
Gürcan Banger
Bilgi Ekonomisi ve İş Modeli
Covid-19 salgını gibi uzun zamandır üzerinde çalıştığım yeni iş modelleri kitabım da bitmek bilmiyor. İş ekosistemi olarak pek de iyi bilmediğimiz bu konuda birkaç cümle paylaşmak benim için rahatlatıcı olabilir mi? Konuya kısaca dokunalım.
İnternetin hızlı ve yaygın hale gelmesi, bilişim donanımının gelişmesi ve yazılım alanındaki zenginleşme 1990’larla birlikte “Bilgi Ekonomisi” adı verilen yeni bir döneme yol açtı. İnişli çıkışlı bu süreçte bilişim, iletişim ve İnternet ortamında iş yapan firmaların sayısı hızla artmaya başladı. Bu firmaların çalışma biçimleri, örgütlenmeleri, işletme fonksiyonlarını yerine getirmeleri geleneksel olanlara göre farklılıklar taşıyor. 20’nci yüzyılın ortalarından bu yana mühendisliğin popüler kavramlarından biri olan Sistem Teorisi’nden de etkilenerek bu yeni çalışma tarzı “iş modeli” olarak isimlendirilen bir kavramı iş-işletme kültürüne dâhil etti. Kısaca söylersek iş modeli, bir işletmenin kendisine ve iş yapış biçimine sistem teorisi açısından bakmak anlamına gelir.
Yukarıda özetlediğim gelişmelere eşlik eden bir diğer konu ise inovasyon kavramının ortaya çıkışı oldu. İşletmelerin, müşterilerin ve pazarın yer aldığı büyük ekosistemde oluşan değişimler firmaların pazara ürün ve hizmet sunmalarında yeni imkânlar yarattı. İnovasyon; geçmişte pazarda bir değere ve varlık nedenine sahip olan bir şeyin yok edilerek yerine yenisinin gelmesini ifade eden değişime verilen isimdir. Bu şey, ekosistemde yer alan tüm unsurları –özellikle işletmeyi– etkileyen insani, sosyal, teknik, örgütsel, imalatla ilgili ve ticari değişim olabilir. Bu yenilik sayesinde işleri yepyeni yollardan yepyeni değerler üretecek biçimde yapmak mümkün olur.
Değişimin aynı alanda veya sektörde oluşması şart değildir; bir değerin bir yerde kaybolması sonucunda (veya ona eşzamanlı olarak) bambaşka bir alan veya sektörde yeni bir çözüm ortaya çıkabilir. İlginç bir nokta daha şudur ki; bir ‘yerde’ inovasyon ortaya çıktığında artık ne orada ne de bundan etkilenen başka alan ve sektörlerde eski biçimde iş yapmaya devam etmek mümkün değildir. Bir sektörde ortaya çıkan inovasyon diğer sektörleri de değişmeye mecbur tutar. Bu nedenle herhangi bir sektörde oluşan inovatif değişim başka sektörlerde oluşabilecek yenilikler açısından –bunu değerlendirebilecek girişimciler için– yepyeni iş fırsatları sunmaya adaydır.
Bilgi Ekonomisi Çağı’nın yenilik (inovasyon) fikri, geçmişten farklı olarak yeni ürün veya hizmet üzerine odaklanmaz. Artık yenilik anlayışı “iş modeli inovasyonu” üzerine kurgulanıyor. İşletme –geçmişteki gibi– pazara yeni bir ürün sunuyor olsa bile bunu iş-işletme sisteminin diğer fonksiyonlarındaki değişimler ile birlikte algılamak, yorumlamak ve kurgulamak durumundadır. Bu bağlamda iş modelinin varoluş nedeni, yeni iş (örneğin ürün veya hizmet) fikrini bununla ticari iş yapma becerisi ile birlikte ifade edebilmektir. Değişim unsurunu ticari iş yapma becerisi olarak ortaya koyabilmeye “ticari hazırlıklılık” olarak isimlendirebiliriz. Dolayısıyla Bilgi Ekonomisi Çağı’nda yeni bir ürün veya hizmet geliştirme becerisi kadar –belki de ondan daha fazla– firmanın “ticari hazırlıklılık” yeteneği ve performansı önemlidir. Burada içselleştirilmiş inovasyon kültürü, uyarlanma çabukluğu, esneklik ve sistemleştirme gibi beceri kavramlarından söz edebiliriz.
Ticari hazırlıklılık kavramına biraz daha yakından bakalım. Bir firmanın yeni fikirleri ekosisteme çıkarma konusunda kurumsal yeteneği nelerle ilgilidir? Yukarıda saydığım niteliklere ek olarak; birinci sırada işletmenin kendi ticari amaçlarına ulaşma konusundaki içsel yeteneğinin öngörülmesi gelir; İşletme, başarılı sonuçları öngörme konusunda ne denli beceriklidir? İkinci olarak; tasarlama ve yapma konusunda ne denli başarılıdır? Daha önemlisi; performansını ne denli doğru ve objektif değerlendirebilmektedir? Üçüncüsü; stratejisini belirlemekte ve bunu bir iş planına dönüştürmekte ne ölçüde başarılıdır? Bu üç soruya verilen cevapları işletme için çok net olmasa da bir iş modelinin ifadesidir.
(Devamı var)