Sürekli buradan soruyoruz, şehrin depreme hazır olup olmadığını…

Ve her sorduğumuzda, yanıtsız kalıyoruz.

Oysa bu konu geçiştirilemeyecek, halının altına süpürülemeyecek, görmezden gelinemeyecek kadar hayati bir mesele.

üstelik etrafı büyük depremler üretecek faylarla çevrili bir şehirde yaşıyorsanız.

Bu nedenle sık sık yinelediğimiz çağrılarda;

“Bu şehir depreme dair bir masa etrafında buluşmalı;

Yerel yönetimler ile hükümet güçlerini buluşturmalı ve kent hızlıca depreme hazır hale getirilmeli” diyoruz…

+++

Ak Partili Murat özcan’ın siyasi tavrını bilir, çoğu zamanda takdir ederiz.

“Partim ya da şahsım” demeden önce ülke ve kentin çıkarlarını ön plana koyabilen nadir siyasetçilerdendir.

Bu yüzden hala partisinin tabanından büyük teveccüh görmeye devam etmektedir.

Bu tavrı, çoğu kez de meclis toplantılarında kendisini gösterir.

Eskişehirspor’dan tutunda, son Kalabak Krizindeki yapıcı tutumları söylediklerimizin en büyük örneğidir.

“Şehrin markası yitip gitmesin” diyerek bir Ak Partili olarak verdiği tavsiyeler hala herkesin takdirindedir.

+++

Mesele deprem olunca da, önceki günkü büyükşehir meclisinde yeniden önemli bir girişimde bulunmuş özcan…

Meselenin siyasi tarafının olamayacağı gerçeğini meclisin önüne koyup;

“Bu gerçekle hep birlikte yüzleşip, hep birlikte tedbir alalım.

Bir masada oturup, bu konuyu enine boyuna konuşalım” türünden bir konuşma yapmış.

İşte böylesine yapıcı konuşmalar her zaman akla uygun olduğu için, bu çağrı meclisten anında yanıt bulmuş.

Başkan Büyükerşen’de, özcan’ın bu çağrısına yeşil ışık yakıp teklifi için teşekkür etmiş.

Hatta ve hatta “Gerekirse Şehircilik Bakanlığı ve Büyükşehir Belediyesi’nin sivil toplum kuruluşları temsilcilerinin katılımıyla genel bir görüşme yaparak bir komisyon kursak da kolları sıvasak isabetli olur diye düşünüyorum” ifadelerini kullanarak, böyle bir birliktelik için harekete geçilmesini de tavsiye etmiş.

+++

Eskişehir siyaseti her zaman çetin olur.

çünkü taraflar epeyce güçlüdür ve bu güçlerini ortaya koymak ister.

Bu nedenle atılan her adım bin kat daha fazla tartılır;

Yapılan hamlelerin kime nasıl yarayacağı, kime yaramayacağı fazlasıyla elekten geçirilir.

Eğer siyaseten bir adım atılacaksa, aynı partiden, aynı görüşten dahi olsa bir başkasının ekmeğine yağ sürüyorsa o adım asla atılmaz!

Bu işten belki toplumun zarar görme ihtimali olsa bile, bazı siyasiler “Bu iş karşı tarafa yazar” mantığıyla kılını bile kıpırdatmaz.

Bu konuda pek çok örnekler yaşadık, gördük, görüyoruz…

Bundan sonra da bu türden siyasi hamleler ya da hamlesizlikler görmeye devam edeceğiz.

Ancak!

Şehir için sorumluluk alanlar, tıpkı Murat özcan örneğinde olduğu gibi;

“Siyasi farklılıkları kenara koyarak, şehir için çalışma isteğinde olanlar” bu şehirde farklı kategoriye konulmaya devam edilecek.

Büyükerşen’in bu çağrıya yanıt vermesi, olumlu karşılaması da zaten Büyükerşen’in bugüne kadar şehir halkından neden bunca tevevvüh gördüğünün ispatı değil mi?

“Şehrin çıkarı, menfaati varsa, mantıklı yanı bulunuyorsa Büyükerşen’in tüm siyasi fikrini kenara koyarak bu şehir için adım atacağı” inancı şehir halkında boşuna yerleşmedi!

+++

O halde…

Konu depremse, kentin güvenliği, şehir halkının menfaatleri ise, bu adımı kim atarsa atsın alkışlarız.

Tıpkı önceki gün Büyükşehir Meclisi’nde özcan ve Büyükerşen’in ortaya koyduğu tavrı alkışladığımız gibi…

çünkü gösterdikleri duruş, şehrin ortak sorununun çözümüne dairdir.

Mecliste bu yaşananların bizce siyasi bir yorumu dahi olamaz.

Ancak ve ancak toplumda oluşturduğu algı olur…

Vatandaş, deprem karşısındaki bu birlikteliği yaratanları ancak “Helal olsun” diye karşılayıp, başının üzerine koyar…