"Hatipoğlu gitmedi, teşkilat kaçırdı"

"Hatipoğlu gitmedi, teşkilat kaçırdı"
 Muhabir
Görevden alınan ilçe başkanlarından biri olan Tepebaşı İlçe Başkanı Nusret Kabasakal da suskunluğunu Yazı İşleri Müdürümüz Özge Zaim’e bozdu.

Zaim ile görüşen Kabasakal, Emine Edizgil’e il başkanı olabilmesi için destek verdiklerini, o il başkanı yapanların da kendileri olduğunu söyleyerek, perde arkasında geçen gelişmeleri anlattı.

Kabasakal, “Emine hanımın bu dar kadroculuk anlayışı partimizi kötü noktalara taşıdı. Seçim komisyonuna sonra bizi zoraki aldı ama iş işten geçmiş oldu. Kendisine karşıt bir duruma düştük ve bana sürekli ‘Zafer Başkanla görüşürsen seni görevden aldırırım’ diyordu. Beni siyasi yönden tehdit etti” dedi.

Röportaj

Emine Hanım’la nasıl çalıştınız?

Emine hanımla yoğun bir çalışma dönemi içine girdik. Ben kendisini sürekli kontrol altında tuttum. Kulağımıza bir takım şeyler geliyordu ama buna inanmak istemiyorduk. Emine Hanıma yardımcı olmak maksadıyla kontrol altında tutarak, hata yapmaması için çaba gösteriyorduk.

“BELLİ BİR KİŞİYİ MİLLETVEKİLİ YAPTIRMAK İÇİN PARTİDE YER ALDI”

Kulağınıza ne gibi şeyler geliyordu?

Partide 3-5 kişi belli ön yargılarla girmişler. Bir takım hazırlık içindeler. Belli bir kişiyi milletvekili seçtirmek için bu partide yer alıyor gibisinden, böyle söylentiler ortaya atılıyordu fakat ben böyle şeylere itibar etmiyordum. Hatta Emine Hanımı da bu konularda uyardık. Emine Hanım da bana ‘yok Nusret Başkanım, öyle bir şey yok’ diyordu. Sanıyorum Emine hanımın da partimize gelişi 1 buçuk sene önce oldu. Bu şekilde görevimize devam ettik.

Daha sonra neler oldu?

Daha sonra kongre süreçleri yaşandı. İlçe başkanlığını kazandım. Özellikle Hulusi Bey, bana büyük bir destek verdi. Bu aşamalardan sonra il başkanlığı süreci başladı ve bizler Emine hanımın kazanması için tüm çabamızı sarf ettik.

“SEÇİM KOMİSYONUNDA İLÇELER YOKTU”

Emine Hanımla yol ayrımı nasıl oluştu?

İl yönetimindeyken, kontrol altında tutabiliyordum. Ufak tefek uyarılarla Emine hanımı engelleyebiliyordum fakat sonra seçim çalışmaları başladığı dönemde Emine Hanım bir seçim komisyonu oluşturdu. Komisyonda ilçelerden kimse yok. En azından iki büyük ilçenin yer alması gerekiyordu. Benim ilk itirazım burada başladı. Daha sonra şaibelere yol açmaması için Emine hanımla bunu konuştum. Onun dediği şey de; ‘Zafer Tuna benim kırmızı çizgim, onu almamak için seni de almıyorum’.

Zafer Tuna’yı neden almak istemiyordu?

Emine Başkan, ‘Zafer Başkan bana il başkanlığında karşına aday çıkarmayacağım, seni destekleyeceğim diye söz verdi ama sözünde durmadı. Benim ona karşı güvenim yok’ dedi. Ben de ‘siyasette kırmızı çizgi olmaz’ dedim. Ben bizi almazsanız bu komisyon şaibeler altında kalır dedim, uyardım ama bana restini çekti ‘olmaz’ dedi.

