Yeni Teknolojik Şartlarda Fikri Mülkiyet

Fikri mülkiyet, bir zihinsel ve düşünsel çalışmanın sonucu üzerinde kullanım haklarının mülkiyeti olarak tanımlanmaktadır. Fikri mülkiyet hukuku; ilki, fikir ve sanat eserleri için telif hakları ve ikincisi, sınai mülkiyet hakları olmak üzere iki ayrı bölümde sınıflandırılır. Sınai mülkiyet hakları ise patentler, faydalı modeller, tasarımlar, markalar, coğrafi işaretler, elektronik yonga tasarımları, yeni bitki çeşitleri ve biyoteknolojik buluşlar gibi alt dallara ayrılır.


 


Fikri mülkiyet hakları ile ilgili olarak iki kritik noktadan söz edilmeli. Kritik noktalardan birincisi; bilginin mülk olarak edinilebilecek (yani parayla satın alınması gereken) bir meta olduğu fikridir. Bu savın arkasında; kişilerin, bilgiyi üretmek için harcadıkları emeğin sonuçları üzerinde hakları olduğu yaklaşımıdır.


 


Hâlbuki bugün dünyada fikri mülkiyet bağlamında üretilmiş hiçbir bilgi, onu üretmiş görünen kişi veya topluluğun bağımsız yaratısı değildir. Bilgi, toplumsal özelliği olan ve önceki çalışmalar üst üste eklenerek üreyen bir soyut varlıktır. Hiçbir bilgi parçası kendi başına üretilmemiştir. Birlikte üretilmiş olanın, bireysel olarak mülk edinilmesinin bir ‘hak’ kabul edilmesi sorgulanmaya değer bir konudur.


 


Her ne kadar İnternet ve kitle kaynak (crowdsourcing) sayesinde kitlelerin fikir üretme, tasarım ve üretim süreçlerine daha fazla katılmaları mümkün olsa da, bilgi üretim süreçlerinin ivmelenmesinin veya İnternet ile bilgiye erişmenin kolaylaşmasının gözlerimizi kamaştırmasına izin vermemek lazım. Kapitalist sistem; havayı da, enformasyonu da kendi modeline dönüştürmekte yetkinliklerini geliştirmeye devam ediyor.


 


Yeni Dünya ve Fikri Mülkiyet


Endüstri 4.0çatısı altında sözü edilen yeni ve evrimleşen teknolojilerin yarattığı en büyük farklılık, başta iş-işletme kültürü olmak üzere pek çok kavram ve kurumu yeniden tanımlanmaya zorlamasıdır. İnovasyon olgusunun yaygınlaşmasını da teknolojinin itici güç olmasıyla birlikte aynı bağlamda ele almak gerekir.


 


Teknolojik gelişmelerin fikri mülkiyet ile ilişkilendirilebilecek birkaç etkisi var. Birincisi; koordinat ölçme (CMM), üç boyutlu tarama ve üç boyutlu yazıcı gibi gelişmiş tasarım ve üretim teknolojileri ile fiziksel ürün kopyalama kolaylaştı. Böylece bir kişinin bir ürünü kendi iş veya yaşam ortamında kopyalaması ve tekrar üretmesi mümkün hale geldi.


 


Bir anlamda müzikte veya kitapta yaşanan dijitalleşme ve kolay kopyalama yaklaşımının fiziksel ürünler için de geçerli olmaya başladığını söyleyebiliriz. Günümüzde fikri mülkiyet konusu olan sanatsal eserlerin başına gelen kopya gerçeğinin fiziksel ürünlerle de giderek daha fazla oranda yaşanacağını öngörmek kehanet sayılmaz. Bu durum, zorunlu olarak yeni bir fikri mülkiyet modelinin geliştirilmesini zorunlu kılıyor.


 


Diğer yandan İnternet’in yaygınlaşması, ağlar sayesinde bilginin kolay dolaşır hale gelmesi ve Büyük Veri teknolojisi gibi gelişmeler enformasyonun ağ üzerinden kopyalanmasını imkânlarını genişletti. Ayrıca İnternet olarak isimlendirilen dev ağın sadece sıradan bir kullanıcının gördüğü yüzün çok ötesine doğru gelişmiş olduğunu da hatırlamak gerekir. Uzunca br süredir İnternet, aynen insan ilişkilerinde olduğu gibi kendi derin kayıtdışı dünyasına sahiptir. Bu dünyada yasalara ve kurallara uymayan pek çok faaliyet (özellikle ticaret) yer alabilmektedir.


 


Teknoloji ve sanayi ilişkisi 18’inci yüzyılda ortaya çıktı. 2000’li yıllara kadar bu ilişkide teknoloji evrimleştiren bir rol oynadı. İçinde bulunduğumuz dönemde ise teknoloji, alışageldiğimiz kavram ve kurumları zorluyor. Dünün anlayışı ile ‘idare etmek’ mümkün değil. Bu bağlamda fikri mülkiyeti de yeniden ele almak gerekiyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gürcan Banger Arşivi