Genel seçimler yaklaşıyor.
Seçimin varlığını hissetmesek de neredeyse kamuoyunda tanınan herkes “kendine göre” milletvekilliği adayı olma yolunda ilerliyor.
Herkesin kendisini milletvekili olarak gördüğü bu süreçte “kazanma” oranları ne olur dersiniz?
Bu noktada bazı hususlara dikkat çekmek istiyorum.
Muhtarlık seçimleri…
Bu seçimleri yabana atmayın!
Aslında “bireysel” olarak yarışılan tek seçim yerleri muhtarlıklardır.
Seçimler “partiden” bağımsız “adayın” kendisi üzerinden gider!
Aynı durumu siyasi partiler içerisinde söylemek mümkün değildir!
İktidardaysa bir parti ya da barajı geçebilecek kadar güçlüyse ilk üç sıraya “yoldan geçen vatandaşı” koyun!
Yine seçilecek, yine seçilecektir.
Bu konuda milletvekili adayı olacak kişiler başarıdaki kerameti kendisine bağlamasın yani!
Ülkemizde böyle bir gerçeklik var.
Genel seçimlerde sandığa gidildiği zaman “milletvekili” listesine bakmak kimsenin aklına gelmez!
Herkes ideolojisi üzerinden kendisine “ en yakın” partiye mührünü basar ve gider!
Ne kadar doğru bir yaklaşım tartışılır ancak böyle bir realite vardır!
Muhtarlar ise öyle değildir.
“Aday üzerinden” gidersin ve kazanmışsa da bu başarıyı “adayın kendisine” bağlasan haksızlık etmezsin!
Bu sebeple naçizane bir önerim olacak!
Listeler belirlenirken önce adayların mahallesini öğrenin!
Kendi mahallesi üzerindeki hakimiyetini, ilgisini bir kontrol edin!
Muhtar adayı yapsanız o mahallede kazanma oranı yüzde kaçtır?
Mahallesiyle iletişimi ne kadardır?
Kendi mahallesine faydası olamayacak bir ismin kente ya da ülkeye katkısı ne olur?
Sorgulayın!
Öte yandan…
“Senden muhtar bile olmaz” sözü yanlış aksettirilmiş bana kalırsa…
Muhtarlar mühimdir!
Ve onları yücelten bir cümle bulunmalıdır.
Çünkü…
Kendi mahallesine muhtar olamayan bir birey milletvekili olsa ne olur olmasa ne olur?
Öyle değil mi?