Ediz Bahtiyaroğlu’nun aramızdan ayrıldığı gece, olanlara inanmakta zorluk çekiyorduk.
Şehre ilk haberi gece yarısı duyurmaya çalışırken;
Bir taraftan gözyaşlarımızı tutmaya çalışıyor, diğer yandan arayıp soranlara durumu anlatmaya gayret ediyorduk.
Büyük bir yıkım oldu yani Ediz’in gidişi.
Ancak bizi daha çok yıkan Ediz’in geride kalanlarına sahip çıkılamaması oldu.
+++
Oysa Ediz’in kulüpten daha alacakları vardı.
Yönetimin ailesine bir ev alması da gerekiyordu.
Ancak hiç kimse bu işle ilgilenmedi.
Ediz’in ah’ı bu kulübün üzerinde o günden bu yana hep durdu.
+++
Şimdiki yönetim ise işe gelir gelmez ilk olarak Ediz dosyasını açtı.
“En önce ödenmesi gerekenler” listesinin en başına merhum Ediz’i yazdı.
Birkaç gün içerisinde de Ediz’in ailesine hak ettikleri ev teslim edilecek.
Böylece en büyük yük hem kulübün hem de bu kulübü sevenlerin üzerinden kalkmış olacak.
Mevcut yönetimde, bu hareketi ile bir kez daha gönüllerdeki yerini sağlamlaştıracak.

****************

İSTANBUL SEçİMLERİ DE BİR BİTSE!

“Siyasete 4,5 yıl ara vereceğiz” diye sevindik 31 Mart sonrası.
ülke ya da şehir olarak artık daha farklı konular üzerine kafa yoracaktık.
Ancak İstanbul için tekrar kararı seçim sürecini uzattı.
Hatta yenilenecek olan seçim sanki ülkedeki tüm seçimler yenileniyormuş havasına sokuldu.
+++
çünkü…
Her iki tarafın taraftarları da, karşısında olanları da öylesine siyaset yapıyorlar ki;
Var olan kutuplaşmayı daha da artırıyorlar.
Seçime girecek olan kişiler de artık bu kutuplaşmanın tam ortasında kalmış durumdalar.
Ne yapsalar, ne söyleseler karşı tarafın seçmenine yaranamıyorlar.
+++
Hani bir fıkra var.
Bir bakan ülkede gazetecilere hiç yaranamamış.
Bu durumu düzeltmek için olmayacak bir teklifte bulunmuş gazetecilere.
“Yarın sabah 10.00’da nehri yürüyerek geçeceğim” demiş.
Oraya gelen tüm gazeteciler bakanın nehri yürüyerek geçtiğine tanıklık etmiş.
Ancak ertesi gün;
“Bakan yüzme bilmiyor!” manşetleri ile çıkmışlar okuyucularının önüne.
+++
İstanbul seçimleri de işte aynen bu hale gelmiş durumda.
Kimse diğer tarafın iyi yönlerini kabul edecek durumda değil.
Ve hiç kimse kendi adayının yanlışlarını eleştirecek halde de değil.
Bakalım bu atmosferden hangi sonuç çıkacak, bilmiyoruz.
Dileğimiz ise şu garip siyasetin artık bir an önce son bulması…
En azından 4,5 yıllığına…