Aşk ve Sevgi Üzerine Aforizmalar – 1



Tüketim ekonomisinin bir “Sevgililer Günü” daha gene bir fiziksel ve duygusal tüketim vesilesi olarak geçti gitti. Bakalım geriye neler kaldı? Yazdıklarımdan damıttığım aforizmalar…

Aşk bir süreçtir. Onu yaşarken siz de, sevdiğiniz insan da birlikte değişirsiniz. Aşkı yaşamanın keyfi de zaten bu değişim ve ilerleme sürecinin içinde bulunmanın lezzetidir. Aşka, ne kazanıp kaybedileceği hesabı ile yaklaşılmaz. Aşk kısa sürede bitebilen veya bir ömür boyu sürebilen bir duygu fırtınaları serüvenidir. Bu serüveni keyifle yaşayabilmek için kalbin bu serüvene her yönden hazır olması kadar bu serüveni yaşamayı istemek gerekir. Her nasıl yaşanacaksa ve ne kadar sürecekse…

Aşk kararlılıktır. Belki de bu duygusal yürüyüşte en önemli özelliklerden birisi budur. Kararsız kişiler, bu yürüyüşte yalpalarlar. Yalpalama ise duyguların zedelenmesine, aşk odağının kaybedilmesine ve devamla duygusal yabancılaşmaya yol açar. Ne istediğinizi bilmelisiniz. Onu istemelisiniz. Biraz da emek vererek şansınızı kendiniz yaratmalısınız.

Aşkın yolunu kesen rahatsızlıklardan birisi yalnızlık hastalığıdır. çevremizde yalnız yaşamayı alışkanlık haline getirmiş kişiler görürüz. Onlar açısından aşk, yalnızlığın keyfinden vazgeçmek demektir. Bir türlü aşkın mı, yalnızlığın mı daha keyifli olduğuna karar veremezler.

Aşkı istemek, mutluluğu istemektir. Aşkı istemek, yaşamın sevincini derinden duymayı istemektir. Ama aynı zamanda aşk, bir olumsuzluk noktasına sürüklenip acı yumağı haline dönmeden önce “Bu yaşadığım, aşk olabilir mi; yoksa yanılan ben miyim?” diye sorabilme cesaretini gösterebilmektir.

Her insan ışıltılı bir aşka özlem duyar. özlemi duyulan aşk değerli ve anlamlı bulunan özel birisi tarafından algılanmak, bilinmek ve önemsenmektir. Aşk ortamında hissedilen mutluluk, âşık olunan kişiye içten bağlılık nedeniyle duyulan güven ve huzurun yarattığı yaşam sevincidir.

Aşk sandığımız duygunun çoğu zaman gerçek adı, sevgi ihtiyacıdır. Bir sevgisizlik ortamında geçmiş çocukluğun devamında insanın kalbinin kimi zaman uygunluğu tartışılır yönlere savrulması olağandır. Aşk sandığımız duygunun, ana-baba, arkadaş veya bir candan dost sevgisinin boşluğunu dolduruyor olması muhtemeldir.

Aşkın bir gerçeği var ki, o da bir zaman sonra gökten yere inmek kaçınılmaz. İşte o zaman zor duygular başlıyor. O ana kadar görülmeyenler, fark ediliyor. Sorulması akla gelmeyen sorular, peş peşe sıralanıveriyor. çoğu zaman devamında acı ve ayrılık geliyor.  Gönül sarhoşluğu bile olsa her sarhoşluğun sabahında az ya da çok bir baş ağrısı ve ağızda tatsızlık kaçınılmaz. Bu acılı sondan kaçınmak için bir hayal âleminde kelebekler gibi uçuşurken bazı gerçeklerin farkında olmak, kimi zorunlu soruları sorabilmek gerekiyor.

Aşkın muhtemelen en önemli özelliği zamandan, mekândan ve şartlardan bağımsız olarak doğup büyüyebilmesidir. Bu nedenle bir İtalyan atasözü, “Aşk, ülkesini kanunsuz idare eder” der. Sanırım; bu cümlede kanunsuzluk sözcüğü ile aşkın heyecanı, kuralsızlığı, yaratıcı çılgınlığı ve yüksek enerjisi ile sinerji yaratma niteliği ifade ediliyor. Bu arada aşkın bazı kişilerde bir atalete, rahatlığa, kolaycılığa ve konformizme yol açma özelliğini de aklımızda tutuyoruz.

Pek çoğumuz duygusal hayaller kurmayı severiz. Hayalin tatlısı da aşk, sevgi, heyecanlı ve mutlu bir ilişki üzerine olanıdır. Hayal kurmak, çok hoş bir gönül sarhoşluğudur. Ama ne yazık ki, aşkı gönül kapımıza getirecek olan hayaller değildir. Aşk için hayalden öte, emek vermek gerekir.

Sağlıklı bir ilişki ve kişiye yaşam sevinci veren bir aşk için öncelikle insanın kendi ayakları üzerinde dingin olabilmeyi becermesi gerekir. Aşk bir sevgisizlik ilacı değildir. Geçmişten taşıdığınız rahatsızlıkları aşk ile tedavi edemezsiniz.

(Devamı edecek)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gürcan Banger Arşivi