HIRSIZ

Eski zamanlarda, at arabasıyla ormandan geçen bir tüccarın yolunu hırsız kesti.


“Ya paranı ya canını!” diye bağırdı hırsız. Elinde kocaman bir tabanca tutuyordu.

“Neyim var neyim yok, hepsi senin olsun” diye yalvardı yolcu, “ama lütfen bana zarar verme.”

Hırsız adamın bütün parasını aldıktan sonra tam oradan uzaklaşmak üzereydi ki, soyulan adam ona dönüp bir ricada bulunudu:

“Bana acı lütfen! Bu kadar zamandır ticaret için yollarda gezdim, şimdi eve dönüyorum ama elimde beş kuruş para yok. Mahallemdeki insanlara maskara olurum. Eminim, benim ticaretimde beceriksiz olduğuma karar verecekler, soyulduğuma inanmazlar.”

“İyi de” diye sözünü kesti hırsız, “Benden ne istiyorsun?”

“Hani diyorum ki, bu soygunu onlara anlattığımda elimde bikaç delil olsa. Paramı sana vermeden önce mücadele ettiğimi gösteren deliller. Mesela, bana iyilik yapıp şapkamda iki kurşun deliği açar mısın?”

Hırsız adama acıdı ve şapkasına iki el ateş edip isteğini yerine getirdi.
“Hazır silahı kullanıyorken, arama da iki delik açar mısın hırsız bey?” diye yalvardı tüccar.
Hırsız bu isteğe de uydu ve arabaya iki el ateş etti. Tam gitmek üzereydi ki, yolcunun korkak bir sesle şöyle dediğini duydu:
“Şey, çok aptalca gelecek ama anlatacaklarımın daha inandırıcı olabilmesi için paltoma da iki el ateş eder misin?”
Hırsız peki deyip bunu da yaptı. Ama silahını son kez ateşlediğinde bütün kurşunlarının bitmiş olduğunu fark edemedi. Bu masumane ricalarıyla hırsızın kurşununun bitmesini sağlayan tüccar, bir hamlede kaptırdığı parasını geri aldı ve yoluna devam etti.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
AKTÜEL Arşivi