
2-Sedat AYDOĞAN (DETAY)
YALNIZ ŞAMPİYON OLACAK YİNE!
Halil Ünal daha önce takımı şampiyon yaptığında çok büyük destekler almadı.
Şehirden aldığı destek, ETİ'nin verdiği sponsorluk desteğinin dışına çıkmadı.
Ne siyaset kurumundan, ne de yerel yönetimlerden çok fayda görmedi.
Başka şehirlerin kaynak muslukları o ilin takımlarına sonuna kadar açılırken;
Halil Ünal, Eskişehirspor'un en zor zamanlarında hep yalnız kaldı.
Yalnız mücadele etti.
Takımı şampiyon yaparken kimse yanında olmadı.
Ta ki şampiyonluk belli olana, pek çok kişi için "Eskişehirspor ile birlikte poz atma" imkanı doğana kadar...
***
Bu durum Süper Lig macerası başlayana kadar sürdü.
Öyle ki, Eskişehirspor için tarihin en büyük desteğini veren siyasi olan Kemal Unakıtan döneminde de Halil Ünal takımı Nebi Hatipoğlu'na teslim etmişti zaten.
Maddi, manevi onca arka çıkışın sonucu elbette süper lige çıkmak olacaktı.
Fakat asıl başarı orada kalıcı olmaktan geçiyordu.
İşte Halil Ünal bir sonraki yılda yeniden takımın başına geldiğinde bunu başardı.
5 sezon boyunca "sadece süper lig kaynaklarını" kullanarak takımı 'ligin korkulan takımı' yaptı.
Efsane yıllardaki gibi gelen takımların bir puan için geldiği, aldıkları puan ile bayram yaptıkları bir Eskişehir deplasmanı ortaya çıkardı.
En önemlisi de, onlarca yıllık Avrupa hasretini bitirerek Eskişehirspor'u dolayısı ile Eskişehir'i Avrupa'ya taşıdı.
Bu sayede Eskişehirsporluların Avrupa'da dostları olmaya başladı.
Büyük Eskişehirspor taraftarı da yine adından tüm ülkeye hatta dünya futboluna bahsettirmeye başladı.
Yapılan tribün şovlar, karton gösterileri, kurulan bandolar, yapılan besteler ve onca olumsuz bir yapıya sahip stadyuma rağmen kıskanılacak işler yapıldı.
***
İşte her şey böylesine güzel giderken, birileri bu tekere çomağı sokuverdi.
Şehirde yaratılan algı ile Halil Ünal ve yönetimi hızla itibarsızlaştırıldı.
Takım Avrupa'ya oynarken ve rakibine karşı farklı skorla önde giderken tüm tribünlerin yönetime 'hırsız' diye bağırmasına yol açıldı.
Bunların hepsi planlı ve programlı işlerdi.
Amaç sadece başarılı giden yönetimi devirmekti.
Öyle de oldu.
***
Arkasından zaten her şey hızla eritildi.
Ünal'ın bıraktığı miras ancak 3 sezon yetebildi.
Her şey satılıp savuşturulunca elde avuçta hiçbir şey kalmadı.
En önemlisi 'itibarımız gidiyor" diyenler takımı daha da itibarsızlaştırdı.
"Cehennem" denilen Eskişehir deplasmanında, kasaba takımlarından puan dilenmeye başladık.
"Tarihte ilk defa Eskişehirspor teknik direktörü, rakip takımın teknik direktöründen kaleyi açmalarını ve gol yemelerini istedi."
***
Tribünler zaten bitti...
"Direneceğiz, takımı düşürmeyeceğiz, karanlık günlere yeniden dönmeyeceğiz" derdi ile bırakın şov yapmayı, feryat figan maçlar izlediler.
Maçta bağırmaya bile mecalleri kalmadı, sinir stres içinde çırpınır hale geldiler.
Elbette Eskişehir'e gelen takımlar, artık yedek kadroları ile Eskişehirspor'u yenmeye başlayınca en çok üzülen kişiler de onlar oldular.
***
İşte o günlerde Eskişehirspor yönetimi, neredeyse Kemal Unakıtan dönemi kadar desteklendi.
Vali eliyle takıma büyük destekler verildi.
Hem maddi, hem de manevi onca katkılar sunuldu.
"Büyük paralar" aktarıldı kulübe.
Siyasilerin Eskişehirspor'un yanında olduklarına dair onlarca açıklama yapıldı.
Dahası Eskişehirspor tesisleri neredeyse her gün siyasetçi akınına uğradı.
Bir gün birisi, bir gün diğeri tesislerde oyuncular ile pozlar verip, yapacakları destekleri anlattı.
Sonuç değişmedi tabi;
"Küme düştük"
***
Halil Ünal şimdi son 3 yılda kaybedilen, süper lig, itibar, güç, moral falan ne varsa yeniden kazanmak için taşın altına elini değil gövdesini koydu.
Durum böyleyken şehre bakıyor musunuz?
Siyasileri izliyor musunuz?
Bırakın kulübe destek olacaklarını söylemeyi, tesislere gidip gelmeyi, futbolcularla fotoğraf çektirmeyi, Es-Es için kaynak bulmaları falan...
Daha Ünal yönetimine "hayırlı olsun" demeye bile gelen olmadı!
Çok enteresan değil mi?
Sizce bunun nedeni ne olabilir?
Bu sorunun yanıtını da sizlere bırakıyoruz...