
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Üç Mahalli seçime de şahit olduk ama...
Yılmaz Büyükerşen'in kazandığı üç seçime de şahit olmuş bir gazeteciyim.
Her üç seçim öncesi de benzeri durumların yaşandı bu şehirde.
Şöyle toparlamak gerekirse...
Her üç seçim öncesinde Büyükerşen'e karşı olanlar seslerini olabildiğince yükseltir.
Çünkü; onlara göre Büyükerşen'in seçimleri kazanama ihtimali yoktur.
Kazanan tarafta olmak isteyenler çıkar meydana.
Saflarını açıkça belli ettiklerini gösterircesine davranış içine girerler.
Verip veriştirirler açık açık.
Büyükerşen'in kazanma ihtimalini görmedikleri ve kazanan tarafın da seçim öncesi güvenini kazanabilmeleri için "Bu iş bitti" naraları atarlar.
Bunu özellikle yaparlar ki, Büyükerşen seçimi kaybettiğinde ne kadar öngörülü olduklarını kazanan tarafa sık sık hatırlatabileceklerdir.
Seçim yapılır ve biter.
Büyükerşen seçimi kazanır.
Seçim öncesi Büyükerşen'in kazanmasına ihtimal vermeyenler kısa bir süre sessiz kalırlar bu sonuç karşısında.
Lügatlerinde "Biz yanıldık" ya da "Biz bu işten hiç anlamıyor muşuz" gibi yan yana gelmiş kelimeler olmadığı için sessiz kalırlar.
Herhangi bir yorum bile çıkmaz ağızlarından.
Böylece...
Seçim öncesi yaptıklarını unutturduklarını sanırlar.
Sonra...
Yavaş yavaş dirsek temasları başlar Büyükerşen ve çevresiyle.
Söylemler değişiverir anında.
Seçim öncesi "Kazanma ihtimali yok" diyenler bu kez Büyükerşen'in nasıl bir başarıyla seçim kazandığını anlatırlar uzun uzadıya.
Bazıları...
Sanki seçim öncesi söylediği lafları yercesine;
-"Ben dememiş miydim kazanacak diye? İşte gördünüz. Dediğim çıktı" bile deme cüretini gösterirler.
Bazıları, Büyükerşen'in kazanma nedenlerinden çok, karşı tarafın kaybetme nedenleri üzerine kurarlar ki düşüncelerini, böylece seçim öncesi söylediklerinin hatırlanmayacağını düşünürler.
Bu durum uzunca bir süre devam eder.
Taa ki seçim yaklaşana kadar.
Seçim yaklaştığında yine aynı çevreler "Bu kez ya iktidar partisi kazanırsa?" düşüncesi içinde, kendilerini garantiye almak için yine aynı yola başvururlar...
Önce Büyükerşen'in seçim kazanma ihtimalinin olmadığını anlatırlar o bilindik yöntemlerle.
Ardından da...
-"Bu iş Büyükerşen için artık bitti" naraları yükselir.
Yukarıda da söyledik.
Mevcut bu durumu Eskişehir'de üç seçimdir yaşıyoruz.
Anlayacağınız...
Bu şehirde, hemen her mahalli seçim öncesi "Büyükerşen'in hiç şansı yok" diyen ve Büyükerşen seçildikten sonra da "Ben kazanacağını söylememiş miydim?" diye övünüp, soluğu Büyükerşen ve çevresinde alan birçok insan var.
Ve böyle davranan insanların yaptığı hokkabazlığı herkes yiyor.
Başta da Büyükerşen yiyor kendine bu yapılanları...
Hadi Büyükerşen yiyor yemesine de...
İktidar Partisi bu dümene nasıl geliyor? İşte buna anlam vermek zor...
Her seçim öncesi "Büyükerşen kazanamaz" deyip, seçimden sonra "Büyükerşen'in kazanacağını söylemiştim" diyenlerin sözüne üç dönemdir hala nasıl inanıyor, güveniyor ve bu söylenenlerden keyif alıyor?
Gerçekten anlamak güç...
Son olarak buradan şunu söyleyelim;
Her seçim öncesi "Büyükerşen bu kez kazanamaz" deyip, seçim sonrası kendisini kazanan Büyükerşen'in yanına atanlar günün birinde bu söylediklerini tutturacak...
Ama...
Söyledikleri çıkana kadar bu hokkabazlar Büyükerşen'i de iktidar partisini de kandırmaya devam edecek...
İsterseniz...
Bu günden takip edin "Büyükerşen kazanamaz" diye kendini yırtanları...
Yarın nerede olacaklar?
.......
Nabi Avcı vazgeçmiyor...
Hatırlarsınız...
Milletvekili genel seçimlerinin hemen ardından Eskişehir'de yapılan ilk icraat Uçak seferlerinin kaldırılması olmuştu.
Bu durum kamuoyunda tepki toplayınca, iktidar partisi milletvekilleri çıkıp;
-"Durun bakalım. Bir çaresini bulacağız" demişler ve bir süre sonra uçak seferlerinin yeniden başlayacağını duyurmuşlardı.
Başlayan uçak seferleri Eskişehir'de ilgi görmedi.
Çünkü...
Hem İstanbul'da inip kalktığı havaalanı, hem de uçuş sefer saatleri Eskişehirliler için uygun değildi.
Hal böyle olunca müşteri de bulunamadı.
Ve sonuç olarak uçak firması "Zarar ediyorum" gerekçesiyle ikinci kez kaldırıldı.
Bu duruma rağmen Uçak serfleri isteyenlere şöyle demişti Nabi Avcı;
-"Zarar ettiği bir işi hiçbir firma yapmaz. Artık şu iyice anlaşılmalı ki, Eskişehir'de uçak seferleri olmayacak"
Bu aynı zamanda şu anlama geliyordu;
Eskişehir'den uçak seferleri artık bir daha başlamamak üzere kaldırılmıştı.
Ama bir fikir verdi Nabi Avcı;
-"Eğer Eskişehirliler çok istiyorsa kendi uçak firmalarını kurup uçak serflerini başlatsınlar"
Bu teklife tepki gösterenler de oldu, onaylayanlar da...
Aradan geçen süre içinde Nabi Avcı bu teklifinde ısrarlı olmalı ki, geçtiğimiz günlerde yapılan Vergi Ödül Töreni konuşmasında yine bu konuyu gündeme getirdi.
Eskişehir ve Eskişehirlilere yaptığı övgü dolu konuşmasının arkasına;
-"Her ne kadar kendi uçak firmalarını kurmamış olsalar da" ibaresini yerleştiriverdi.
Anlaşılan o ki...
Nabi Avcı, Eskişehirlilerin kendi uçak firmasını kurması söyleminde ısrar ediyor.
Kim bilir?
Belki bu yolla...
-"Bir uçak seferlerini bile başlatamadılar" şeklinde ki eleştiriye cevap olarak, böyle bir taarruz taktiği geliştiriyor...
.....
Biraz da gülmek lazım
Bir Japon, İstanbul'da geçirdiği bir haftanın sonunda bizle ilgili izlenimleri sorulduğunda şunları söylüyor:
Türklerin evine gittiğinizde, tanımasalar da buyur ediyorlar. Siz oturmadan kimse oturmuyor. Siz sofraya geçmeden kimse geçmiyor. En iyi yere sizi oturtuyorlar. Siz yemeğe başlamadan kimse başlamıyor. Zorla her yemekten tattırıyorlar. Siz kalkmadan kimse, evin çocuğu bile sofradan kalkmıyor. Çay, kahve, meyve, ikram bitmiyor. Herkes sizi rahat ettirmek için uğraşıyor.Kumandayı elinize veriyorlar.. Sırtınıza, altınıza yastık konuyor. Yorgunluktan ölseler bile siz kalkmadan kimse gidip yatmıyor. Gitmeye yeltendiğinizde bu kez bırakmıyorlar. Yataklarını veriyorlar, kendileri kanepede, koltukta yatıyor.
Sonra evden çıkıyorsunuz aynı adamlar 180 derece değişiveriyor. Herkes arabasını üstünüze sürüyor. Arabanın burnunu çıkarmazsanız kimse yol vermiyor. Kornalar, küfürler. şerit değiştirmek bile mümkün değil. Yayaysanız ışık olmayan bir geçitten mümkünü yok geçemezsiniz.
Evde öyle, arabada böyle, nasıl oluyor? Bu işi çözemedim!