Yaratıcı kent fikri

Yerel seçimler geldi, geçti. Kent hayatı yavaştan normalleşmeye başlayabilir; –sürmekte olan ekonomik sorunları ve yaşam-geçim problemlerini de unutmadan– sosyal ve kültürel kent konularına dönebiliriz. Bir süredir kentte sanat konulu bir yazı yazmak istiyordum. Biraz daha odaklanırsam, sanatın her alanı üzerine görüş belirtmekten daha çok edebiyat üzerine odaklanmayı düşünüyordum. Kentimizde sanat ve kültür odaklı bazı sivil toplum kuruluşları var. Yerel yönetimler de sürdürülebilir biçimde olmasa da; edebiyat ile sanatın diğer dallarına ilgi göstermeye gayret ediyorlar. Özellikle edebiyatın bazı alanlarında eserler üretme çabası içinde olan sanatçılar var.

Sanırım; şiir, edebiyat dalları arasında özel bir ilgi görüyor. Az sayıda da olsa öykücüler ile roman yazarları da kentimizde yaşıyor. Böyle bir yazı kurmaya çalışırken, aklımda olanlardan biri, hızlı bir gelişim gösteren bu kentin sanat ve edebiyat alanında biraz düşük tempolu ilerlediği yönü idi. Kentin sanat ve edebiyat yaşamının nasıl geliştirilebileceği konusunda kendime sorular sormaktaydım.

Sorularımın odak noktasını, tek tek bireylerin kendi düşük tempolu sanat yapma gayretlerini sistemli bir üretime dönüştürme fikri üzerine kurgulamıştım. Sıradan şiir veya öykü okuma günleri ya da ünlü kabul edilen kişinin konuşmaya çağrılmasının ötesinde yapılabilecekler olmalıydı. Böyle bir süreci düşünmeye çalışırken Charles Landry’den söz etmeden geçmek olmaz.

Charles Landry, 1948 yılında doğmuş; İngiltere, Almanya ve İtalya’da eğitim görmüş. İsminin bilinmesi ise özellikle “Yaratıcı Kent: Kentsel Yenilikçiler İçin Araç Kiti (Creative City: A Tookit for Urban Innovators)” isimli ve 2000’de basılan kitabından kaynaklanıyor. 2006’da basılmış “Kent Yaratma Sanatı (The Art of City Making)” gibi başka kitapları da var. Bunlara 2019’da “Yaratıcı Şehre İleri Düzey Giriş (Advanced Introduction to the Creative City)” eklenmiş. Sadece yaratıcı şehir kavramına odaklanarak burada birkaçını saydım; kuşkusuz, çok sayıda başkaları da var.

1978 yılında yaratıcılık, kültür ve kentsel değişim konusunda çalışmalar yapan Comedia isimli düşünce birimini (think tank) kurmuş. Landry, yaratıcı kent kavramını 1980’li yıllarda kurgulamaya başlamış. O dönemde dikkati çeken önemli ekonomik ve sosyal değişimler Landry’de yaratıcı kent fikrini oluşturmuş.

2010 Nisanında bir konferans vermek üzere Türkiye’ye (İstanbul’a) gelen Landry için yapılan takdimden bir alıntı yapmak isterim: “Son 20 yılda kentler ve bölgeler önemli ölçüde değişim gösterdi. Barcelona, Melbourne, Chicago veya İstanbul'un yeniden yaratımları bu değişimi sembolize etmekte… Dünyanın her yerinde değişik büyüklükteki kentler, küreselleşmenin şiddeti ve kentsel hiyerarşideki değişimler nedeniyle derin bir dönüşüm süreciyle karşı karşıyalar. Her kentsel-bölge ekonomisini bilgi yoğun bir zemine taşımak ve kendisini küresel alanda merkeze yerleştirmek için, amacını ve rolünü gözden geçirmek, bu yeni yapılanmada kaynaklarını yeniden tanımlamak zorunda. Bu süreçte kaynaklar-başta kültür, yetenek ve yaratıcılık olmak üzere- yeniden değerlendirilmekte. Bu bağlamda, bir zamanlar çelik, kömür veya sınai yetkinlik nasıl geçer akçe idiyse, yaratıcılık kaynakları da bugün aynı rolü oynamakta.

Landry, 'Kentlerin geleceğinde yaratıcılığın, kültürün, kültürel mirasın, sanatın, tasarımın veya kültür altyapılarının değeri nedir?' sorusunun geçerliliğini yitirdiğine dikkat çekmekte. Şimdi sorulması gereken şudur: 'Kültürü, tasarımı, kültürel mirası, sanatı veya kültürel altyapıyı düşünmemenin bedeli nedir?'

Sanayi kenti, donanıma odaklanan bir düşünce sisteminin ve 'mühendislik kültürünün’ ürünüdür. Buna karşıt olarak bir 'yaratıcı kent' meydana getirmek; her türlü somut ve somut olmayan değeri tanımlama, kullanma ve öne çıkarmaya odaklanmakta, kenti bu değerler sayesinde kalkındırmaya çalışırken aynı zamanda kentlilerin refahını yükseltmeyi amaçlamaktadır.

Yaza doğru yol alıyoruz. Sıcak hava yazdan önce geldi. Buna yerel seçimlerin ve Ramazan ayının sosyal-kültürel durgunluğu eklendi. Muhtemelen hayli sıcak geçecek yaz ayları sonrasında, Eylül-Ekim ayları ile birlikte kentin kültürel yaşamı tekrar eski canlılığını bulur. Bu süreçte özellikle edebiyat alanında çalışanların birlikteliği ve yaratacakları sinerji yenilenecektir. Her kentin kültürel yaratıcılık ve edebiyat alanlarında alması gereken yollar ve geçmesi gereken aşamalar var.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gürcan Banger Arşivi