Ankara Yolundan geçerken dikkatimi çekti.

“EOSB Birinci Gelişim Bölgesi” tabelasını gördüm.

Tuhaf geldi bu isim bana ve şöyle düşündüm;

“Galiba okyanusu geçip, derede boğuluyoruz!”

+++

Şehir olarak yeni organize sanayi bölgesi kuruyoruz.

Ama gelin isme bakın, “EOSB Birinci Gelişim Bölgesi.”

Şu içine kapanıklık kafasından kurtulup, niye büyük düşünmüyoruz ki?

Doğu OSB, Odunpazarı OSB, Yunusemre OSB, Atatürk OSB şeklinde niye isimlendirmiyoruz?

+++

Hatırlayın, Celalettin Kesikbaş’ın vaatleri arasında ne vardı?

“Kobi OSB ismini Güney OSB şeklinde değiştireceğiz.

çünkü böyle şeyler hem o sanayi bölgesindeki firmalar için, hem de şehir için büyük bir prestijdir!”

Başkan Kesikbaş’ın tavrı doğru bir yaklaşım değil mi?

öyle ya;

Şehre girerken “DOĞU OSB” tabelası mı yoksa “EOSB Birinci Gelişim Bölgesi” tabelası mı şehri daha büyük, daha bir sanayi şehri gösterir?”

+++

Bu konularda Eskişehir olarak galiba hayli geriden geliyoruz.

Kütahya’ya girerken bile “2. OSB” tablasıyla karşılaşıyorsak, sanayi şehri Eskişehir’in bu tür konularda daha titiz davranması gerekir.

örneğin;

Yeni bölge Doğu OSB olsun.

Eski bölge (mevcut EOSB) Batı OSB olsun.

Kobi OSB’nin adı Güney OSB olsun.

Tüm bunlar, çok basit gibi görünebilir ama inanın değil.

Hem şehir, hem fabrikatörler için büyük bir marka değeri özelliği taşır!

“Hepi topu bir tabela” deyip geçmek ise, yaptığınız işi küçümsemektir.

Evet, bir tabela ama şehre de, sanayiye de, üretimizine de saygınlık katar!

Ama bunu farketmiyoruz şehir olarak.

O yüzden de başta; “Okyanusu geçip, derede boğuluyoruz” tabirini kullandım.

Sebebi belli;

Siz gidin havacılıktan, makine imalatına, gıdadan, tekstile kadar ülkeye pek çok marka çıkarın;

üretim bantlarınız hiç boş durmasın;

İhracatınız milyar dolarları aşsın;

Ama bir tabela yaptırıp, bunu anlatamayın!

Olacak iş mi?