Hatalar, korkular ve kişisel gelişim

Hatalar ve korkular… Hata yapma ihtimalimiz ile korkularımız arasında yakın bir ilişki var. Kendimizi geliştirmek ve problemle mücadele etmek yerine hatadan korkmayı sürdürmek ilginç bir insani özellik olarak duruyor. Hâlbuki hata ve korku ikizinin üstesinden gelmemizi sağlayacak engin bir kişisel gelişim literatürü ve kültürü var. Bir kitapçıya gittiğinizde kişisel gelişim kitaplarının birkaç raf doldurduğunu göreceksiniz. Bu konuda öğütler ve örnekler veren sayısız İnternet sitesi var. Bu konuda danışmanlık ve ruhsal sağlık hizmetleri giderek yaygınlaşıyor. Tüm bu envanterin hedefi, insana daha sağlam, sağlıklı, mutlu ve hatalardan arınmış bir yaşam önerebilmek…

Yapısında insan olan her sistemde hata ihtimali var. Latince bir atasözü, “Hata insanlar içindir” der. Özellikle gerçek yaşam konuları olan insan-makine sistemlerinde zor olan, insanla ilgili sorunları aşabilmektir. Teknik kişilerin ya da teknik olmayı sorunların çözümü sanan bireylerin fazlasıyla gözden kaçırdıkları unsurların başında gelir insan faktörü… Bazı kişiler sistemin içindeki insanı dikkate almayı unuturken, pek çoğu da insanla ilgili konuları gereğinden fazlaca abartırlar. Bir sistemde insan varsa, insanlar arası ilişkiler varsa; bu sistem, sadece bu özelliklerinin olmasından dolayı bazı zorluklar içerir. Bu nedenle insanlar arası ilişkiler söz konusu olduğunda, böyle bir iletişim sisteminde insan olmaktan kaynaklanan özel ve duyarlı noktalara özen göstermek gerekir.

Ne yazık ki, günümüzün kişisel gelişim uzmanları, –konuya metafizik safsatalar düzeyinde yaklaşanları zaten ciddiye almıyorum– bazen ilgi alanlarını abartarak tümüyle bir mühendislik haline getirmeye çalışıyorlar. İnsanların makineler veya fiziki sistemler gibi istenilen biçimde düzenlenemeyeceği gerçeğini –hatta düzenlenmemesi gerektiğini– bilerek ya da farkında olmadan gözden kaçırıyorlar.

Bugünün kişisel gelişim, danışmanlık ve eğitim uzmanlarının yaptıkları en temel hatalardan biri budur. “İnsan mühendisliği” gibi bir ‘tuhaf’ dal, bize birtakım kolaylaştırıcı gelişim araçları sunabilir. Bunları kullanarak yaratıcılığın bazı sorunlarını aşabilir, eğitimde iyileşmeler sağlayabilir ve bazı problemlerimize daha kolay çözümler bulabiliriz. Ama insan mühendisliği, insanın bir bilgisayar gibi programlanması anlayışına dönüşmemeli. Çünkü kişisel gelişim alanında pek çok durumda insanlar için bir bardak su ile yutulabilecek basitlikte ilaçlar üretmek mümkün değildir. Bana sorarsanız doğru da değildir. İnsan makineleşmemeli; insan, kendisini farklılaştıran kimi gizemli özelliklerini yitirmemeli.

İnsanlar için tek ve standart çözümler olduğu kanısında değilim. Bir toplum içinde yaşamanın aynılaştırıcı kuralları olmakla birlikte, her insanın kendi farklı doğruları var. Bu doğrular, bir anlamda da onun farklılığının kanıtlarını oluşturuyor. Dolayısıyla seçilmiş bir insanla ilişkin konularla ilgilenirken, bir örnek olayın incelenmekte olduğumuz ayrıntısı gözden kaçırılmamalıdır. Özeli genelleştirmemek gerekir. Nasıl ki, her birimizin farklı fiziksel ve ruhsal özellikleri var; benzer biçimde hepimizin kendine özgü bir yaşam biçimi var.

Yanlışlar ve doğrular konusunda başka insanlara nasihat verebildiğimiz halde, sözü edilen hataları kendi yaşamımızda tümüyle sonlandıramıyoruz. Bunu söylerken sadece hepimizin kendimize özgü hatalarımız olabileceğini ve bunlara ilişkin farkındalık geliştirebileceğimizi, ama çözmenin hiç de söylendiği kadar kolay olmadığını vurgulamak istiyorum. Terzinin kendi söküğünü dikemediği gibi; başka insanlara yönelttiğimiz öğütlere karşın, kendi sorunlarımızla ‘gayet mutlu bir şekilde’ yaşamayı sürdürebiliyoruz. Böyle durumlarda öğütçülerin de başka öğütçülere ihtiyacı olabiliyor demek ki…

Her insan, bir yaşam birikimi ve deneyimi hazinesidir. Olumlu veya olumsuz her deneyim, bizim için ışık veren, aydınlatıcı bir rehber olur. Önemli olan, kendi yaşadıklarımızdan deneyimlerimizden doğru dersleri kendimizin çıkarabilmesi ve bu dersin değişime neden olabilmesidir. Eğer hocamızın söyledikleri, bizim daha iyi bir yaşama doğru yürümemiz için yardımcı oluyorsa, biz de onun hatalarını işaret edebilir ve ona katkı koyabiliriz.

Kişinin alışkanlıkları, korkuları ve asla vazgeçmediği ön kabulleri kişisel gelişimin ilerleyişinin önünü kesiyor. Kendini bilmeyen –kendi alışkanlık, korku ve takıntılarının bilincinde olmayan– kişi kendini değiştirmeyi ve geliştirmeyi ancak bir noktaya kadar başarabiliyor. İlerleme; korku, alışkanlık ve takıntılarla yüzleştiğinde kişisel ilerleyişin duraksadığına, hatta geri dönmeye başladığına tanık olabiliyoruz. Bizim için önemli kişisel örneklerde ise ‘bir ileri iki geri’ yürüyüşü görmek gerçekten üzücü oluyor. Hatasız bir yaşam mümkün değil. Shakespeare’in dediği gibi; “Korkaklar ecelleri gelmeden birkaç kez ölürler, cesurlar ölümü bir kez tadarlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gürcan Banger Arşivi