“BENİ SİYASİ YÖNDEN TEHDİT ETTİ”

Daha sonra komisyona alındınız anladığım kadarıyla…
Emine hanımın bu dar kadroculuk anlayışı partimizi kötü noktalara taşıdı. Seçim komisyonuna sonra bizi zoraki aldı ama iş işten geçmiş oldu. Kendisine karşıt bir duruma düştük ve bana sürekli ‘Zafer Başkanla görüşürsen seni görevden aldırırım’ diyordu. Beni siyasi yönden tehdit etti. Ben de ‘neden görüşmeyeceğim?’ diyerek karşı çıktım. Aramızdaki sorunlar bu olaylardan sonra başladı.

“BAZI ŞEYLER TEZGAHLANDI”

Nebi Hatipoğlu’nu nasıl duydunuz?

Atamadan önce Timur Faruk Yatmaz, ‘kötü kokular geliyor burnuma, bu toplantı Nebi Beyin otelinde yapılıyor’ dedi. Ben de kiralanıyordur dedim fakat ilerleyen süreçte anladım ki bunlar daha önceden konumlanmışlar, partiyi şekillendirmişler. Ben 5’li çete lafını kullanmak istemiyorum fakat bu 5 kişiyi biliyorsunuz. Bütün parasal işler de onlarda. Bizden bir takım şeyleri saklamak için sanırım bir takım şeyler önceden planlandı. Ben şunu anlıyorum; Nebi Bey buraya milletvekili olabilmek için bazı şeyler tezgahlandı.

“ELİME METİN VERDİLER, BUNUN DIŞINA ÇIKMAYACAKSIN “ DEDİLER

Sizin Nebi Beyi destekleyici açıklamalarınız da oldu. Bunlar zorla mı yaptırıldı?

Ben bunu hissettikten sonra karşı koymaya çalıştım fakat ne kadar karşı koyabilirsiniz. ‘seni görevden alırım’ sözleriyle karşılaşıyorsunuz. Ben de korktum, çekindim. İl yönetiminden de sürekli Nebi Beyi destekleyici açıklamalar yap, yapmazsan hoş olaylarla karşılanmazsın denildi. Biraz mobbing uygulandı. Benim metni elime verdiler ve bunun dışına çıkmayacaksın dediler.

“MELİH AYDIN BENİ RAKİP GÖRDÜ”

Melih Aydın ile aranız bozuk görünüyordu, buradaki durum nasıl gelişti?

Ben ilçe başkanı seçildikten sonra Görkem Yıldırım, benden bir sabah kahvaltısı istedi ve oraya Melih Aydın da geldi ve benden milletvekilliği için destek istedi. Daha sonra Melih Aydın Tepebaşı Belediyesi için ön çıkmaya başladı. Beni de kendisine rakip gördü. Benim de belediye başkanlığına karşı bir hevesim vardı fakat Melih Bey de oraya ben de aday olacağım deyince bir rekabet oluştu.

Belediye Başkanlığı adaylığı çok ani gelişti. Bu konuda ne söylemek istersiniz?

Normalde temayül yoklaması yapılırdı ama birden bire Melih Aydın Büyükşehir’e, Emine Edizgil de Odunpazarı’na aday gösterildi. Biz taban yöneticileri olarak şaşırdık kaldık ama bunu kabullendik.

Nebi Bey’in AK Parti’ye gideceği biliniyor muydu?

Birkaç arkadaş Nebi Bey’in evine giderek görüştüler. Partiden ayrılmadan önce, son zamanlarda. O istifa etmeden biz de görevden alındıktan birkaç gün sonra. Nebi Bey, arkadaşlara şunu söyledi. Ben 3 gündür uyku uyumuyorum. Sinirden uyku uyumuyorum. Bana sorulmadan il ve ilçe başkanları üstelik çok başarılı iki tane ilçe başkanının görevden alınması bu partiye zarar verir diye söyledim ama ben bunu dinletemedim. Üstelik bu konuda Melih Aydın beni çiğnedi. Genel Başkanla sekreterle kurmuş olduğu bir takım sosyal ilişkilerle sizi görevden aldırdı. Ben belediye başkanlığı için çok daha yetenkli insanlar koymuş olmama rağmen kendisi bir şekilde belediye başkan adaylığını genel başkanımıza kabul ettirdi, ben bu konuda mustaribim. Artık bu konuda beklentim kalmamıştır diyerek böyle bir konuşma yaptı. Arkadaşlar da kendisine şunu söylemiş, Lütfen vekilim biz seni seçtik, arkanda durduk, siz istifa etmeyin, bu sorunları genel başkan duyar, buradaki yanlış bilgilerden kaynaklı, yanlış anlamaları anlar. Gerekirse adayları da değiştirir şeklinde telkinde bulunuyor. O da benim bu saatte İYİ Parti’den Eskişehir’e bir hizmet vereceğimi düşünmüyorum. Ancak başka partiye geçersem kafamdaki projeleri Eskişehir halkı için yapabilirsem ne mutlu bana diyerek istifa etti.

Yani AK Parti planı yoktu mu diyorsunuz?

Teşkilat kaçırdı. Şu an ki atanan il başkanına da karşı olduğu söyleniyor. Serdar Ulucan’ı istemiyordu.

Onun adayı kimdi?

Onun adayı Recep Dönmez veya Şükrü Bey. Hepsi İYİ Partili insanlar.Ulucan’ın mesleki ve akademik kariyeri olmadığından Eskişehir gibi bir şehre Serdar Ulucan’ı uygun görmediğini ama genel merkezin de tasarrufudur. Buna da saygılıyım dedi. Ben partiden ayrılıyorum. Hizmetlerimi AK Parti’de yapacağım dedi.

Nebi Hatipoğlu’nun AK Parti’ye geçmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Üzüntülüyüz. Çalıştık, çabaladık İYİ Parti için oy topladık. Parti değiştirmesine değil de verdiğim emeklere üzülüyorum. Nebi Bey’e ne yaptınız, ne ettiniz de küstürdünüz, elinizden kaçırdınız, ben buna üzülüyorum. Teşkilat üzerinde hakimiyet kuramadı, ağır geldi, parti değiştirmek zorunda kaldı. Saygılıyız. Nebi Bey zengin, tanınmış bir adam. Nebi Bey hangi partiden gitse ona aday olma demezlerdi. Nebi Beyin bir partiden diğerine geçmesi yadırganacak bir şey değil. İl teşkilatı, etkin grup bence bunun farkındaydı ve onlar Nebi Beyden bir şekilde faydalandılar fakat biz bunu beklemiyorduk. Şu anda da bu durumu eleştirmiyorum. Çünkü bu durum Türkiye’de ne bir ilk ne de son olacaktır.

“BENİ GÖREVDEN ALDIRAN EDİZGİL VE AYDIN”

Sizi görevden aldıran kişinin Nebi Hatipoğlu olduğu söyleniyordu. Bu doğru mu?

Biz Nebi Beyle görüştük. Beni görevden aldıran Emine Hanım ile Melih Aydın. Bunun sebebi de kendi yönetimini kurmak istemesiydi, başkan olduktan sonra. Bizim kendilerine cephe alacağımızı düşündüler ve yanıldılar.

“ESKİŞEHİR’E VERİLEN PARALAR NEREDE?”

Eskişehir’e verdiği paralar nerede mühim olan bu. Nebi Bey verdiği paraları söylüyor, saklamıyor. 25 milyon ayırdığını söylüyor fakat bu paranın ne kadarı harcandı belli değil. Benim bulunduğum ilçe başkanlığı makbuz karşılığında bağış yaptılar. Ben bıraktığımda parti de 100 bin lira para vardı ama ilde dönen olayları ben bilemiyorum. Bir yerel seçimde bu kadar para harcanması mümkün değil diye düşünüyorum. Bu konuda iddialar var ama gözümle görmediğim için bir şey diyemiyorum.

Şu manzarada Tepebaşı Belediye Başkan adayı olmayı teklif ederlerse ne dersiniz?

Olmak isterim ama benim de maddi gücüm bir yere kadar. Ben de o paralar yok. İttifak olsa bir şekilde çevreden havuz oluşturarak aday olurdum. Şu aşamadan sonra belediye başkan adayı olmayı düşünüyorum ama aday olan arkadaşları destekleyeceğim

Son olarak neler söylemek istersiniz?

Beş kişinin dışında o partide kimsenin söz hakkı yoktu. Para vardı ama ortada para yoktu. Diyeceklerim bu kadar.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum