Zaten darda olan üreticiye bir de hava koşulları darbe vurdu

Türkiye, bir zamanlar tarımsal üretimde ‘’kendi kendisine yeterli bir ülke’’ idi.

O zamanlarda üretim yapan köylülere de ‘’Milletin efendisi’’ denirdi.

O devirler çok gerilerde kaldı.

Türkiye ‘’kendi kendisine yeterli bir ülke’’ özelliğini çoktan yitirdi.

İthal edilmeyen tarımsal ürün ‘’yok’’ denilecek kadar az…

Buğday, ayçiçeği ve benzeri ürünler şöyle dursun hayvanlara verilecek saman bile ithal ediliyor.

Devasa ovalara sahip olan, sınırları içerisinden çok sayıda akarsu geçen bir ülkenin bu hale gelmesi inanılır gibi değil…

Ama ne yazık ki, inanılmayacak olan gerçekleşti.

Üretim yapan köylülerin ‘’Milletin efendisi’’ olduğu dönemler de çok geride kaldı.

Ne yazık ki, uzunca bir süredir ‘’kendi topraklarında karın tokluğuna çalışan ırgat’’ durumuna düştüler.

Ürün maliyetleri oldukça yüksek… Sürekli de yükseliyor.

Buna karşılık ürünleri girdilerle orantılı olarak değer kazanmıyor.

Elektrikten mazota kadar her türlü girdiye yüksek oranlı zam yapılırken, üreticilerin ürünlerine maliyeti karşılayacak kadar bile fiyat verilmiyor.

Üreticiler süreklik yoksullaşıyorlar.

Hiç istemeseler de üretimi bırakmak zorunda kalıyorlar.

Üretimden vazgeçen üretici sayısı sürekli artıyor.

Tüm bunlar ülkeyi yönetenlerin yanlış politikalarının sonucu…

Elin üreticilerine vermeye razı oldukları paraları kendi üreticilerimizden esirgiyorlar.

Bunun bedeli de çok ağır oluyor.

Ülkeyi yönetenlerin yarattıkları zorluklarla boğuşan üreticileri, bu yıl bir de değişen iklim koşulları vurdu.

Mart ayı ortalarında ‘’yaz geldi’’ dedirten sıcaklar yaşandı.

İnsanlar yazlık giysileri çıkartırken meyve ağaçları da çiçek açtı.

Mart ayında yaşanan mevsim normallerinin üzerindeki hava, Nisan ayı ile birlikte aniden değişiverdi.

Bahar ayında kış koşulları oluşuverdi.

Hava sıcaklıkları -10 derecelere kadar düştü.

İnsanlar kışlık giysileri yeniden çıkarttılar ama meyve ağaçları korunacak yöntem bulamadı.

Erik ve badem ağaçlarında meyve falan kalmadı.

Ne yazık ki, kiraz ağaçları da dondan kaçamadılar.

Kiraz bahçelerinde büyük hasar var.

Kiraz bahçesi olan bir tanıdık yana yakıla anlattı.

‘’Bu yıl bırakın satmayı ya da eşe dosta ikram etmeyi kendimize yetecek kadar bile meyve kalmadı. Kiraz bahçesi olan bir insan olarak kiraza hasret kalacağız.’’

Anlattıklarında en küçük bir abartı yok.

Ziraat Odalarını başkanlarının tespitleri de aynı doğrultuda…

‘’Bu yaz kiraz bulunmayacak, bulunsa bile çok yüksek fiyatlar nedeniyle yenilemeyecek’’ diyorlar.

Zirai dondan etkilenenler yalnızca kiraz ve benzeri meyve ağaçları değil…

Onlarla birlikte ekimi yapılan diğer ürünlerde de büyük kayıp var.

Aşırı derecede verim düşüklüğü olacağı kesin…

İktidarın uygulamaları nedeniyle zaten zor durumda olan üreticiler, hava koşullarının vurduğu ağır darbe nedeniyle iyice zor duruma düştü.

Buna seyirci kalınamaz…

Hava koşullarının yarattığı büyük kayıplar ‘’ne yapalım takdiri ilahi’’ denilerek geçiştirilemez…

Üreticiyi desteklemek kaçınılmaz…

Hasar tespiti yapılarak üreticilerin kaybı hafifletilmeli…

Bu, tüm toplum için gerekli…

Eğer üreticiye yardım eli uzatılmazsa üretimden vazgeçen üreticilere yenileri eklenir.

Tarımsal üretimde zaten ‘’ele muhtaç’’ halde olan ülkemiz daha büyük sıkıntılar yaşar.

Yapılması gereken de yapacak olanlar da belli…

Gereken yapılır mı?

Bugüne kadar yapılmadı.

Umarız ki bu kez yapılır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Vedat Alp Arşivi