında ağaçları kesme girişimi, NASA'nın, Türkiye, topraklarını bilinç dışı kullanırsa, 2040 yılında çölleşme tehlikesi yaşayacak uyarısı dikkate alınacak niteliktedir.
Dünyada, doğanın ve ekolojik dengeleri bozulması sonucu, son yıllarda, mevsimler birbirine karıştı, baharı görmeden yaz geldi. Dünya ve ülkemizin, her yerinde görülmeye başlayan kavurucu sıcaklar, kuraklık, seller, insanlığın yeni kâbusu haline dönüştü.
Bilim adamları, dünyada, Karbondioksit oranı artığını, deniz seviyesi yükseldiğini, okyanusların ısındığını, buzulların erdiğini, kürsel ısınmanın önüne geçilmezse felaketin kapıda olduğunu sürekli tekrar ediyorlar.
Diğer yandan son yıllarda, dünyada, orman yangınları artıyor, göller küçülüyor, ırmaklar kuruyor, ilkbahar erken geliyor, sonbahar gecikiyor, bitkiler erken çiçek açıyor, göç dönemleri değişiyor, yüksek enlemlerde sıcaklık artıyor ama hala insanlar bu gelişmeleri, yeteri kadar dikkate almıyor. Bu gelişmelerin sebebi olarak da," Küresel ısınma" gösteriliyor.
Atmosferdeki karbondioksit gazı tabakası tıpkı bir "sera" gibi güneş ışınlarının içeri girmesine izin veriyor ancak ısının dışarı çıkmasına engel oluyor. Eğer sera etkisi olmasaydı, dünyada yaşam olmazdı.
Son yıllarda ise Küresel ısınma bu dengeyi altüst etti. Bu alanda incelemede bulunan bilim adamları, Çin ve Hindistan'ın bu artışa, büyük katkısı olduğunu öne sürüyorlar. Ancak, "dünya karbondioksit üretimi"ni sıraya koyduğunda, ABD başı çekiyor. Atmosfere, yılda 220 milyon ton karbondioksit bırakan Türkiye ise 20.sırada. 2010 yılında, bu rakam 400 milyon tonlara ulaşacağı söyleniyor.
Dünyada Atmosfere, yılda ortalama 21 milyar ton karbondioksit salınıyor ve bu miktar giderek artıyor. Dünya Yaban Hayatı Koruma Fonu (WWF) nın raporuna göre de Akdeniz havzasında bulunan Türkiye'de, 40 dereceye yakın sıcaklıklar, mevsim normali olacak ve tarım alanlarının, yüzde 40'ı kuruyacaktır.
Kuzey Yarımküre'nin, en büyük buz kütlesi olan Grönland adası, küresel ısınma nedeniyle eriyor. Grönland kütlesinin erimesi, düşük seviyedeki sahil şeridinde bulunan yerleşim yerlerinin sular altında kalmasına neden olacak. Dünyamızın akciğeri olan Amazon ormanları ise günden güne yok oluyor
Bilim adamlarına göre, küresel ısınma önlenemediği taktirde, Türkiye, 100 yıl içinde Kuzey Afrika'ya dönecek. Yağışlar azalacak, başta GAP bölgesi olmak üzere, tüm nehirlerin taşıdığı su miktarı düşecek. Baraj göllerinde, su seviyesi azalacak, hidroelektrik enerji üretimi ciddi oranda aksayacaktır. Yüksek basınç kuşağının kuzeye kaymasıyla, ülkemizde hakim olabilecek tropikale benzer bir iklim; düzensiz, ani ve şiddetli yağışlar, seller, hortum, kasırga, heyelan ve erozyona yol açacaktır..
Isınmayla birlikte, denizlerimizdeki sıcaklık rejimleri değişecek. Balıkların göç yolları bozulacak. Karadeniz' de, Hamsi kalmayacak, sıcaklıklarla birlikte orman yangınları ile tarımsal hastalık ve tarım zararlılarında büyük artışlar görülecektir.
Ankara Ticaret Odası'nın hazırladığı "Küresel Isınma kıskacında Türkiye" raporuna göre, Türkiye iklim değişikliğinin olumsuz etkileri açısından, "risk grubundaki ülkeler" arasında yer alıyor. Türkiye'de kuraklaşma, seller hızla artıyor, içme suları ise azalıyor. Son 70 yılda, 70 istasyonda kaydedilen sıcaklık verilerine göre, Türkiye'nin, yıllık ortalama sıcaklıkları artma eğiliminde.
Küresel ısınma, Akdeniz yerine, Karadeniz'i öne çıkaracak. Kar yağışı, giderek azalacak. Hatta kış mevsimi ortadan kalkacak. İklim değişiklikleri, göçlere neden olacaktır. Türkiye'de yaşayanlar, kuzeye yerleşmeye çalışacak. Araştırmalara göre, 2030'da Türkiye'nin büyük bir kısmı oldukça kuru ve sıcak bir iklimin etkisine girecek, sıcaklıklar artacaktır.
Dünyadaki birçok ülke, iklim değişikliğiyle mücadele için sera gazı salımlarını azaltma hedefi koyarken, imza attığı uluslararası anlaşmalar gereği sera gazı salımlarını 1990'a göre %5 düşürmesi gereken, Türkiye, 2011 yılında sera gazı artışında yeni bir rekor kırdı. Türkiye'nin yıllık sera gazı salımları, 1990'a göre %124 artış göstererek 422,4 milyon ton (Mt) CO2 (karbondioksit) eşdeğeri seviyesine ulaştı.
Elbette küresel ısınmadan, Eskişehir' de etkilenecek. Bu etkinin yaratacağı zarar, il bazında yapılacak, ağaçlandırma ve erozyon çalışmaları yanında, İlimizdeki ormanların ve su havzalarının, özellikle de yeraltı sularının korunması ile de orantılı olacaktır. Bu alanlarda kentin stratejileri belirlenmeli, sürekli ve kalıcı bir şekilde gündemde tutulmalıdır.
Ayrıca Türkiye ve Eskişehir'de, Kürsel ısınma ile ilgili olarak, kurum/kuruluşlar ve kişi/kişiler elini taşın altına koymalı, üzerine düşenleri de eksiksiz yerine getirmelidir. Çünkü gidebileceğimiz bir başka bir Türkiye ve Eskişehir yok...