7-Ahmet URFALI (DOLUNAY)

7-Ahmet URFALI (DOLUNAY)

Millî Mücadele Edebiyatında Eskişehir'in yeri


Millî Mücadele Edebiyatında Eskişehir’in yerini belirtmek için Madame Tadia Otelinden başlamak gerekmektedir. Zira Millî Mücadele yıllarında Kuva-yı Millîye’ye destek veren pek çok şair ve yazar, Avrupalı bir kadın olan Madame Tadia tarafından işletilen otelde kalmışlardır. Madame Tadia, adını taşıyan otelini 1890’da  Eskişehir istasyonuna yakın yerde açmıştır. Halide Edip, Salih Zeki, Binbaşı Tevfik, Şemsettin Bey, Ruşen Eşref, Yusuf Akçura, Yakup Kadri, Hariciye Vekili Bekir Sami Bey gibi Millî Mücadele’nin ünlü isimleri bu otelde kalmışlardır.
Halide Edip, Millî Mücadele’nin devam ederken yazdığı “Ateşten Gömlek” adlı romanının kahramanlarını Madam Tadia’nın otelinde kurgulamıştır. Yazar, bunu Türk’ün Ateşle İmtihanı adlı İstiklâl Savaşı hatıralarını yazdığı kitabında belirtir;
“Odadan çıktıktan sonra Dr. Şemsettin’e onu yeni bir romana kahraman yapacağımı, adını Ayşe koyacağımı söyledim. Doktor gülerek, erkek kahramanın kim olacağını sordu. Henüz bilmiyordum. Kumandanlardan biri, İstanbullu bir genç, belki de Mehmet Çavuş olabilirdi… Mama Tadia’nın kuştüyü yatağına çekildiğim zaman uyumadan önce bunu düşünüyordum. Fakat Eskişehir’deki vazifem zihnimi o kadar meşgul etti ki Ankara’ya dönünceye kadar bir karara varmadım. Ankara’da derhal romana başladım.
Yalnız ortada kitabın adıyla ilgili bir problem vardır. Yakup Kadri, Mayıs ayında Ankara’da Halide Edip ve eşinin misafiri olur. Halide Edip, Yakup Kadri’ye ne yazdığını sorar. O da Ateşten Gömlek adında bir Anadolu romanı yazmakta olduğunu belirtir. Halide Edip, konunun devamında; “Ben de zihnimde bir Anadolu romanı tasarladığım için, o kendi romanını bitirmeden bu isimde benim böyle bir roman yazacağı söyledim.” der.
Halide Edip, romanın başlığı konusuna Ateşten Gömlek ’in bir ön sözü niteliğindeki “Yakup Kadri Bey’e Açık Mektup”ta yeniden temas eder.Mektupta Yakup Kadri’ye; “İsmin kudretinin eserden kavî olması benim kabahatim değildir.” diyerek özür beyan eder.
Konuyu şu cümlelerle sonuca bağlar: “Kim bilir o uzak âtide Türk gençliğinin sırtındaki ‘Ateşten Gömlek’ ne kadar bizimkilerden başka olacaktır…’’ 
Yakup Kadri,  Millî Mücadele üzerine,  Sodom ve Gomore,  Yaban ve Ankara romanlarını yazmış, Ateşten Gömlek adını hiçbir eserine vermemiştir.
İzmir’in işgal edilmesi, Millî Mücadele’nin önemli bir aşamasıdır. İşte bu yüzden Ateşten Gömlek romanı da eşi ve çocuğu düşman tarafında şehit edilen Ayşe’nin Millî Mücadele’ye katılması ve hizmetlerini konu edinir. Eşi ve çocuğunu kaybeden Ayşe, İstanbul’da bulunan akrabası Peyami’nin yanına gider. Binbaşı İhsan da onlara katılarak Anadolu’ya geçip Kuva-yı Millîye katılmak isterler. Ayşe, Eskişehir Asker Hastanesinde ve Polatlı Sahra Hastanesinde hemşire olarak çalışır. Bu arada hem Peyami hem de Binbaşı İhsan Ayşe’ye âşık olur. Bu aşk her ikisi için de ateşten bir gömleğe dönüşür. İhsan ve Ayşe cephede ölürler, yaralanan Peyami, kafasında kalan bir kurşunla Ankara Cebeci Hastanesinde "ateşten gömlek" ismini verdiği anılarını yazmayı tamamlar ve kafasındaki kurşunun çıkarılması için girdiği ameliyatta hayatını kaybeder. Halide Edip, Millî Mücadele devam ederken yazdığı bu romanını “Sakarya Ordusuna” ithaf etmiştir. Mektup tekniğiyle kaleme alınan roman, Millî Mücadele Edebiyatının ilk eseridir.
Acı, üzüntü veren, dayanılmaz, sıkıntılı durum, dayanılamayacak zorluk anlamlarına gelen ateşten gömlek, dilimizde deyim olarak kullanılmaktadır. Bu deyim, Halide Edip tarafından Millî Mücadele’de döneminde halkın çektiği sıkıntıları anlatmak için kullanılmıştır. Roman kahramanları vatan-millet yolunda, istiklâl ve hürriyet için ateşten gömleği gönüllü olarak giymişler, ‘’ölürsem şehit, kalırsam gazi’’ inancının verdiği yüksek motivasyonla mücadeleye başlamışlardır. Ateşten gömlek sözü, vatan ve millet aşkının bütün anlamlarını tedai ettiren bir ifade olarak da belirtilmiştir. Ateşten Gömlek romanının başkahramanı Ayşe, vatan-millet için herşeyini feda edebilen güçlü bir kadın sembolü olarak tasarlanmıştır. Roman kahramanları; Ayşe, İhsan, Peyami, Cemal, Kezban, Mehmet Çavuş, Salime Hanım ve Mister Cook düşünce ve kültürel değerleriyle yerli yerine oturtulmuştur.   Halide Edip’in Millî Mücadale’ye “onbaşı” rütbesiyle bizzat katılması, kendisinin de o ateşten gömleği gönüllü olarak giymesi romanın gücünü artırmaktadır. Roman, 1923 ve 1949’da iki defa filme çekilmiş, yabancı dillere çevrilmiş, 1987’de de Ateşten Günler adıyla tv dizisi yapılmıştır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
7-Ahmet URFALI (DOLUNAY) Arşivi