Yeni, Yenilikçi ve Yaratıcı Düşünmek

H. Jackson Brown, “Hayata Dair Küçük El Kitabı” ismi ile Türkçeye çevrilen kitabıyla birçok ülkede en çok satanlar listesinde uzun süre kalmış ABD’li bir yazardır. Brown, yenilikçi (inovatif) düşünce konusunda şunları söylüyor: “Her zaman yaptığın şeyleri yapmaya devam ettiğin sürece, her zaman elde ettiğin şeyleri elde edeceksin.” Hele ki; günümüzde değişimin ivmesinin de arttığını göz önüne alırsak, dün yaptığımızı bugün yapmakla ancak kaybettiğimizi fark ederiz. Bugün başarılı olabilmek için –eğer başarılı olmak gibi bir tercihiniz varsa; yenilikçi düşünce, sizin adeta doğal bir parçanız olmak zorundadır.

Unutmayalım ki; M.Ö. 6 ve 5’inci yüzyıllarda Anadolu’da Efes’te yaşamış olan ünlü düşünür Herakleitos’un dediği gibi; “Nehir aynı nehir, ama akan su aynı su değil.” Zaman da nehir gibi akıp gittiği için dün yaptıklarımızı tekrar ederek; bugün başarıya ulaşmayı hayal etmek, bir gündüz rüyasından öteye geçmeyebilir.

Son zamanlarda Türkçeye yenilikçilik olarak çevrilen inovasyon sözcüğünü cümleleri içinde kullanmayı benimsemeyen kalmadı. Bir anlamda içimiz dışımız, yenilikçilik (inovasyon, yenileşim) oldu çıktı. Toplum olarak sıklıkla yaptığımız gibi; kavramın arka planını ve dayandığı düşünsel temelleri fazla araştırmadan, anladığımız biçimde kullanmayı tercih ettik. Gazeteci ve yazar Uğur Mumcu’nun söylediğine benzer biçimde; “bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmaya” kalktık.

Yeni olarak isimlendirebileceğimiz insan üretimi olan her eserin arkasında bir yenilikçi düşünce çerçevesi vardır. Bu düşünsel çerçeveyi doğru kavradığımızda; olayları açıklarken daha sağlam bir zemine dayanmış oluruz. Bu nedenle yenilikçiliği anlamak için öncelikle yenilikçi düşüncenin ne olduğu üzerinde durmayı yararlı görürüm.

Yenilikçi düşünce, daha önce aralarında ilişki kurulmamış olgular, nesneler veya düşünceler arasında yeni ilişkiler kurarak oluşturulan düşüncedir. Her ne kadar günümüzde yenilikçilik (inovasyon), bir ticari katma değer elde etmeye indirgenmiş olsa da; yenilikçi düşünce konusuna çok daha geniş bakmakta yarar var.

Yenilikçi düşüncenin ana iskeletini insanın özgür hayal gücü oluşturur. Hayal gücünün etkin, verimli ve özgürce kullanılması, insanı o ana kadar bulup tasarlayamadığı yeni düşünsel sonuçlara götürür. Ama şunu da belirtmeliyim ki; düşünmek –hele özgürce düşünebilmek hiç de kolay olmayan bir iştir.

Yenilikçi düşüncenin temel unsuru olan özgür düşünebilme yetkinliği, öncelikle insanın kendini iyi tanıması ile yakından ilintilidir. Hatta tanımak yetmez; kişinin kendi olumsuz özelliklerini, örneğin özgürce düşünebilmesini engelleyen zorlukları tanıyıp, bilip aşması gerekir.

Korkularımızı ve alışkanlıklarımızı daha çocukluğumuzdan itibaren büyütmeye başlarız. Özgür düşünce düşünme ve yaşamı alışılmıştan farklı yorumlama yetkinliği, sosyal ilişkilerimizin yaygınlaşması ile azalmaya ve daralmaya başlar. Korku ve alışkanlıklarımız yanında toplumun bize dayattığı statüler, roller ve genel anlamda baskılar özgürce düşünebilmenin önünde biteviye yeni engeller oluşturur. Düşüncemizin önündeki engellerin doğrudan kendimizle ilgili olanlarından –örneğin korkularımızdan ve olumsuz düşünsel alışkanlıklarımızdan kurtulmak için çaba göstermek önemlidir.

Yenilikçi düşünce, farklı olma niyeti gerektirir. 1876 yılında telefonu bulan İskoç asıllı ABD’li mucit A. Graham Bell’in birkaç cümlesi ile bitireyim: “Herkesin gittiği ana yoldan gitmeyin, o yolu terk edip ara yollara sapın. Mutlaka daha önce görmediğiniz yeni şeyler keşfedeceksiniz, bu yeni keşifleri daha başkaları izleyecek. Unutmayın ki; tüm yeni buluşların arkasında düşünce vardır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gürcan Banger Arşivi