1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Vay bee Kemal Unakıtan...

Kemal Unakıtan "Soğan paketleme tesisi." Açılışı yapıyor.
Ertesi gün medyada bir eleştiri;
- "Koskoca Maliye Bakanı, soğan paketleme tesisi açar mı? "
Unakıtan hemen gazetecileri topluyor ve;
"Ölçün benim boyumu" dedikten sonra;
- "Nerem koskoca?.. Yalan haber yazmayın... Ben koskoca değil, gördüğünüz gibi ufak tefek bir adamım."

***
Bakan Unakıtan Eskişehir'de bir açılış törenine katılıyor.
Tören sonrası program gereği başka bir yere geçilecek.
Sonraki programın yapılacağı mesafe uzak olmayınca, yürümeye karar veriyor.
Tam bir durağın yanından geçecek ki, karşısına alkollü bir vatandaş çıkıyor.
Vatandaş biraz da heyecanla;
-"Ben Tayyip Erdoğan'ı çok seviyorum. Ne olur Ankara'ya döndüğünde selam söyle" diye tembihte bulunuyor.
Unakıtan oldukça sakin soruyor;
-"söylerim söylemesine de, kim diyeyim? Şimdi o bana sorar. Cevap veremezsem ayıp olur"

***
Bir gün, bir yerde Kemal Unakıtan herkesin elini sıkıyor.
Birkaç kişinin elini sıktıktan sonra "bir dakika" diyerek;
- "Anahtarı sol cebime koyayım." Diyor.
Anahtar "sol cebe" giriyor.
Sol el de "sol cepte."
Ve Bakan "sağ eliyle başlıyor el sıkmaya."
Bu arada birisi soruyor:
- Efendim anahtarı görebilir miyim?
Unakıtan'dan anında cevap geliyor:
-"Anan güzel mi?.. Alan da kaçan mı? "

***
Unakıtan Eskişehir milletvekili olduktan sonra geziyor.
Gezdiği yerlerde de "Ne derdiniz varsa çekinmeden bana söyleyin" diyor.
Bir gece yarısı telefonu çalıyor evinin.
Açıyor telefonu, karşısında Eskişehirli bir muhtar.
-"Ahsen hanımı verir misiniz?" diyor.
Unakıtan;
-"Bakan olan benim. Ne derdin varsa bana söyle" dese de muhtarı ikna edemiyor.
Zira muhtar;
-"Sen başından savsaklarsın. Ben köyün derdini Ahsen hanım'a anlatacağım"

***
Bir gazetede haber çıkıyor.
"Özeti" şu:
-" Unakıtan, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkan adayı olacak. Birkaç ay başkanlık yapacak. Sonra görevi bir AK Partili'ye bırakıp, Maliye Bakanlığı'na dönecek."
Gazeteciler "doğru mu" diye Unakıtan'a soruyorlar:
Maliye Bakanı'nın yanıtı:
-"Bu zihni sinir bir proje. Kim çıkarıyorsa, emin olun Maliye Bakanlığı'nı elimden almak için çıkarıyor. "

