“Erdoğan, teşkilatları değiştireceğini söyleyince;
Eskişehir hareketlendi.
Ardı ardına yorumlar yapıldı.
“Başarısızlar, zaten değişmeliydi” diyenler çıktı.
.....

“Teşkilatlar değişecek” algısına neden bu kadar inanıldı, inanamadım!
Oysa;
Ak Parti teşkilatları hakkında hazırlanan ve genel merkeze sunulan 4 ayrı raporun varlığı biliniyor.
Bu raporların, teşkilatlar için olumlu puanlarla dolu olduğu da biliniyor.
Ayrıca;
Erdoğan tarafından atanan bir yönetimin, yine Erdoğan tarafından bir atamayla değiştirilmesinin söz konusu olmayacağını düşünmek gerekli!
Dahası var…
“Başarısız” denilen teşkilatlara sadece başarısız olduğu seçimlerle bakılması da, “görevden alınacaklar” fikrine inandırıyor.
Kaybedilen seçim 16 Nisan ise o zaman İstanbul, Ankara gibi teşkilatlarda kaybetti.
Oysa bu yönetimler 1 Kasım’ı da yaşadılar.
Neyse…
“Ak Parti teşkilatları değişiyor” gündemi zaten geride kaldı.
Tekrar ne zaman açılır, elbette bilinmez.
Fakat bu yakın bir zamanda görünmüyor.
En azından; 
2019 seçimlerinin gündemi ortaya çıkıncaya kadar, teşkilatlarda herhangi bir değişimin yaşanacağı kanısında değiliz…”

NOT; Bu yazıyı, Ak Parti kongrelerinin çok öncesinde yazdık. Kongreler İl Teşkilatı dışında tamamlandı. Dündar ünlü’nün de yeni listesiyle yola devam edeceğini kolayca söyleyebiliriz.

Yani, Ak Parti’de sürpriz bir gelişme yok, olmayacak!

O nedenle, “Ak Parti için bundan sonra yepyeni bir süreç başladı” diyebiliriz

Ve bu süreç eskisinden daha zor, daha sıkı ve zaferle bitmesi gereken bir dönem olacak.

Demem o ki, yeni dönemde Ak Parti için şehirde yeni şeyler söylemenin, yeni işler yapmanın vakti geldi.

Bunun için de ön şart, parti içinde süregelen çekişmelerin artık sonlanması…

çünkü yeni dönemin sonu iyi olmazsa, parti için söyleyecek yeni sözler de kalmayacak!

2019’a çok uzun bir zaman olsa da uyarımızı yapıp, tarihe bir not düşelim…

.....

ES-ES’İN HALİ NE BöYLE?

Maç öncesi, “Yücel İldiz’in Es-Es’in merak ediyoruz” demiştik…

O merakımız büyük bir hayal kırıklığı ile neticelendi.

öyle ki, 

Milli ara da belki de hiç çalışmamış bir takım görüntüsü çıktı ortaya…

Mücadeleden uzak, fizik gücü yerlerde sürünen, her ikili mücadeleyi kaybeden bir ekip vardı.

Gerçi, “Ekip” demek olanaksızdı.

Sistem bile yoktu koskoca maç içinde.

Kimin nerede oynadığı, ne amaçla orada olduğu hiç ama hiç belli değildi.

“Kafasına gör takılan oyuncular grubu vardı resmen sahada”

Her topu rakibine kaptıranları mı ararsınız;

Sağından atılıp solundan geçilenleri mi, bacak arası yiyip kalemize kadar rakipleri izleyenler mi?

Olumsuz ne kadar görüntü varsa, hepsi Adana Demirspor maçında vardı…

+++

Oysa karşımızda yenilmeyecek bir ekip yoktu.

Biraz zorlansa, kendi seyircisi önünde panikleyecek bir rakiple oynadık.

Buna rağmen, çok kolay yenildik.

çabuk pes ettik.

Geriye düştüğümüz anlarda tek bir oyuncuda “Bu maçı çeviririz” inancı oluşmadı.

“Boş yere gidilmiş, boş yere oynanmış” bir maçtan başka bir şey izlemedik.

Sonuç olarak;

Yücel İldiz’in Es-Es’i hiç tat vermedi.

Ve bundan sonraki yeni merakımız İldiz’in bu duruma nasıl tedbir alacağı yönünde olacak?

Sahada yürüyüp, çalım atmak ve topu kaptırmakla meşgul olanlarla mı yol alacak?

Yoksa tabuları yıkıp, formasını yeteneği kadar olsa da sonuna kadar terletenlerle mi devam edecek?

Bekleyip göreceğiz…