Anneler Günü İçin

Sivil toplum alanında verdiğim seminerler ve yaptığım sunular sırasında sıklıkla tekrar ettiğim bir konu var. İzleyicilere; sivil toplum kuruluşlarına yeni katılımlar olmadığı konusundaki şikâyetlerle ilgili olarak “Katılmıyorlar, demeyin. Katamıyoruz şeklinde düşünün” tavsiyesinde bulunuyorum. Bu yaklaşımın, özellikle genç insanlar konusunda önemsemesi gerektiği kanaatindeyim.

Bugünün genç kesimleri ile örneğin 1960’lı ve 1970’li yılların genç kuşakları arasında çok ciddi kültürel farklılıklar var. Bir yandan dünya değişirken, diğer yandan ülkemizin ekonomik, sosyal ve kültürel alışkanlıklarında da ciddi değişimler oluştu. Bundan 40-50 yıl öncesinin bakış açıları ile güncel paradigmaları yakalamak mümkün değil.

Yarın 8 Mayıs. Bu yılın Anneler Günü. Bu özel gün vesilesi ile yazacağım bir yazı, benim duygusal yaklaşımım yanında muhtemelen kendi kuşağımın bakış açısını yansıtacak. Kendimi, dünyaya bakışımın ve duygusal algı modelimin oluştuğu o yoğun süreçten koparmam –tüm ‘okumuşluk esaslı’ gayretlerime rağmen– mümkün olmayabilir. Ama bu değerli gün vesilesi ile bugünün genç kuşağında Anneler Günü’nün nasıl algılandığını anlamakta yarar görürüm.

Bu yıllarda genç kuşaklar hakkında bilgi edinmek isterseniz; bunun kolay ve hızlı yollarından biri, İnternet ortamında sosyal medya sohbet ve iletişim ortamlarını incelemektir. Genelde ‘gizli–saklı’ olmanın verdiği rahatlıkla yazılan bu ortamlarda adeta insanların, bu özel örnekte genç insanların içleri dışlarına çıkıyor. Toplumun tümü yansıtılmasa da, gelişen eğilimler konusunda ipuçları yakalamak mümkün oluyor.

İşte; size bu forumlardan yansıyan, imlayı fazla değiştirmeden bazı ‘Anneler Günü’ algıları… Şu yazı, “Anneler Günü nedir?” sorusunu cevaplayıp bir gerçeği tespit ederken bir yandan da bir itiraf içeriyor: “Anneye çiçek böcek hediye edilip asla tutulmayacak olan sözlerin verildiği gün…”

Bir başkası, sorunun cevabını şöyle özetlenmiş: “tarihi yaklaştıkça ‘olum, ne alcaz hakkaten’ sorularının sıklaştığı ama hediye olarak genelde cumartesi günü akla gelen şeyin alındığı özel gündür.” (Türkçe yazım kuralsızlığını değiştirmedim. Çünkü bozuk bir Türkçe kullanımı bu ortamların özelliklerinden bir diğeri…)

Bir başkası ise daha acımasız… Belki de kendi ruhunun bir özelliğini yansıtıyor: “erkeklerin kadınları kandırmak için bulduğu bir gün.” Bu tür bireylerden oluşan bir topluma kadın–erkek eşitliği, insani hak ve özgürlükler ile toplumsal cinsiyet konularını öğretmeye çalıştığınızı bir düşünün!

Tüketim toplumunu eleştirenler de var: “tüketime dayanan kapitalist ekonominin bir getirisi olan hediye pazarlama günü.” Bir başkası “kapitalizmin tüketim kültürüne sunduğu bir gün” olarak değerlendiriyor. Haksız da sayılmazlar. Bu özel günlerde tüketme duygusu öyle bir pompalanıyor ki, arada bu vesileyi gerçekten kutlamak isteyenler de ‘kurban’ oluyorlar. Tüketim toplumunun sayısız kurbanlardan bir kurban oluyorlar.

Bir başkasının yaklaşımını, tüketim toplumu konusundaki tüm rahatsızlığıma rağmen doğrusu ben de beğendim. Şöyle diyor: “annemize hediye almak için iyi bi bahane.. her zaman alsak, aslında.. ben doğum günlerimde alıyorum mesela, benim için onca acıya katlandığı için, beni büyüttüğü, hep karşılıksız sevdiği için...”

Bu özel günde ne yaparsınız, bilemem. Ama anneniz sağ ise, yanına gidebiliyorsanız veya telefonla ona erişebiliyorsanız; halini hatırını sorun, gönlünü alın. Bunu yapamayacağınız günler olacaktır. Çocuklar için anneleri çok önemli ve değerlidir. Anneler için de çocukları öyledir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Gürcan Banger Arşivi