4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

TOPRAK YAŞAMDIR

    Geçen hafta, kırsal kesim de yaşanan erozyon, taş ocaklarının çevreye verdiği zararlar, ve kaybedilen çevre ve tarım alanları karşısında, Rahmetli Hayrettin KARACA’ yı ’ hatırladık.    
                 Rahmetli Hayretti KA RACA, yıllarca, her türlü gelişme ve üretimin, etkili çevresel koruma ile birlikte olacağına inandı ve halkı da inandırmak için de yıllarca mücadele etti. Erozyon ile  de ciddi mücadele verdi.
                  Rahmetli KARACA, torunlarımızın emaneti olan toprakların korunması için, her platformu kullandı ve hiçbir fedakârlıktan da kaçınmadı. Bu alandaki çalışmaları ile de tüm kesimlere örnek oldu. 
                 Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı (TEMA) Onursal Başkanı Rahmetli Hayrettin KARACA’ nın, TEMA Vakfı Eskişehir Temsilcilerinden, Sayın Halil GÜNGÖR’ le birlikte ,Valilerimizden Sayın Mehmet KILIÇLAR’ı ziyarette, “Gerçekleştirmeyi düşündüğümüz 70’e yakın projemiz daha var. Yeni nesilden çok umutluyum. Bilinçli ve toprağı çok seven gençlerimiz var. Onlar, Türkiye’nin erozyonla mücadelesinde çok büyük katkılar sağlayacaklar ve ülkemizin toprağını güçlü kılacaklardır” sözleri ile gençlere olan güvenini paylaşmıştı.
                Ayrıca 1,Ali Numan Tarım Kongre ve Fuarında, TEMA Şeref Başkanı Rahmetli Hayrettin KARACA, milli ekonominin temelinin ziraat olduğunu, toprağın gücü kaybolduğunda,  hiçbir teknolojinin işe yaramayacağını söyleyerek, bir gerçeği kamuoyu ile paylaşmıştı.
           TEMA Vakfı ve Karaca Arboretumu’nun kurucusu, Toprak Dede olarak bilinen, Rahmetli Hayrettin KARACA, 97 yaşında, hayata gözlerini yumdu. Cenazesinde bir tek devlet görevlisi yoktu ama TEMA’ nın,  her icraatında, ülkemizde yapılacak her ağaçlandırma ve erozyonla mücadelede, süreli  hatırlanacak, saygı, minnet ve rahmetle anılacaktır.     
              Ülkemizde,  çevreyi ve tarım alanlarını korumakla görevli kurum/kuruluşlar ve kişi/kişiler TEMA gibi aynı özeni göstermedi.  Tarım alanları, imara açılarak yok ediliyor.
           Halbuki Anayasa’nın 44. maddesinde, ‘Toprağın verimli olarak işletilmesini korumak ve geliştirmek’; 45 inci maddesi de, ‘…tarım arazileri ile çayır ve meraların amaç dışı kullanılmasını ve tahribini önlemek’; Devlet’in görevleri arasında gösterilmiştir
           Bu nedenle de, tarım alanlarını yok etmek, Anayasal suçtur.
              DSİ tarafında işletmeye açılmış,  2. 072.571 hektar sulama alanının 179.737 hektarlık kısmı, imarlı veya imarsız yapılaşmalarla, tarım dışı bırakılmıştır. Hâlbuki bu topraklar, 1. sınıf tarım toprağı vasfındadır. Sulama ve drenaj tesisleri yapılmış, kısmen yılda iki gün ürün alınan topraklardır.
               Bu şekilde yok olan tartım alanları, Bursa, Eskişehir, Manisa, Tokat, Bolu ve Mersin sulama alanlarına eşit alanlardır.
                Şu bir gerçek ki, devlet kuruluşları, valilikler ve belediyeler, tarım alanlarını iskâna açarak, hem sulama tesislerini, hem de tarım alanlarını yok ediyorlar. En üzücü taraf ise, bu alanları korumakla görevli üst dereceli kamu yetkilileri ve medya, yapılan tesislerin temel atma törenlerine ve açılışlarına katılıyor, hamasi nutuklar atıyorlar…
                    Ülkemizde, bir yandan ovaların sulaması için baraj ve sulama kanalları inşa edilirken, diğer yandan sulaması öngörülen, tarım alanları, üzerine konut ve sanayi tesisi inşaatına izin veriliyor. 
                Belediyeler ise, yapılmış olan sulama tesislerinin yol geçişlerine mani oldukları gerekçesi ile kaldırılmalarını talep edebiliyorlar. Tesisleri yıkılıp kaldırılması için de  milyarlarca lira harcamak durumda kalıyorlar.
                    Ayrıca Dünya Bankası Başkanı Zoellick, gıda fiyatlarının son 3 yılda, ikiye katlanmasının yoksul ülkelerde geliri düşük 100 milyon insanı açlık tehlikesi ile karşı karşıya bıraktığını söyledi.
                   Tablo, tam bir felakettir. Önümüzdeki yıllarda dünyada, en büyük tehlike, açlık ve susuzluktur.  Dünya’ da, açlık ve susuzlukla ilgili tedbir alınmaz ise, bu iki unsurla ilgili savaşlarda, kaçınılmaz olacaktır.                       .
                  Ülkemizde ve Eskişehir’ de, tarım alanlarının korunması hususunda,  acil önlemlerin alınarak hayata geçirilmesi şarttır. O nedenle de Eskişehir’de tarımsal araziler, mutlak tarımsal sit alanı olarak belirlenmeli, arazi veya toprak koruma meclisleri oluşturulmalı, alan veya arazi kullanımında, ÇED yönetmeliği hükümleri mutlaka uygulanmalıdır.                 
                  Eskişehir’de, yanlış kentleşme sonucu, ülkemizin en verimli ovasını yok edildi.  Hiç olmazsa elde kalan tarım alanları, mutlaka korumalı ve tarım ürünlerinin sanayinin motoru olması için de projeler üreterek hayata geçirmelidir.
                  Türkiye ve Eskişehir’de, tarım alanları ve çevre mutlaka korunmalıdır. Çünkü tarım alanlarını ve çevreyi yok etmek ve amaç dışı kullanmak,   torunlarımıza ihanet olup, onları açlığa mahkûm etmektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi