7-Ahmet URFALI (DOLUNAY)

7-Ahmet URFALI (DOLUNAY)

"DOKTORLAR KÖY YOLLARINDA"

   Ülküsü, "Türk milletini sevmek ve yüceltmek" olan Türk Ocağı, bir sivil toplum kuruluşu olarak 25 Mart 1912’de kurulmuştur. 190 Askeri Tıbbiye öğrencisinin tutuşturduğu kıvılcımla tanınmış pek çok şair, edip, bilim ve düşünce insanının destek verip katkı sağladığı Türk Ocağı, kuruluşundan bu yana ‘’ "Akvam-ı İslamiyenin bir rükn-i mühimmi olan Türklerin milli terbiye ve ilmi, içtimai, iktisadi seviyelerinin terakki ve i’lasıyla Türk ırk ve dilinin kemaline çalışmak" amacıyla faaliyetlerde bulunmkatdır.


    Türk Ocağı, ortaya koyduğu düşüncelerin hem takipçisi hem de uygulayıcısı olmuştur. Ülkenin en zor dönemlerinde Türk Ocağı mensupları ‘’vatan imdadı’’na koşmuş, en saflarda can vermişlerdir.


    Öğretmen yazarlarımızdan Ahmet Öztürk, ele alınıp incelenmemiş bir konuyu, ‘’Doktorlar Köy Yollarında  Türk Ocaklarının Halka Doğru Yönelişi ve Köycüler Cemiyeti’nin Faaliyetleri’’ adlı kitabında ayrıntılı bir şekilde derinlemesine araştırmıştır. Kitapta; Osmanlı’da halkın sosyo-ekonomik durumu, köycülük hareketlerinin Osmanlı’ya gelmesi ve etkileri, Türk Ocağı bünyesinde Köycüler Cemiyetinin kurulması, Tavşanlı’da köycülük hareketleri, Dr. Reşit Galip’in yazdığı  köycülük notları, Emet’te köycülük hareketleri,  Dr. Fazıl Doğan’ın Emet faaliyetlerine dair hatıraları,  Bozüyük’te köycülük hareketleri, Köycüler Cemiyeti’nin  yazışmalarının toplandığı köycüler dosyası yer almaktadır.


    Osmanlı’ın son döneminde faal nüfusun %82’si geçimini tarımla temin etmeye çalışmaktadır. 1913’te kırsal nüfusun %5’ini oluşturan ağalar, toprağın %65’ine sahiptir. Bu çarpıcı tablo, köylünün  ne kadar zor durumda olduğunu göstermesi bakımından önemlidir. Türk Ocağı, Türklüğü bütün yönleriyle faaliyet programına almıştır. Türk köylüsünün feci durumunu dikkate alarak 1918’de Ocak bünyesinde ‘’Köy Teşkilatı Encümeni’’ kurulması uygun görülür.  18 Mart 1919’da : ‘’Köylüler arasında insaniyetkâr bir tarzda çalışmak, sağlık, eğitim ve ekonomi alanlarında kendilerine yardım etmek.’’amacıyla Köycüler Cemiyeti kurulur. Cemiyet üyeleri hekim ağırlıklı olup  Dr. Hasan Ferit ve Dr. Mustafa Reşit Galip yolbaşcılarıdır. Bu yola baş koyan hekim kökenli Türkçüler; ‘’Türk’ün necat yolunun  köyde olduğuna iman ediyorum.Hayatımı Türk köylüsünün saadet ve âtisine  vakfediyorum. Bu yolda son kuvvet ve kabiliyetimle yürüyeceğimi temin ediyorum.’’ Yeminiyle işe koyuldular. Sağlık, eğitim ve ekonomi alanında faaliyetlerde bulundular. Türk’ün ateşten gömlek giydiği ölüm-kalım mücadelesinde bu mücadelenin verilmesi takdire şayandır.Bu hareket, Milli Mücadele’den sonra da devam ettirilebilseydi farklı bir Türkiye olacağı şüpheden uzaktır. Köycüler Cemiyeti, 1940-54 arasında faaliyette bulunan Köy Enstitüleriyle birleştirilebilseydi sağlık, eğitim ve ekonomi alanlarında çok mesafe alınmış olurdu.


    Türk Ocağı’nın Köycüler Cemiyeti genel ve yerel tarih açısından büyük bir önem arz etmektedir. Prof. Dr. Mehmet Altay Köymen tarihin konu ve amacını şöyle belirtir: “Tarih gür bir kaynaktır bu kaynaktan içme bahtiyarlığına erişenler geçmişi, içinde bulunduğumuz zamanı ve geleceği aydınlık görürler. Bu kaynaktan içme bahtiyarlığına erişemeyenler ise karanlıkta yol bulmaya çalışanlar gibi tökezlenmekten hatta düşmekten kurtulamazlar.“ Sözün bu bağlamında yerel tarih devreye girer.Yerel tarih, genel tarihin anahtarıdır.Tarihçi-gazeteci Orhan Koloğlu;”Yerel tarih, genel tarihten çok daha önemli.Çünkü yerel olmazsa genel diye bir tarihten kolay kolay söz edilemez veya eksik kalır.Tarih,yerel tarihle olur.Parçadan bütüne gitmek önemli.Bu yüzden yerel tarihten genel tarihe gidildiği zaman sağlıklı bir yorum ve değerlendirme yapılmış olur” demektedir.    Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu; ”Yerel tarih, normal tarihten çok daha önemli, Parmaksız bir eli, el olarak tarif etmek mümkün değildir” diyerek yerel tarih ile genel tarihin ilişkisini ortaya koyar.


   Bu bakımdan Ahmet Öztürk’ün eseri, şanlı bir mücadelenin genelde ve yerelde verdiği cansiperane çalışmaları gözler önüne seriyor. Ahmet Öztürk, daha önce de kültür hayatımıza kazandırdığı; Geçmiş Zaman Kırıntıları, Mazinin Sesini Duymak, Nereye Oğul ?, Zor Yıllar kitaplarıylada yerel tarih bakışıyla genel tarihe uzanan bir yolda ilerlemiş, başarılı ve yetkin çalışmalara imza atmıştı. Türk kültür hayatında pek bilinmeyen bir konuyu gündeme taşıyarak bilgi ve belge yoğunluğu halinde bizlere sunan çalışkan öğretmen kardeşimiz Ahmet Öztürk’ü kutluyorum.


 


 


 


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
7-Ahmet URFALI (DOLUNAY) Arşivi