Bayram günleri geçti, akıllarda ne kaldı

Kurban Bayramı geride kaldı.

Bayram boyunca gerçek anlamda bayram yapan, bayram sevinci yaşayan var mı ki?

Bilemiyoruz…

Ancak varsa bile toplumda küçük bir azınlığı oluştururlar.

Toplumun ezici çoğunluğu için bayram gelse ne gelmese ne… Bayram yapacak halleri yok.

Bayramlar için ‘’birlik ve beraberliğin pekiştiği, kırgınlıkların bir kenara bırakıldığı, sevgi ve hoşgörünün hakim olduğu günler’’ denilir.

Keşke öyle olsaydı.

Ülkeyi yönetenlerin açıklamaları ortada…

Sevgi ve hoşgörüden eser yok.

Toplumsal gerginliği azaltacak bir söylem olmadığı gibi tam aksine gerginliği daha da tırmandıracak söylemler arka arkaya sıralandı.

İnsanın içi kararıyor.

Sabaha karşı yapılan baskınlarla gözaltına alınan, kaçma olasılıkları olmadığı halde tutuklanıp cezaevlerine doldurulan onlarca insan var.

Çocuklarından, sevdiklerinden kopartıldılar.

Bayram öncesinde tutuksuz yargılanmalarına karar verilip bırakılsalardı ne olurdu?

Kıyamet kopmazdı.

Borsa batmaz, döviz fırlamazdı.

Tam aksine insanlar sevdiklerine kavuşur, adalete yönelik oluşan derin kuşkular biraz olsun azalırdı.

Ne yazı ki, o da yapılmadı.

Böylesi bir ortamda bayram sevinci değil vicdan sızlaması yaşanır.

Her bayramda olduğu gibi bu bayramda da yine ‘’trafik canavarı’’ karayollarında kol gezdi.

Bayramı zehir edecek kazalar yaşandı.

Çok sayıda can gitti.

Yaralananların sayısı yüzlerce ile ifade ediliyor.

Yazık ki ne yazık…

Bu bayram, karayollarında kol gezen yalnızca ‘’trafik canavarı’’ değildi.

Onun yanı sıra bir de ‘’ceza tuzağı’’ olarak tanımlanan bir uygulama vardı.

‘’Adım başı’’ denilecek kadar kısa aralıklarla radarlar yerleştirildi.

Belirlenen hız sınırlarıyla da ‘’radara takılmamak olanaksız’’ hale getirildi.

Bu uygulamadan ceza almadan kurtulan sürücü sayısı çok az…

Kurallara uyma konusunda son derece titiz olan sürücüler bile ceza almaktan kurtulamadı.

Ceza hasılatı çok yüksek…

Sürücülerin canı fazlasıyla yandı.

Peki, kaza konusunda olumlu bir değişiklik oldu mu?

Ne gezer…

Bu arada karayollarında ‘’Melodili Yol’’ uygulaması başladı.

İlk uygulandığı ulaşım hatlarından birisi de Ankara-Eskişehir Karayolu…

Belli koşullar yerine geldiğinde ‘’karayolundan müzik sesi yükselecek’’ imiş…

Belirlenen iki parça var.

Birisi Mozart’ın Türk Marşı, diğeri de Mehter Marşı…

Şu işe bakın…

Karayollarında her şey tamamdı da bir tek ‘’melodi’’ eksikti sanki…

Yahu bu ülkede hala ‘’Ölüm Yolu’’ olarak adlandırılan karayolları var.

Bazıları da Eskişehir sınırları içerisinde…

Yıllardır çok sayıda insanın canının gitmesine karşın bu yollara bir çözüm getirilmiyor.

‘’Ölüm Yolu’’ olarak adlandırılan karayolları dururken kalkıp ‘’melodili yol’’ uygulaması başlatıyorlar.

İnsan söyleyecek söz bulmakta zorlanıyor.

Aslında söylenecek çok şey var da neyse…

Bayram günlerinde insanlara bir huzur, bir iç rahatlığı gelmesi beklenir.

Türkiye’de bu ne mümkün…

Ne huzur var ne de içsel rahatlama… Yüzler de yürekler de iyice kararmış durumda…

Şu güzelim ülke ne hale geldi… Şu derin anlama sahip bayram günlerinde neler yaşanır oldu.

Yazık ki ne yazık…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Vedat Alp Arşivi