Seda Kağıtcı

Seda Kağıtcı

Daha sade, daha mutlu

Hayatımızı ve kendimizi sadeleştirmek, gereksiz olanı yaşamımızdan elemek ve böylece gerekli olanın ortaya çıkması demek. Mutluluğun sırrı, daha fazlayı aramakta yatmıyor. Daha azından keyif alma kapasitesini arttırmada yatıyor.

Sadeleşin, tüm gereksiz şeylerden arının. İşinize yaramayan eşyalardan, hiç giymediğiniz halde gardırobunuzu dolduran kıyafetlerden, ayakkabılardan, size negatif elektrik veren insanlardan, şüpheci tavırlarınızdan, olumsuz düşüncelerinizden bir an önce kurtulun. Daha az eşya ile de inanın çok daha rahat ve huzurlu yaşayabilirsiniz. Hem paranız cebinizde kalsın, hem ruhunuz dinlensin biraz.

Evlerimiz tıklım tıklım, adım atacak yer bulamıyoruz, bazen öyle üzerimize geliyor ki o eşyalar nefes bile alamadığımızı hissediyoruz. Tüketim toplumu olduk. Sanki eşyalarımızın hizmetçisiyiz. Onda var, bende neden olmasın diye kendimize gereksiz bahaneler üretip, bazen de sırf moda diye aldıkça alıyoruz. Sonrada o aldığımız eşyalar arasında boğuluyoruz.

İnsanları gösteren kıyafetleridir derler. Koca bir yalan. Bence kadınları delirten kıyafetleridir asıl. Sabahları belki yarım saatimizi ne giysem diye gardırobun ve aynanın karşısında geçiriyoruz. Oysa o yarım saati çok daha verimli şeyler yaparak değerlendirebiliriz.
Biz insanlar varlıklı olmayı, var olmak sanıyoruz. Çok eşyamız olması sanki bir zenginlik göstergesi bizim için. Oysa değil… Mandıra Filozofu filmini izlediyseniz hatırlayın mesela. Ne kadar sade ve doğal bir hayat yaşıyordu filmin başrol karakteri ve ne kadar huzurluydu. Şunu unutmayın; minimalizm keyiftir, yoksunluk değil.

Başka türlü bir hayatın mümkün olduğunu düşünmüyoruz biz onca kalabalık içerisinde yaşamaya çalışırken. Oysa mümkün... Bir yerlerden başlamak gerek sadece.

İnsan bir süre sonra her şeyden sıkılıyor, her şeye doyuyor. Aldıklarımız gereksiz geliyor, evde yer kalabalığından başka bir işe yaramıyor. Evinizde daha çok boş alan istiyorsunuz. Rahat rahat hareket edebilmek, daha rahat temizlik yapabilmek, daha az seçenek arasından karar vermek, sonucunda ise daha az sorumluk…

Aslında gerçekte ne arıyoruz? Peki neden aradığımızı bulamıyoruz? Oysa bir sürü eşyamız var. Eşya dediğin bir amaca hizmet etmeli. Gerçekten işine yaramalı o eşya, kullanmalısın, sevmelisin, sana fayda sağlamalı.

Sadeleşme sadece kıyafet ve eşya konusunda da olmamalı. Minimal yaşamaya karar verdiğimizde insanlar konusunda da sadeleşmemiz gerek. Bize huzur ve neşe veren, hayatımıza anlam katan, bir şeyler öğrenebildiğimiz, sohbet etmekten keyif aldığımız, dertleşip, gülebildiğimiz samimi insanlarla bir arada bulunmalıyız. Bize iyi gelmeyen, enerjimizi düşüren insanları hayatımızdan çıkarmalıyız. Sevmediğimiz halde kimseyi seviyor gibi yapmamalıyız.

Hadi bir yerlerden başlayın sizde. Kullanmadığınız eşyaları ve kıyafetleri ihtiyacı olanlara verin. Hem sevap kazanırsınız hem de birilerini mutlu etmiş olursunuz. Doğal olun, boya küpüne batmış gibi makyaj yapmak niye? Kendinizi kimseye beğendirmeye uğraşmayın, insanlar sizi giydiğiniz marka kıyafetler için sevmiyorlar inanın. Hem evinizi boşaltın biraz, hem zihninizi. Minimal yaşam iyidir. Bakın ne kadar hafifleyip, özgürleşeceksiniz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Seda Kağıtcı Arşivi