Seda Kağıtcı

Seda Kağıtcı

Az insan, çok huzur!..

Bu yaz gerçekten çok sıcak geçti, birkaç gündür daha yeni biraz nefes almaya başlıyoruz. O kavurucu sıcaklar yerini arada esen ılık rüzgarlara bıraktı. Arada yağan yağmurlar, mis gibi toprak kokusu hepimize bir nebze olsun ferahlık verdi.

Bu yaz yaşadığımız kavurucu sıcaklar, sıcaklardan kaynaklı geceleri uyuyamamak, buna bağlı sinirlilik hali, zorlu ekonomik koşullar, bu koşullardan dolayı belki tatile gidememek, hayatlarımızda yolunda gitmeyen türlü şeyler, belki ailesel belki sağlık sorunları ne bileyim daha pek çok şey hepimizi oldukça agresif yaptı uzun zamandır. Tahammülsüz bir toplum olduk. Hoşgörümüz sıfır. Hep kendi dediğimiz olsun istiyor ve her konuda kendimizi haklı görüyoruz.

Beklemek en sinir olduğumuz şey. Üzerine bir de gelen aksilikler eklenince olmadık anlarda birden bire büyük bir öfke patlaması yaşıyoruz. Oysa ne kadar tehlikeli.

Yaklaşık 15-20 gün önce tanınmış bir kozmetik mağazasında sırada beklerken bir tartışma çıktı. Tartışmanın muhatabı da ben ve arkadaşım, karşı tarafta ise baktığınızda adam sanacağınız bir tür. Tabi adam olmadığını ben aramızda atışma başladıktan sonra anladım.

Herkesin türlü ihtiyaçları var tabi. Fiyat uygun olduğu için de hepimiz o mağazayı tercih etmişiz o gün. Alacaklarımızı kucağımıza alıp güzelce sıraya girmişiz. İki kasa çalışıyor mağazada, kuyruk bir hayli uzun ve çift sıra şeklinde oldukça da yavaş ilerliyor. İkide bir kasalar kitleniyor, sistemsel diyor görevliler, biz de gıkımızı çıkarmadan bekliyoruz. Bir yandan hava sıcak, bir yandan akşam olmuş bir an önce eve yetişme telaşı, herkesin işi gücü var… Sırada beklerken bir yandan arkadaşımla sohbet ediyoruz bir yandan da etrafa bakınıyoruz aklımıza başka bir şey gelirse alalım diye. Derken hiç anlamadığımız bir şekilde önümüzde beyaz fotör şapkalı biri beliriveriyor. Acaba anlık mı önümüzde dikiliyor yada sırasını mı şaşırdı diye önce iyi niyetli düşünürken ve sesimizi çıkarmazken, şapkalı kişi istifini bozmadan önümüzde sırada ilerlemeye devam ediyor. Bize de bir süreden sonra fenalık geliyor ve hakkımızı aramak adına; “Beyefendi siz bizim önümüzde değilsiniz bu hanfendinin arkasında biz varız diyoruz kibarca. Ama karşındaki insan olmayınca, odun olunca kibarlıktan ne anlar değil mi?

Bir görseniz nasıl kaba, nasıl ters, nasıl ukalâ...
Nezaket ne demek hiç haberi yok. Kafasına fotör şapka takmış adam sansınlar diye ama adam olamamış ki!.. Keşke adamlık şapkayla yada sadece parayla olabilseydi… Karşısında bir hanım mı var hiç umrunda değil. Gözlerini devirip terbiyesizce ve seviyesizce laf sokuyor utanmadan. Annesi nasıl yetiştirdiyse artık, ben maalesef annesini suçladım çünkü bir hanımla nasıl konuşup nasıl davranacağını kesinlikle bilmiyor. İşte o yüzden erkek çocuklarını daha küçük yaşta doğru eğitmek ve kibar yetiştirmek lazım ki büyüdüklerinde centilmen olabilsinler. Annelerine, eşlerine, arkadaşlarına güzel davranabilsinler. Üstelik yaşı da 50-55 civarlarındaydı Almancı diye tabir ettiğimiz bu tipin. Neyse kibarlık öğrenememiş, yontulmamış ve odun kalmış ne yazıkki yapacak bir şey yok.

Ben her ne olursa olsun asla kendimi ezdirmem. Haklıysam sonuna kadar hakkımı ararım. Ama orda onun yaptıkları onca insan içinde olay daha da büyüyüp kötü bir boyuta gitmesin diye beni bile bir adım geride bıraktı. Gerektiğinde naif ve elit kişiliğimi bir kenara bırakır çatır çatır kavga ederim ama kendimi haklı iken haksız duruma sokmanın ve iki paralık insanlar için karakolluk olmanın da alemi yok. İttirsen düşer belki kafasını bir yere vurur Allah korusun canından falan olur sonra al başına belayı. Bizi çileden çıkarttı boşu boşuna sonra ne oldu kuyruk çift sıra olduğu için hemen hemen aynı zamanda ikimize de geldi. Herkes alacağını aldı. Ama yapılan haksızlık da onun yanına kar kaldı.

Bankamatik sırasında insanlar dakikalarca beklerken hiç sesleri çıkmıyor, birbirlerine saygı sınırları içinde davranıyorlar ama bir mağazada sıraya girdiklerinde ya sıra çalmaya çalışıyorlar yada iki dakika fazladan beklemek zorlarına gidiyor. Anlamak mümkün değil. Hayır önüne geçince ne oluyor sanki? Tabakaneye mi yetişeceksin?

İşte sırf bu yüzden ben artık genelde internetten alışveriş yapmayı tercih ediyorum. Kapıma kadar geliyor aldıklarım. Konforumdan taviz vermeden, kendimi hiç strese sokmadan alacağım ürünü internetten hatta mağaza fiyatından çok daha ucuza alıyorum. Çoğu insan da artık böyle yapıyor.

Hani bazı meslekler teknoloji sayesinde öldü yada bazı firmalar zincir mağazalara daha fazla dayanamadı ve kapatmak zorunda kaldı, esnaf sinek avlıyor, iş yapamıyor diyoruz ya, çalışanların tavırları, işbilmezliği, olumsuzluk karşısında olaya müdahale etmemeleri, işte bazı kendini bilmezler yüzünden maalesef ki bazen de haketmişler demeden kendimi alamıyorum.

Hiç temas etmeden, hiç dokunmadan sözlerimizle ve çirkin davranışlarımızla birbirimizi nasıl dövdüğümüze bakar mısınız? Yaralıyoruz ve yara alıyoruz. Psikolojik olarak çöküyoruz. İşte bu yüzden her zaman en iyisi az insan, çok huzur!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Seda Kağıtcı Arşivi