Fıkra bu ya…
Eskiden minibüs, otobüs yok, olanlar da her yere gitmiyor.
Bir genç şehre inecek bu yüzden de çıkmış yola…
Rast geldiği bir kamyonu durdurup şoför mahalline oturmak istemiş.
Kabul etmiş şoför.
Yolculuk sırasında da bu delikanlı, amcasının tarlasının önünden geçerken durdurmuş kamyonu.
Kamyon şoförüne orada durup beklemesini, zira hemen amcasını görüp geleceğini söylemiş.
Bunun karşılığında da kendisine 25 kuruş vereceğini dile getirmiş.
Tüm bunlardan sonra şoför dayanamamış elbette…
“Ohoo, hem şoför mahalli, hem 25 kuruş, hem de şurada inip amcamı görüp gelecem!”
+++
CHP son günlerde epey karışık!
Seçimin daha ertesi günü “kongre” diye tutturan bir grup çıktı ortaya…
Hemen il yönetiminin kapısını çaldılar.
“Bizi kongreye götürün” dediler.
Seçimden zaferle çıkmış bir örgüt, aldıkları bu talep karşısındaki şoku büyük ihtimal en az bir hafta üzerlerinden atamamıştır!
+++
Neyse…
31 Mart’ta belediyelerine belediye katan CHP yönetimi meseleyi genel merkeze taşıdı.
“Biz neyle uğraşıyoruz, bunların derdine siz bakın!” dercesine bir hamle yaptılar.
Kongre isteyen grup boş durur mu?
İl yönetimi yerine kayyum atanması için mahkemeye başvurdular.
“Yasa var, tüzük var, buna rağmen kongre yok!” diye mahkemeden karar beklemeye koyuldular.
+++
Süreçte işler nasıl gelişir bilinmez.
Ancak seçimin ertesi günü genel kurul istemek bize bir hayli manidar geldi!
“Yangından mal kaçırırcasına” yapılan bu talep, belki de doğru bir beklentiyi yanlış bir yola sürükledi.
Ortada henüz bitmemiş bir seçim varken;
İstanbul gibi bir seçim yeniden yapılacakken, bu tarafta genel kurul hesapları yapmak pek çok partiliyi de rahatsız etti.
Süreç işledikçe rahatsızlık yaratmaya da devam edecek gibi duruyor.
Zira gruplar arasındaki mücadelenin daha da sert eseceğini şimdiden görüyoruz.
Yani teşkilatlara göz öldüren gruplar arasında yine kıyasıya bir rekabet yaşanacak.
CHP’de bilindik manzaralar yine değişmeyecek.
“Parti içi demokrasi” adı altında herkes birbirini yemeye devam edecek.
+++
Söylemek istediğim şu…
Daha seçimin bir gün sonrası koltuk kapma telaşına düşen CHP’deki kavgalar, CHP’nin hiç değişmeyeceğini açıkça gösteriyor.
Yani parti içi kavgalar, birbirinin kuyusunu kazmalar, koltuğa kurulma planları içinde gruplaşmalar falan…
CHP cenahında değişen bir şey yok anlayacağınız…
2024’e kadar da değişmeyecek…
Kimse kusura bakmasın ama böyle bir parti yapısı da olası bir seçimi sağlıklı biçimde geçiremeyecektir.
Bugün “senin delegen, benim delegem” diye kavgaya tutuşanlar;
Yarın “Senin adayım, benim adayım” diye birbirinin boğazına sarılacaktır.
Bu nedenle “İyi ki başkanlar var Eskişehir’de” demekten kendimizi alamıyoruz.
Hem seçim kazanıyorlar, hem de CHP’nin daha çok kırılıp dökülmesini önüne geçiyorlar.
CHP’de siyaset edenler ise, seçim günü geldiğinde başkanların yaptığı listelere de “örgüt yok sayılıyor” diye itiraz ediyorlar.
Yani CHP’de siyaset yapanların mantığı, fıkradaki genç delikanlının mantığından bir türlü dışarı çıkamıyor…
çıkacağa da hiç benzemiyor…