Kentin Estetik Anlayışı



İnsan olarak öğrenme modelimizin en önemli unsuru, karşılaştırmalar yapmak… Kıyaslamalar için daima ‘mihenk taşı’ anlamına gelmek üzere referanslar kullanıyoruz. Bu nedenle bir şeye ‘iyi’ ya da ‘güzel’ diyebilmek için kullandığımız referans, birinci derece de önemlidir. Elimizde değerlendirilecek bir ‘şey’ ve bir referans olduğunda, kıyaslama yaparken insanın nitelikleri de en az bu ikisi kadar etkili oluyor. Kişinin beceri, yetenek, yetkinlik ve deneyim birikimi kıyaslamanın sonucu üzerinde etki yapıyor. Bir ‘şeyi herkesin beğeniyor’ olması, o şeyin iyi veya güzel olduğunu göstermez; kullanılan referansın ve algı modelinin sorgulanabileceği anlamını da taşır. özümsenmiş estetik anlayışı olmayan bir toplum; sıradan, taklit, abartılı ve kaba olanı da güzel bulabilir.

Estetik
Estetik; insanın duyular, duygular ve algılar yoluyla güzel olanı kavramasıdır. Güzelliğin insanı zihinsel veya duygusal olarak etkilemesidir. Estetik, güzelliğin algılanmasıdır. Zaman zaman soyut; ama genelde karmaşık yapısı nedeniyle estetik, felsefenin de önemli dallarından birisi olmuştur.

Estetik, sadece soyut anlamda güzel olanla ilgilenmez. Doğadaki güzel ve güzellik de estetiğin konusudur. Doğayı değiştirerek onu kent yapan insanı dikkate aldığımızda; kentsel çevrenin de bir estetik konusu olduğunu kolayca fark ederiz. Bilindiği gibi, estetik; ilişkiler, oranlar ve uyumluluk aracılığıyla bir bütünlüğün tasarımı konusuna özel bir ilgi duyar. İşte kentsel estetik kavramı kendi kaynağını bu ilgide bulur.

Kent
Kent, pek çok farklı unsurdan oluşur. İnsanlar, kurum ve kuruluşlar, yapılar, alanlar, sokaklar, caddeler, anıtlar, dış mekân mobilyaları, bitki örtüsü ve o yerleşimde yaşayan hayvanlar ile bunlar arasındaki yoğun ve karmaşık ilişkiler kenti meydana getirirler. Kentsel estetik, bu karmaşanın yarattığı ‘pozitif veya negatif’ güzelliktir. Kentte ilişkiler düzeni, uyum ve orantılılık açısından gerekli birlik ve bütünlük oluşturulamamışsa; hiç kuşkusuz oluşan ‘şey’, bir güzellik değil, aksine bir ucubedir.

Kentsel estetiğe daha çok; arazi biçimi, bitkiler, yapılar, yer döşemeleri, doğal unsurlar ve su unsurları açısından bakarız. Estetiği oluşturan bazı öğeler doğal biçimde oluşmuş iken bazı unsurlar insanlar tarafından üretilir. Doğal olanla insan yapımının bir araya gelerek bir bütünlük ve birlik oluşturması, kentsel estetiğin özüdür.

Bir kentli yurttaş olarak; özellikle kentin insan yapımı olan unsurlarının kalıcılık ve sürdürülebilirlik özelliğine sahip olması gerektiğini kanaatindeyim. Kısa bir sürede yok olacak veya aşınarak özelliklerini hızla kaybedecek ve sonuçta hurdaya dönüşecek malzeme kullanımının kentsel estetik fikrine uygun olamaz. Kentin hurdalığa dönüşmesinin önlemi, özellikle malzemede daha baştan doğru seçimleri yapabilmektir.

Geçmişten Geleceğe
Bir kent ne denli yeni olursa olsun; kendi geçmişinin izlerini taşır. Kent, daha önce orada yaşamış uygarlıkların izlerini günümüze aktaran yapılar ve anıtları bünyesinde bulundurur. O yerleşimde bugün çok farklı bir kültüre sahip insanlar yaşasa da, geçmişten gelen bu kültür unsurları bugünün de değerleridir. Dolayısıyla kentin insan yapımı unsurlarının, kentin nereden nereye geldiğini tanımlayan süreklilik anlayışına uygun biçimde üretilmesi gerekir.

Geçmişi yok ederek yaratılan tarihsel kopukluk, kentsel estetik fikrinin içini boşaltmaktan başka bir şey değildir. Düne ait olanı yok eden anlayış, geleceğe ihanet eden anlayıştır. Diğer yandan; kentin tarihsel sürekliliğini ‘estetik uyumluluk’ ile birlikte düşünmek gerekir. Neyin ne ile yan yana geleceği kuralı, bu uyumu oluşturmanın koşullarından birisidir. Kentin değişik bölümleri arasında geçişin nasıl sağlanacağı ile ilgili estetik kaygılar önemsenmek zorundadır. Uyumluluk konusunu gözden kaçıran bir anlayış, sonuçta ‘hamsili baklava tatlısı’ üretmekten kurtulamayacaktır.

Kentin insan yapımı unsurları, insan aklının ifadesi olan kullanışlılık fikri ile üretilmiş olmalıdır. Buna dikkat edilmediğinde; kent, neden orada olduğu anlaşılmayan ve sonuçta hiçbir işe yaramayan garipliklerle dolacaktır. Yerel kamu yönetimlerinin de ‘kitsch’ olduğu günümüzde, kentlerimizi estetik olarak olumsuz etkileyen yaklaşımların başında ‘sadece olsun’ diye yapılmış; ama anlaşılabilir bir amaca hizmet etmeyen uygulamalar geliyor. Ama en önemlisi, ülkenin hemen her köşesinde estetik kabul edilemeyecek kentsel uygulamalara dur diyebilecek bir sivil güç henüz ortalıkta görünmüyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gürcan Banger Arşivi