Bayram mı Gerçekten?



Toplumun zaman içinde geliştirdiği bir ortalama sosyal kültür var. Ama o toplumda devlet insandan fazla bir şey ise, siyasal erkin tercihleri bu kültürün şekillenip yönlenmesinde etkili oluyor. Türkiye’de bu yönlenmede inanç motifleri uzunca bir süredir çoğaldı. Dini bayramlar da tüm çelişen yönleriyle bunlar arasında…

Diğer yandan dini bayramların kuralları ve gerekleri açısından baktığımızda bunlarda öze ilişkin içerik farklılaşmasını gözlemiyoruz. Örneğin bayramların eksik kalan insani boyutu bunların başında geliyor. Barış, kardeşlik, dostluk, arkadaşlık, dayanışma, yardım, aile gibi kavramlar tüketim toplumunun rüzgârında büyük bir hızla yok oluyor. Bayramın dini vaveylası altında önce tatil geliyor. “Mübarek” sözcüğü ile başlayan sanal kutlamalar bir çırpıda soluğu deniz kıyısında alıyor. Öyle ki bu süreç, artık toplumun muhafazakâr veya çağdaş, hiçbir kesimini ayırt etmiyor.

Artık bayram, –hele ki yaz aylarına denk geldiyse¬– tatil anlamına geliyor. Zorlu geçmekte olan Covid-19 salgını ise bu anlama bir de ekonomiyi ekledi. Bayramın tatil anlamına gelmesi, insanların tatil vesilesiyle daha çok para harcamaları ve iç pazarın canlanma vesilesi olarak teşvik ediliyor. Tatil ve ekonomi derken sosyal dayanışma ve yardımlaşma anlamına gelebilecek sosyal ve kültürel değerler erozyona uğramaya devam eriyor. Geleneksel kültürü koruyup kolladıklarını iddia edenlerin ekonomi adına bayramı tatile dönüştürmeleri ise bir garip ironi vesilesi oluyor.

“Nerede o eski bayramlar!” demesek bile geçmişin bayram günleri bir film şeridi olup gözlerimizin önünden geçiyor. Bir zamanlar her bayram başlı başına bir koşuşturmaydı. Bayramın bir yanı şekildir. Yeni giysiler ya da önceki bayramdan kalan pek az giyilmişleri hazırlamalar, yemekler ve tatlılar, ziyaret koşuşturmaları, hediyeler... Bir bayram süresinin büyük çoğunluğu, gelen konuklara iyi hizmet etme çabası içinde geçer. Küçükler, büyük bir telaş içinde ziyaret edilmesi gereken listeyi tamamlamaya çalışırlar.

Öyle bir telaş vardır ki, ayrılan kısa ziyaret süreleri içinde söylenesi cümlelerin adeta ancak ilk yarısı söylenir, diğer yarısı bir başka bayrama kalır. Bir bayramın, hele ki bir dini bayramın özü, tatlı yemek ve çay veya kahve içmek midir yoksa bundan öte bir değeri var mıdır, bu durum pek anlaşılamadan bayram geçer gider.

Bir sosyal bayram her şeyden önce bir barış mesajıdır. Var olan yakınlıkların bir kez daha pekiştirilmesi vesilesidir. Kırgınlıkların giderilebilmesi için fırsattır. Bir başkasına karşı kabahat işlemiş olanın, özür dileyip barış yollarını açmaya çalışmasıdır. Kırgın ve kızgın olanın, kendisine uzatılan barış çiçeğini kabul edip özür dileyene tekrar kalbini açması günleridir.

Bayram günleri barışı, barışmayı sevmemiz ve kin ile kavgayı yaşamımızdan atmamız gereken özel zamanlardır. Kin ve kavga, yaşamımızda var olduğu sürece başka sorunların oluşmasını engellememiz mümkün değildir. Barış, hem kendimizin hem de çevremizdeki insanların geleceğe ve yaşama sevgiyle bağlanma aracıdır. Bayram ise barışı yakalamak için bize sağlanmış anlamlı fırsatlar demetidir.

Kendini, içindeki iyiliği ve güzelliği ifade edebilmek kimi zaman cesaret ister. Bayram günleri saydamlaşarak içimizdeki iyiliği cesurca gösterebileceğimiz özel dönemlerdir. Bayram, bir boy aynasıdır. Ona nasıl yaklaşırsan o da seni tekrar eder. Sevgi karşılığında sevgi bulur. Neşe, neşeyle karşılanır. Bayram, bire kırk veren verimli toprak gibidir. Karşıya uzattığın bir tohum tanesi, bir dolu insani zenginlik olarak sana döner.

Bayramın dini olan bir yanı var; ama sosyal olan yanı muhtemelen daha önemli. Bayram, dini bir şölen olmaktan çok; ortak insani ve sosyal değerlerin, anlamların, önemlerin hatırlanıp paylaşıldığı günler… Paylaşılanın paylaşıldıkça çoğaldığı, paylaşanın verdikçe zenginleştiği çok özel günler…

Aç kalmayan, yemek ısmarlamanın keyfini bilmez. Sevgisiz kalmanın acısını ve zorluğunu düşünerek, sevgiyi yakalayamamış insanların ruh ezikliğini akla getirerek bayramın lezzetini yaşayın. O zaman sevmenin, saygı duymanın, barışı paylaşmanın değerini çok daha kolay kavrayabiliriz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Gürcan Banger Arşivi