***
Bakan Bey "Alpu ilçesine" gidiyor. Belediye Başkanı Mustafa Gökçe
"hoş geldiniz konuşması" yaparken:
-"Efendim, hangi partiye mensup olursa olsun biz misafiri güzel karşılarız. Ama sizi daha bir güzel, daha bir özel karşılıyoruz." deyince,
Bu sözler Ahsen Hanım'ın çok hoşuna gidiyor.
Eşine dönüp "seni burada çok seviyorlar" diyor.
Unakıtan sağ başparmağı ile işaret parmağını birbirine sürterek "para işareti" yaparak:
- "Parayı kim sevmez?" diyor...
Olabildiğince renkli bir kişiliği vardı Kemal Unakıtan'ın.
Ve son derece espriliydi.
Türkiye'nin belki de en çok kızdığı isimlerin başında geliyordu ama, Eskişehir sevmişti kendisini.
Aday gösterilmesinden başlayarak milletvekilliği yaptığı dönem içinde Eskişehir'i hiç ihmal etmedi.
O gelmediği zaman, Eskişehir Ankara'ya aktı.
Maliye Bakanlığı adeta Eskişehirlilerin toplanma ve iş gördürme yeri olmuştu.
Elinden geldiği kadar herkesin de işini gördü Unakıtan.
Sonra rahatsızlandı.
Ardından Bakanlığı alındı.
Yeniden aday gösterilmedi ve köşesine çekildi.
Çevresinde her daim var olan yüzlerce kişi de yok oluverdi.
Telefonla da olsa, arada sırada arayanlar bir müddet sonra aramayı kestiler.
Geçenlerde rahatsızlandığı haberi geldi.
Böbrek nakli gerekiyordu.
Dünürü böbreğini vermeyi kabul etti.
Hastaneye yattı.
Ve hastaneye yatarken fotoğrafı çıktı gazetelerde.
Ne o eski bedeni bedendi, ne de o esprili hali kalmıştı.
O fotoğrafı görünce yazma gereği duyduk.
Biliyoruz, pek çok kişi hala kızıyor Kemal Unakıtan'a...
Biz kızamıyoruz...
Bir de çok merak ediyoruz...
Acaba bu son rahatsızlığı nedeniyle kaç kişi aradı kendisini?
O çevresinde saf tutmak için işini gücünü bırakan yüzlerce kişiden kaçı arayıp sordu?
........
Şimdi çoğu kişi rahat bir Oh çekmiştir...
Hatırlarsınız...
Cumhuriyet Halk Partisi bir anket yaptırmış ve bu anketin sonuçlarını da kamuoyuyla paylaşmıştı.
Anket sonuçlarından biri de, Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen'in Ankara büyükşehir belediye Başkan adayı olarak görülmesi isteğiydi.
Neticede bu bir anketti ve ankette de böyle bir isten öne çıkmıştı.
Ama bunu böyle değerlendirmeyen bazı çevreler, anketi ve Büyükerşen'in Ankara adaylığı isteğini bayağı bir ciddiye aldı.
Bunun üzerine yazılmayan yazı, yapılmayan yorum kalmadı.
Yok "Ankara'da yapamaz" diyenden tutun da, "Eskişehir'den kaçmak istiyor" diyene kadar bir çok kişi fikrini dile getirdi.
Olay, anketten çıkıp neredeyse geçeğe dönüşüyordu ki, CHP Genel başkan yardımcısı Gökhan Günaydın açıklama yapma gereği duymuş.
-"Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen'i Ankara'ya getirme gibi bir düşüncemiz yok" demiş.
Yukarıda da söyledik.
Konu sadece bir anket ve bu anketten çıkan bir istekti.
Bunu böyle görmeyip ciddiye almayı tercih edenler herhalde bu açıklama üzerine rahat bir oh çekmiştir...
......
Neymiş? Ressam sergilenecek
tabloların tümünü göstermemiş miş...
Bir sergi açılıyor Devlet Güzel Sanatlar Galerisinde...
Ertesi gün kapanıyor sergi.
Niçin?
Tablolarda çıplak kadınlar resmedildiği için.
Yani NÜ oldukları için.
Şimdi bunu Galeri yapmaz.
Çünkü sanattan anlar...
Çıplak kadınların resmedilmesinin de sanat olduğunu bilir.
Dünyaca ünlü ressamların da çıplak kadın resmettiklerinden haberdardır.
Peki kim yapar bunu?
Sanattan bir haber olan, resmedilen çıplak kadın tablolarıyla toplumun ahlakının bozulacağı gibi saçma sapan bir fikri fındık kadar kafasında barındıranlardan biri yapmıştır.
O serginin kalkmasını kendisine iş edinip, böylece kutsal bir görev yerine getirme coşkusuyla ne yapıp edip kıldırttırmıştır sergiyi.
Neymiş?
Sanatçı sergi açmadan önce az tablo gösterip, sergi açılınca çok tablo sergilemiş. Çıplak kadınların resmedildiği tablolar da, bu gösterilmeyen tablolarmış. Eğer başata görülseymiş, sergiye zaten izin verilmezmiş.
Var mı böyle bir şey...
Madem öyle, ressamın ilk gösterdikleri tablolar kalsaydı sergide.
Tamamını niye kaldırdınız ki?

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi