4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

YARGI BAĞIMSIZ VE TARAFSIZ OLMALIDIR

Anayasa Mahkemesi, "eylemleri yanında, terör örgütüyle olan bağlantıları da değerlendirildiğinde devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırı nitelikteki fiillerin işlendiği bir odak haline geldiği gerekçesiyle, DTP' nin temelli kapatılmasına" oy birliğiyle karar verdi. Mahkemenin bu kararı, son yıllarda, özellikle de "ÜMRANİYE DAVASI" ve "PKK teröristlerinin sınırda yargılanması, daha sonrada serbest bırakılmaları ile birlikte, güven kaybeden yargıya, kamuoyu önünde itibar kazandırdı. Tarafsız ve bağımsız yargının ne kadar önemli olduğunu da göstermiş oldu.
Elbette yargının eleştiri konusu olmasında, bazı davlarda, gizli kalması gereken bilgilerin, belli ve yandaş basına sızdırılması ve telefon dinlemeleri önemli etken oldu. Nitekim Yargıtay Başkanı Hasan GERÇEKER, yeni adli yılın başlaması nedeniyle düzenlenen törende yaptığı konuşmada, 'yandaş yargı' uyarısı yaptı. "Yandaş yargıyı değil, tam bağımsız ve tarafsız yargıyı oluşturmak için uğraşmalıyız" diyerek de tepkisini gösterdi.
Hukuk devletinde, kesin olarak yargı bağımsızlığı şattır. Ayrıca demokrasilerde, hukuk devleti olmakta yeterli değildir. Halk demokratik rejim istiyorsa, her şeyin demokrasi koşullarına uyması gerekir. Türkiye' nin çağdaş, bir demokratik ülke olması için de hukuk devleti olması lazım. O nedenle de Hukuk ve demokrasi kuralları bir bir kaldırılıyorsa kimse "BANA NE" diyemez.
Hukuk alanında yapılan hatlara karşı, hukukçulara gerekli eleştirileri yapıldı ve Yargı Reform Taslağında Yargı bağımsızlığına kuvvetler ayrılığı ilkelerine aykırı bazı hususların bulunduğu hep söyledi. Hatta Anayasa'da düzenleme 'Yargı yetkisi' olarak yapılması gerektiği de hep belirtildi. . Anayasa Mahkemesinin, mevcut üye sayısı çoğaltılabilir. Ancak Parlamento tarafından Anayasa Mahkemesine üye seçilmesi yerinde değildir görüşünde, hukukçular fikir birliği içinde oldu.
HSYK 'ya, Adalet Bakanının başkanlık etmesi yargı bağımsızlığını zedeleyen bir olgu olduğu her vesile vurgulandı. Müsteşarın kurulun doğal üyesi olması, yargı bağımsızlığı ile bağdaşmadığı da sıkça gündeme getirildi. Kurulun oluşumunda yasama ve yürütme organı tarafından üye seçimi planladığı belirtilmiş olmakla, yargı bağımsızlığı noktasında mevcut durumun dahi gerisine düşülmesi olasılığı söz konusu olduğu ve Adalet Bakanın, Kurul'da yer alması ile yasama organın kurula üye seçilebilmesinin demokratik meşrutiyet ile açılanması yerinde değildir görüşü her platforma dile getirildi.
Nitekim Türkiye Barolar Birliği Başkanı Özdemir ÖZOK, adli yılın açılış töreni konuşmasında "HSYK' da TBMM'nin seçeceği üyelerin varlığı yargının siyasallaşması sonucunu doğuracaktır" dedi.
Ülkemizde, yargı tarafsızlığı da, yargı bağımsızlığı gibi, hukuk devletinin en temel koşullarından biridir. Yargı, tarafsızlığı ancak demokratik idarelerde mümkündür. Ancak ülkemiz, demokrasi ile yönetilmesine rağmen, yargı tarafsızlığı ve bağımsızlığı tartışma konusudur. Bunun da en büyük nedeni Anayasa, sıkça değiştirilmesi rağmen yargı bağımsızlığının, güçlendirmemesi ve yargı bölümünde tek bir değişikliğin yapılmamasıdır.
Siyasi partilerin programları, dikkatli incelendiğinde, yargı bağımsızlığı olmazsa olmazlarıdır. Gel gör ki iktidar olduktan sonra, bu strateji unutulur. Evrensel hukuk kuralları göz ardı edilerek, siyasi otorite kendi bakış açısına göre yargı modeli ortaya çıkarma çalışırlar.
Atatürk'ün önderliğinde, Türk Hukuku oluşturulmuştu. Ne var ki, bu uzun süreç içerisinde sosyal, ekonomik, siyasal koşullar, büyük değişikliğe uğramış, İnsan hak ve özgürlükleri daha belirgin hale gelip kurumsallaştı. Türk yargısı ise bu değişime ayak uyduramadı. 1982 Anayasası, yargıya yönelik hükümleri, adeta yargı bağımsızlığına çekince koyan hükümler içermesi, çok partili dönemde siyasi otoritenin, yargı üzerindeki, stratejileri, Anayasa' nın, sıkça değiştirilerek, yamalı bohçaya dönüştürülmesi de yargı da işleri daha da zora soktu,
Şu bir gerçek ki 'Bugün geldiğimiz noktada, 'yargı bağımsızlığı' kavramı, daha da geriye gitmiş ve siyasi iktidarın 'el atması' noktasına gelmiştir. Adalet Bakanlığınca hazırlanan ve içeriği tam olarak bilinmeyen 'Yargı Reformu Taslağı'nda yer alan; Anayasa Mahkemesi üyeleri ile HSYK üyelerinin meclis tarafından seçilmesini öngören düzenlemeler, yargı açısından hiçte hayra alamet değildir. Hatta bağımsızlığını zedeleyici niteliktedir. Meclisin çıkardığı yasa ve kararları denetleyen bir yüksek mahkeme üyelerinin, meclis tarafından seçilecek olması, bu mahkemenin bağımsızlığını ortadan kaldıracaktır. HSYK üyelerinin meclis tarafından seçilmesi de yargıyı yasamaya bağımlı kılacağından kabul edilemez bir gerçektir. Ayrıca yargı kararını siyasi, ya da ideolojik bir karar olarak nitelendirmeye de hiç kimsenin hakkı yoktur. Çünkü yargı herkese lazımdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi